Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektöründe işler hiç iyi gitmiyor.
Kurlar ve faizlerde yaşanan artışa matraha dayalı yüksek ÖTV oranlarının eklenmesiyle iç pazarda satışlar ağustos ayından sonra devam eden eylül ayında da yüzde 50’nin üzerinde düşüyor. Buna ihracatta 180 günde TL’ye dönüş ve kontratlara TL zorunluluğu getirilmesiyle otomotivin her cephesinde büyük sıkıntılar yaşanmaya başladı. Otomobil fiyatlarının yüzde 40’ın üzerinde zamlanmasıyla satışların bıçak gibi kesildiği iç pazarda yetkili satıcılar, kurların hızlı artışı ve kontratlarda TL’ye dönüşle döviz borcu olan filo şirketleri ve imalatçılar çok zor durumda. Ağustos ve eylül aylarında ekonomik dalgalanmadan dolayı otobüs ve kamyon satışlarının da durma noktasına gelmesi, ihracatla ayakta kalmaya çalışan ana sanayinin de büyük yara almasını sağladı.
RANDEVU KUYRUĞU
Böylesine bir ortamda tüm sektör paydaşları Ankara’ya dertlerini anlatıp, acil destek ihtiyaçlarını iletmek için bakanlardan randevu talep etmeye başladı. Diğer sektörlerden de yoğun talep olunca adeta randevu kuyruğu oluşmuş durumda. İşte böylesine zor bir dönemde otomotiv sektörünün tüm çatı örgütleri yani üreticiler, distribütörler, yetkili satıcılar, yan sanayiciler ve filocular ilk kez ortak bir çalışma içine girdi. Yani sektörün tüm paydaşları ilk kez sorunlarını Ankara’ya tek tek değil ortak olarak anlatma çabasında. Çünkü gerek ÖTV’de yapılacak bir matrah düzenlemesi, gerek TL kontratlarda otomotivin kapsam dışında tutulması tüm sektörü olumlu etkileyecek gelişmeler.
ÖNERİ PAKETİ HAZIRLIĞI
Hürriyet'ten Emre Özpeynirci'nin haberine göre kur ve faiz artışına TL’ye geçiş konusunda alınan önlemlerin de eklenmesiyle köşeye sıkışan otomotiv sektöründe ilk kez tüm paydaşlar ‘ortak bir dil ve akıl birliği’ içinde çalışarak Ankara’ya sunacakları bir öneri paketi hazırlıyor. OSD, ODD, OYDER, OİB, TAYSAD ve TOKKDER’in birlikte hazırladıkları öneri paketinin en geç 2 hafta içinde Ankara’ya iletilerek bakanlara sunulması planlanıyor.
İşte bu yüzden Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER), Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) yaşanan olumsuz gelişmeler sonrası hummalı bir çalışma içinde ortak bir dil ve akıl birliği yapıyor. Edinilen bilgiye göre otomotiv sektörünü temsil eden bu örgütler ilk defa ortak bir öneri paketi hazırlıyor ve bunu en geç 2 hafta içinde Ankara’ya sunarak, bakanlara anlatacaklar. Tüm dernekler Ankara’dan, yani bakanlıklardan ayrı ayrı randevu talep etmiş. Diğer sektörlerden de benzer randevu talepleri olduğu için bakanlar hangi derneğin randevusunu ilk olarak kabul ederse, o randevuya tüm otomotiv derneklerinin yöneticileri birlikte gidecek. Böyle olunca alınmasını istedikleri acil önlemleri daha hızlı bir şekilde iletip çözüm yolu bekleyecekler.
ORTAK BİR DİL VE AKIL BİRLİĞİ
Sektörün ‘ortak dil’ sinyalini ağustos ayı başında Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün vermişti. Yenigün, otomotiv sektörünün tüm çatı örgütleriyle bir araya gelmiş ve Hürriyet’e; “Hızlı çözüm için tek yolun bu büyük sektörün tüm derneklerinin şeffaflık ilkesinden yola çıkarak ‘ortak bir dil ve akıl birliği’ birbirleriyle ‘iletişim kurmasından’ geçtiğine kesin kanaat getirdim. Bu birleştirici vizyondan yola çıkarak önce sanayici diğer sektör derneklerimiz olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) yönetim kurullarına OSD olarak davette bulunarak ev sahibi sıfatıyla bir araya geldik. Tabii ki OSD olarak ikinci davetimizi ise Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) ve Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) gibi sektörümüzün iç pazardaki dinamiklerini yakından takip eden ve nabzını tutan diğer önemli derneklerinin yönetim kurullarına yaptık” açıklamasını yapmıştı.
