HalkTv yazarı İsmail Saymaz’ın Ekrem İmamoğlu hakkında mahkumiyet kararı veren hakimin kardeşiyle ilgili haberi, Türkiye’deki faşizmin boyutlarını bir kez daha ortaya koydu. Saymaz sözde haberinde Erdoğan diktatörlüğünü referans alırken, faşist zihniyetin sadece Erdoğan ve çevresinde değil, muhalif görünen Saray akrediteli kesimlerde de egemen olduğunu gösterdi.
SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
CHP’ye yakın kimliği ile bilinen İsmail Saymaz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun davasına bakan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Mehdi Komşul'un kardeşi Muhammed Ziya'nın devlet bursuyla İngiltere'de doktora yaparken, KHK ile öğrencilikten ilişiğinin kesildiğini belirterek, "Şaşırdınız mı? Doğrusu, ben şaşırmadım. Bugüne kadar açığa çıkmamasına hayret ediyorum" diye yazdı.
Saymaz’ın bu sözde haberini, “muhalif” görünen gazeteler ve internet siteleri, “İmamoğlu'na ceza veren hâkimin kardeşi F.'cü çıktı” başlıklarıyla verdi. Haber ve iddia baştan aşağı faşizm diliyle kurgulanmıştı. Özne hakim değil, kardeşi. Kardeşinin suçu ise bursunun KHK ile kesilmiş olması! Çok büyük bir skandal değil mi? Bursu KHK ile kesilmiş, vay be!
Hem KHK zulmüne destek olarak Erdoğan faşizmine ortak oluyor hem de cadı avının mottosu olan “irtibat, iltisak” şeytanlaştırmasını sahipleniyor, güçlendiriyor İsmail Saymaz. Kardeşler, aileler, akrabalar düzleminde bakılacak olursa, CHP’nin ve diğer partilerin milletvekillerinin hangisinin adli ya da siyasi suçlu hükmü verilmiş yakını yok? Ki KHK ile doktora bursunun kesildiğini iddia ettiği Muhammed Ziya Komşul’un bir suçu da yok. “KHK listesine girmek” dışında ne “suç” işlemiş Muhammed Ziya Komşul?
KHK listesine adının konulması bir insan için suç mudur, yoksa buz gibi bir mağduriyet mi? Elbette bir mağduriyettir, o listeleri hazırlayanlar içinse insanlık ve nefret suçudur. Ancak İsmail Saymaz gibiler anlamamak için ellerinden geleni yapıyor.
İsmail Saymaz gerçekten çok istikrarlı bir gazeteci. Bir yandan “amansız muhalif” imajı çizerken, diğer yandan 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonlarından bugüne kadar, Erdoğan’ı, ailesini ve yakın çevresini hedef alan, onları rahatsız edebilecek tek bir haber yapmamayı ustalıkla başardı. Bu yüzden de AKP’li bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları vesaire, istediği her isme anında ulaşabiliyor, istediği bilgileri alabiliyor ve üstüne fevkalade hürmet görüyor AKP’lilerden.
Erdoğan’ı hedef alan, onu rahatsız edebilecek tek bir habere imza atsaydı, kalemi mecazen anında kırılırdı; AKP’liler bırakın onun telefonuna çıkıp hürmet etmeyi, selamını bile almazdı.
Hakim Mehdi Komşul’la ilgili haberinde neyi ispatlamaya çalışıyor İsmail Saymaz? Ekrem İmamoğlu ile ilgili karar çıktığında, karara anlam veremeyen Erdoğan yalakası Havuz yazarları da aynı hezeyana sarılmamışlar mıydı? Hakimin Cemaat bağlantılı olabileceğini iddia etmemişler miydi? Daha sonra, mahkumiyet kararının bizzat Erdoğan tarafından verildiğini onun sözleriyle anlayınca yelkenlerini suya indirmediler mi?
Saymaz, “Faturayı Cemaate keselim, uzlaşalım” demekle ve Erdoğan’a şirin görünmekle neyi halledebileceğini zannediyor? Sadece Havuz trolleriyle aynı dili konuşmuş ve bu sayede AKP’lilerden hürmet görmüş oluyor, o kadar! İsmail Saymaz’ın tek emeli buysa, evet, az önce de ifade ettiğim üzere gayet başarılı gidiyor.
Peki ya sonra?
Türkiye’nin Erdoğan faşizmi ile hesaplaşacağı günler geldiğinde; “Erdoğan’ın yolsuzluklarıyla, Reza Zarrab’la ve Sezgin Baran Korkmaz’la ilişkisiyle, villasındaki yüz milyonları sıfırlamasıyla, atı alıp Üsküdar’ı geçmesiyle, IŞİD’e gönderdiği silahlarla, kucağına oturttuğu beşli çeteyle ve benzeri birçok suçlarıyla ilgili ne yazdın? O günlerde Erdoğan tarafından isminin çizilmemesini nasıl başarabildin? AKP’lilerden o denli hürmeti neden gördün?” diye sorulduğunda ne cevap verecek? Elbette hiçbir cevap veremeyecek.
Saymaz bu soruların kendisine ve kendisi gibi “Saray akrediteli muhalif gazetecilere” sorulmayacağını mı zannediyor? Öyle sanıyorsa, yanılıyor.
Öte yandan, başta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, adalet hissi ve vicdan sahibi insanlar KHK mağduriyetlerini gidereceklerini açıklarken ve bu açıklamalar aileleriyle birlikte milyonlarca KHK mağdurunun kalplerine ümit aşılarken, İsmail Saymaz, KHK zulmünü referans alarak ne yapmaya çalışıyor? KHK’lıların ve ailelerinin seçim öncesi “Bu CHP’lilerden de bir hayır gelmez” şeklinde düşünmelerini mi istiyor? Bu sayede Erdoğan’ın ekmeğine bir yağ daha sürmeyi mi hedefliyor?
Eğer niyeti “çok kızdığı” Muharrem İnce gibi Erdoğan’a bir seçim daha kazandırmak değilse, kalbini ve aklını hesaba çekmeli, muhasebe etmeli.
Evvela, Erdoğan faşizmini referans alarak ve KHK zulmüne ortak olarak ne yapmaya çalıştığını açıklamalı “muhalif gazeteci” İsmail Saymaz!