B. Y, 2013'te IŞİD'e katılan oğlunun peşinden dört kez Suriye'ye gitmiş. İki defa bulup getirmesine rağmen oğlu V. Y. tekrar örgüte dönmüş. Çaresiz baba, artık emniyete başvurmayacağını, çünkü bir şeyin değişmediğini söylüyor.
B. Y, IŞİD'e katılan oğlu için defalarca emniyete başvurup sonuç alamayan çaresiz babalardan biri. Oğlu V. Y, 15 Nisan 2013'te bir mektup bırakarak örgüte katılmış. B. Y'nin, 3 ay sonra kendi imkânlarıyla Suriye'den getirdiği oğlu, 8 gün sonra tekrar kaçmış. Baba, 2014'te bir kez daha bulmuş oğlunu, ancak bir yıl yanında tutabilmiş. B. Y, “Çocuğum işsizdi. Birçok yere başvurdum. Kimse ilgilenmedi. Bir iş ve psikolojik destek verilseydi evladım tekrar gitmezdi.” diyor. Hiçbir şey değişmediği için artık emniyete de başvurmak istemiyor. Son dönemdeki olaylara bakıp oğlunun intihar bombacısı olmasından korkuyor: “Ne sabahımız kaldı ne akşamımız. Biz ölmüşüz. Suriye'den dönenlerin intihar saldırılarını görüp endişeleniyorum. Allah kimsenin başına vermesin.”
IŞİD'in Gaziantep, Adıyaman ve Adana'da üslendiğini söyleyen B. Y, oğlunu ararken tespit ettiği yerlerin isimlerini, derneklerin adresini tek tek emniyete verdiğini anlatıyor. “Ben yerlerini buldum ama devlet çalışmıyor mu? Niye bunları yakalamıyorlar?” şeklinde konuşuyor.
B.Y., çocuğunu IŞİD'e kaptıran babalardan sadece biri. Oğlu V.Y., ilk önce 2013'te arkasında bir mektup bırakarak IŞİD'e katılıyor. Çocuğunun arkasından Suriye'ye giden B.Y., oğlunu getirmeyi başarıyor. Ancak V.Y., 8 gün sonra tekrar Suriye'ye kaçıyor. Babanın yoğun çabalarının ardından V.Y., 2014'te tekrar geri getiriliyor. Bir yıl ailesinin yanında evinde kalıyor ve 2 ay önce Suriye'ye gidiyor.
Emniyete yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten B.Y., çocuğunun hayatından endişe ediyor. Oğlunu ararken tespit ettiği yerleri isim isim, dernek dernek emniyet güçlerine anlattığı halde hiçbir şey yapılmadığına da dikkat çekiyor. Ardından, şu çarpıcı ifadeleri kullanıyor: "IŞİD'cileri bizzat emniyete söyledim. Adreslerini, mahallelerini, isimlerini, hepsini söyledim. Kendi ev camilerini kurmuşlar. Fetva veriyorlar. Bu dernekler hâlâ açık. Antep, Adıyaman ve Adana bunların en büyük merkezleri. Ben yerlerini buldum ama devlet niye bunları yakalamıyor? Şimdi televizyonda yeni operasyonlar yapmışlar izliyorum. İş işten geçti artık. Gidenler gitti."
Oğlunun da Gaziantep'te bazı derneklere gitmesinin ardından fikirlerinin değiştiğini kaydeden B.Y., burada çocuğunun beyninin yıkandığına dikkat çekiyor. Çocuğunu aradığı sırada Diyanet'e bağlı bir din görevlisinin kendisine ‘Cihadın yeri gelirse ana baba dinlemez.' dediğini, şaşırıp kaldığını aktarıyor. Çocuğunun ilk kez Suriye'ye geçeceği sırada Reyhanlı'da polise yakalandığını da ifade ederek, şu bilgiyi paylaşıyor: "Polis yakaladığı halde sorgulamış ama hiç kayıt tutmadan göndermiş. Onlar da Suriye'ye geçmişler."
B.Y., oğlunun peşinden Suriye'nin Hama, İdlib, Halep şehirlerini tek tek geziyor. IŞİD'e bağlı onlarca kampa giriyor. "Hama'da bir hastaneye gittim. Yeni bir saldırı olmuş. 35 yaralı vardı. Onlarla konuştum. Bunların 15'i Türk'tü." diye konuşan B.Y., ardından örgütün ana karargahlarından olan Sermede kentine geçtiğini kaydediyor. Burada görüştüğü IŞİD'li komutanlarla arasındaki diyaloğu şöyle aktarıyor: "Beni görünce ayağa kalktılar. Tokalaştık. 'Niçin geldin?' dediler. 'Çocuğum kayboldu, onu arıyorum.' dedim. Türkçe konuşan bir komutan vardı. Resmi istedi, 'Hangi birlikle geldi, kod adı nedir?' diye sordu. 'Bilmiyorum.' dedim. Sanırım IŞİD Genel Komutanı Ömer Şişhani'ye Arapça olarak bilgi verdi. Şişhani bana 'Nereden girdin Suriye'ye?' diye sorular sordu. Bir kağıda kampların yerini çizdi. Rehberime uzattı. Bana dönerek 'Oradakilere benim gönderdiğimi söyleyin. Size yardımcı olacaklar.' dedi."
ZAMAN