TL KONTRATI İMALATI ZORLAR
Artan kur ve faizlerle köşeye sıkışan otomotiv sektörü, önce ihracatta 180 günde TL’ye dönüş ardından da kontratlarda TL zorunluluğu getirilmesiyle tam anlamıyla abandone olmuş durumda. Sektörde sistem çok sıkışıp gerilirken, özellikle kontratlarda TL’ye geçilmesinin imkansız talepler olduğu düşünülüyor. Yetkililer, otomotiv sektörünün Türkiye’nin bir mücevheri olduğunu belirterek, “Bunu zorlayacak şeyler hepimizi olumsuz etkiler. Ankara’dan ‘TL kontratlarda otomotivi kapsam dışı tutun’ konusunda ikna etmek için randevu bekliyoruz. Özellikle imalatçılarımız zor durumda. Çünkü kontratlarda TL zorunluluğuna ilişkin yönetmelik yazısında ‘dövizle veya döviz bazlı’ deniyor. ‘Döviz bazlı’ demek ‘eskalasyon (fiyat güncellemesi) yapamazsın’ demek. Bu durumda örneğin plastik ham maddesi dolar bazlı olduğundan imalatçılarla TL bazlı anlaşma yapmak, hele kısa dönemde imkansıza yakın bir şey. Yangın var ama gören yok. Bu gidişle 2019 yılında toplam pazar 450 bin adedin bile altına inecek gözüküyor. Devletin bu dönemde zor durumda olan otomotiv yan sanayisine destek olacak ve likidite problemini çözecek bir formül üretmesi lazım” yorumunu yapıyor.
ARAÇ KİRALAMAYA EN AZ % 35 ZAM GELİR
Döviz üzerinden yapılan sözleşmelerin 30 gün içerisinde Türk Lirası olarak taraflarca yeniden belirlenmesini öngören karar otomotiv sektöründe filo şirketlerini derinden etkileyecek, bir değişiklik yapılmazsa çoğunun iflas etmesine yol açacak. İç pazarı son yıllarda ayakta tutan filo şirketleri artan kurlar ve eriyen teminatlar yüzünden zaten döviz borçlarını ödeyemez hale gelirken, şimdi TL kontratıyla iyice içinden çıkılmaz bir duruma girdi. Şu anda Türkiye’de araç kiralama sektörünün 3.7 milyar Euro’yu bulan döviz borcunun olduğunu kaydeden yetkililer şunları söylüyor: “Dövizli kredilerde erken kapama opsiyonu bulunmamaktadır. Piyasada yaşanan likidite krizi sebebiyle bankalar yeni kredi riski almamaktadır ve uzun vadeli kredi vermemektedir. Kısaca döviz krediler TL krediye çevrilse bile faiz artışı riskine karşı şirketler kendilerini koruyamayacaklardır. Ayrıca önceden yapılmış düşük faizli döviz kredilerinin yerini yüzde 35’lerin üzerinde faiz yükü bulunan TL kredileri alacaktır ki bu ek maliyetin müşterilere yansıtılması oldukça güç olacaktır. Ayrıca uygulama, sözleşme gereği edinilmiş haklara sahip olan kiralayan tarafın tüm haklarını sorgulanabilir hale getirmekte ve anlaşma zeminin zayıf olmasından dolayı süreçleri tıkama noktasına getirme riski taşımaktadır. Müşterilerimiz TL’ye dönüşte yeni TL faiz oranları etkisi ile araçlar için çok daha yüksek bir bedel ile karşılaşacağından bu süreci tarafların anlaşma ile yönetmesi ve oluşacak ek yükü kaldırmaları da mümkün değildir. Sektörün sağlıklı faaliyetine devam etmesi ancak kararnamede yapılacak bir değişiklikle “bu kararın mevcut kontratlar için geçerliliğinin iptali ile mümkün olacaktır” Aksi takdirde ekonomide korunaklı bir ortam amaçlayan düzenleme bir çok firmayı yok edecektir. Konu hayatidir, binlerce insanın çalıştığı bu sektörü ve paydaşlarını yok edecek bu düzenlemeyi yumuşatmak gerekmektedir.”
Hürriyet