BBC’nin Ortadoğu Editörü Jeremy Bowen, Gazze’de 7 Ekim 2023’te başlayan çatışmaların ikinci yılında savaşın yeni bir dönüm noktasına geldiğini yazdı. Bowen’a göre, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonlar müttefiklerinde derin rahatsızlık yaratıyor ve Batılı ülkeler savaş suçlarına dair kanıtların arttığını açık şekilde görüyor.
Jeremy Bowen, iki yıl önce Hamas’ın İsrail’e saldırı planlarını son aşamaya getirdiğini, buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun asıl tehdidin İran olduğuna odaklandığını belirtti. Netanyahu’nun Hamas’a karşı sert söylemlerine rağmen, Gazze’ye Katar’dan para akışına izin verdiğini hatırlatan Bowen, bunun İran’la mücadele ve Suudi Arabistan’la ilişkileri normalleştirme planlarının önünü açmak amacıyla yapıldığını vurguladı.
Ancak tüm bu stratejilerin bir "yanılsama" olduğunu belirten Bowen, 7 Ekim’deki saldırı sonrası yaşananların Netanyahu'nun ve İsrail güvenlik şeflerinin ağır ihmallerini ortaya koyduğunu ifade etti.
Gazetecilik engellendi, 200 gazeteci hayatını kaybetti
Gazze’de haber yapmanın zorluğuna dikkat çeken Bowen, İsrail’in yabancı gazetecilerin bölgeye girişine izin vermediğini, Filistinli gazetecilerin ise “kahramanca” bir mücadele verdiğini yazdı. Yaklaşık 200 gazetecinin görev başında öldürüldüğünü belirtti.
‘Hamas da savaş suçu işledi, İsrail de’
Bowen analizinde, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarında çoğu sivil 1.200 kişiyi öldürdüğünü ve 251 kişiyi rehin aldığını, bunun açık bir savaş suçu olduğunu vurguladı. Ancak aynı şekilde İsrail’in de Gazze’de savaş suçu teşkil eden eylemler gerçekleştirdiğine dair "açık kanıtlar" olduğunu ifade etti.
İsrail’in “açlığı bir savaş silahı” olarak kullandığını belirten Bowen, sivillerin kitlesel ölümlerine yol açan saldırılar, şehirlerin kasıtlı olarak yerle bir edilmesi ve insani yardımları engellemenin uluslararası hukuk açısından ciddi ihlaller oluşturduğunu kaydetti.
İsrail’in müttefikleri sabrını yitiriyor
Başbakan Netanyahu ve eski Savunma Bakanı hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin savaş suçlarından dolayı tutuklama kararı verdiğini hatırlatan Bowen, İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’ndaki soykırım suçlamalarını da “antisemitik karalama” olarak reddettiğini yazdı.
Ancak analizde dikkat çeken asıl unsur, İsrail’in müttefiklerinin giderek daha açık biçimde rahatsızlıklarını dile getirmesi oldu. Bowen, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın dahi Netanyahu’nun Suriye saldırılarını onaylamasından dolayı "şaşkın ve öfkeli" olduğunu aktardı.
21 Temmuz’da İngiltere, Kanada, AB ülkeleri, Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda’nın da aralarında bulunduğu 28 ülke, İsrail’in Gazze’deki uygulamalarını sert bir ortak açıklamayla kınadı.
Uluslararası açıklamada ağır ifadeler: “İsrail yardım dağıtımını insanlık dışı hale getirdi”
Söz konusu bildiride, İsrail’in kurduğu Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) üzerinden yürütülen yardım sisteminin başarısız ve ölümcül olduğu, yardım arayışındaki sivillerin öldürülmesinin “insanlık dışı” olduğu ifade edildi. Açıklamada, 800’den fazla Filistinlinin yardım kuyruklarında hayatını kaybettiği belirtildi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da İsrail’in uluslararası hukuka uygun davranmadığını vurgulayarak insani yardımların kesintisiz ulaşmasının zorunluluğuna dikkat çekti.
İngiltere’den ‘daha fazlası’ mesajı
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de benzer ifadeler kullanırken, iktidardaki İşçi Partisi içinde daha güçlü eylemler çağrısı yükseliyor. Bazı milletvekilleri, hükümetin daha kararlı adımlar atmamasına öfke duyduklarını açıkça dile getiriyor.
İngiltere ve Fransa’nın, Filistin devletini tanıma konusunda ortaklaşa bir hamle planladığı ancak bunun zamanlaması konusunda çekinceleri olduğu bildirildi.
Ateşkese direnen Netanyahu, siyasi baskı altında
İsrail Parlamentosu’nun (Knesset) yaz tatiline girmesine sayılı günler kala Netanyahu, ateşkese karşı çıkan koalisyon ortaklarının güven oyu tehdidinden bir süreliğine kurtulacak. Ancak Netanyahu’nun iktidarı kaybetmesi hâlinde, hem 7 Ekim’deki güvenlik zafiyetleri hem de uzun süredir süren yolsuzluk davası nedeniyle yargılanma ihtimali artıyor.
Ateşkes umudu arttı, ama barış hâlâ uzak
Gazze’deki insani felaketin boyutu büyürken, ateşkes olasılığı da güç kazanıyor. Bu durum, hem Gazze’deki sivil halk hem de hâlâ Hamas’ın elinde bulunan rehineler için hayati bir umut taşıyor.
Ancak Jeremy Bowen’a göre, ateşkes bile savaşın sonu anlamına gelmiyor. Yine de, diplomasiye dönüş için bir fırsat penceresi açılabilir.