HDP’nin 5 Haziran 2015’de Diyarbakır’da düzenlediği seçim mitinginde 4 kişi hayatını kaybetmiş ve 100’den fazla kişi de yaralanmıştı. 

Saldırı IŞİD’li canlı bomba Orhan Gönder’in kendisini patlatmasıyla yapılmıştı. 

Üzerindeki bombayı patlatan Gönder’in uzun süre Suriye’de IŞİD saflarında savaştığı ve 2 Haziran’da saldırı için Diyarbakır’a gelmesine rağmen istihbarat birimleri tarafından yakalanamadığı ortaya çıkmıştı. 

Yapılan araştırmalarda Gönder’e talimatın İlhami Balı tarafından verildiği ortaya çıkmıştı.

Balı’nın Türkiye’de eylemleri bununla da sınırlı değil. 

10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı önünde yapılan “Emek, barış, demokrasi” mitinginde yapılan ve 103 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının arkasında da IŞİD çıkmıştı. 

Saldırıyı IŞİD’li terörist Suriye uyruklu E.U. ve Yunus Emre Alagöz’ün gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. 

Yunus Emre Alagöz’e saldırı talimatının da İlhami Balı tarafından verildiği tespit edilmişti. 

IŞİD yine 28 Nisan’da ise Gaziantep Türk Yurdu Sınır Karakolu’na havan toplu saldırı düzenlemiş ve 3 asker şehit olmuştu. 

Bu saldırı talimatını da İlhami Balı’nın verdiği belirlenmişti.

IŞİD’li teröristler, çatışmalarda yaralanınca sınırdaki illerde tedavi edilmiş.

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından yapılan teknik takip raporlarında, militanların Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa gibi şehirlerde tedavi altına alındığı açıkça görülüyor. 

Teknik takibe takılan görüşmelerde, terör örgütü IŞİD’in sınır emiri olarak bilinen ‘Ebubekir’ kod adlı İlhami Balı ve bazı şüpheliler, yaralıların hastanelerde tedavi edildiği yönünde değerlendirmelerde bulunuyor. 

Ulaşılan belgelere göre; Suriye tarafında yaşanan çatışmalarda yaralanan militanlarla ilgili örgüt lideri Balı’ya bilgi veriliyor. 

Balı da Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa’da aracılarla irtibata geçerek uygun hastanelerin ayarlanması talimatını veriyor. 

Hastanelerden onay alınmasının ardından sivil araçlarla yaralılar Türkiye’ye getiriliyor. 

Sahte isimlerle hastaneye giriş kaydı yapılıyor. 

Hastane işlemlerinin tamamlanmasının ardından ödemeler nakit olarak elden yapılıyor.

24 Kasım 2014 tarihinde örgüt lideri İlhami Balı ile şüpheli bir şahıs arasında yapılan telefon görüşmesi skandalı gözler önüne seriyor.

İstihbarat birimleri tarafından kayıt altına alınan görüşmede, şüpheli şahıs Balı’ya 23 Kasım tarihinde bazı yaralıların geldiğini aktarıyor. 

Şüpheli, yaralıların tedavi masraflarının 62 bin dolara tekabül ettiğini aktarıyor. 

Ancak hastaneyle yapılan pazarlıklar sonrasında bu rakamın 48 bin dolara çekildiği dile getiriliyor. 

Balı ise rakamın çok fazla olduğunu, bu parayla kaç kişinin tedavi edildiği soruyor. 

Şüpheli şahıs ise toplam 16 yaralıyla ilgili hastanede işlem yapıldığını kaydediyor. 

Balı, Gaziantep’teki bir hastanede tedavi edilecek hastalar için “Misafirler gitti mi?” şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor.

18 Kasım 2014 tarihinde örgüt lideri İlhami Balı ile şüpheli bir şahıs arasındaki başka bir telefon görüşmesinde Balı, Suriye’de yaralanan 6 araba dolusu IŞİD’linin aynı anda Gaziantep’teki bir özel hastaneye getirildiğini ve dikkatli olunmasını gerektiğini söylüyor. 

IŞİD’li teröristlerin Türkçe, Arapça ve İngilizce bilmedikleri için hastanenin bir anda karıştığından ve dikkat çekmemek için tedavilerinin ardından hemen Suriye’ye geri götürüldüklerinden bahsediliyor.

Adı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı aranan teröristler listesinde bulunan İlhami Balı, 18 Kasım 2014 tarihinde Türkiye’de şüpheli bir şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; tedavi yöntemleri öneriyor. 

Şüpheli şahıs Balı’ya Suriye’de böbreğinden yaralandığını, ağrıdan duramadığını ve ne yapması gerektiğini soruyor.

İlhami Balı ise şüpheli şahsa Muskoril ve Voltaren gibi ilaçları kullanabileceğini söylüyor. 

Ayrıca Balı şüpheli şahsa 3 tüp kan göndereceğini ve tedavi işlemleri için de para göndereceğini belirtiyor.