İstanbul Barosu, gazeteci Ahmet Hakan'a yönelik saldırının basit bir darp olmadığını açıkladı.
Barodan yapılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın evinin önünde saldırıya uğraması, bir 'darp' olayının ötesinde değerlendirilmesi gereken vahim bir gelişmedir. Öncesinde bütün ülkenin tanık olduğu yazılı ve sözlü açık tehditler, tehdit edenlerin siyasal erk sahiplerine yakınlığı, talep edilen korumanın - İçişleri Bakanı'nın bilgisine rağmen - 17 gün boyunca verilmemiş olması- Ahmet Hakan'ın yazarlık yaptığı gazetenin iki kez saldırıya uğraması ve nihayet medyanın bir kesiminin 'rakip ve hasım' konumuna getirilerek seçim stratejilerinin parçası yapılması, saldırıya en yüksek düzeyde çıkarılan davetiyenin mazrufudur.
Bu saldırı basit bir 'darp' değildir.
Herkes bilmelidir ki, bu saldırı ile bir sindirme harekatı amaçlanmıştır. Bu saldırıyı yapanlar, Ahmet Hakan'ı 'öldürebilme ihtimalini' yaşatmışlardır. Bu mesajı bütün muhalif gazeteciler de almıştır.
Bu aşamadan sonra, demokrasi içinde fikir özgürlüğünün teminatı olmak görevi siyasal iktidara aittir. Bu olay, 'arkası ve önüyle' birlikte mutlaka aydınlatılmalıdır. Tek sevindirici gelişme saldırganların hemen yakalanabilmiş olmasıdır. O arada saldırganların kendilerini gizleme gereği duymamış olmaları da ayrıca ve özenle değerlendirilmelidir. Kendileri için bir 'koruma kalkanı' oluşabileceğini biliyor/düşünüyor/sanıyor olmaları ihtimali, bütün ölçüleri aşan bir sonuç doğuracaktır. Bu nedenle, olayın çözümü hukuk içinde kalınarak, 'ivedi biçimde' sağlanamazsa ve/veya basit bir darp olarak nitelenerek değerlendirilirse, doğrudan siyasal erk sahiplerinin "azmettirdiği" bir ortaklıktan söz edilmesi ihtimali doğacaktır.
Bu saldırı basit bir 'darp' değildir.
Bu nedenle, soruşturmayı yürüten savcı ve polis, bugünden itibaren demokratik bir teste tâbidir. Yargıya güvensizliğin 'taban yaptığı' bir aşamada, bu soruşturma ile her şeyin gün yüzüne çıkarılması -bir ölçüde de olsa - güven tazelemesi yaratmakla kalmayacak, onun da ötesinde, kendilerine yönelik "yandaşlık" eleştirilerine -bir ölçüde de olsa - yanıt oluşturacak, ama her şeyden önemlisi bu türden saldırılara "koruma kalkanı" olunamayacağı da sergilenmiş olacaktır. Soruşturma sonucunda yargıçların önüne konulacak dosya, bu bilinçle oluşturulmuş kanıtları içeren bir nitelik taşımalıdır.
Bu saldırı basit bir 'darp' değildir.
Bu saldırı, demokrasinin en değerli kazanımı olan düşünce özgürlüğüne yöneliktir. Demokrasi tarihlerinin çoktan geride bıraktıkları bir yöntemi, ülkemize bugün hâlâ yaşatmayı sindirebilen ilkel kafaların amaçlarına erişemeyeceklerinin kanıtlanması, yaşamsal önemdedir. Demokrasi güçleri, hangi ideolojinin savunusu içinde olursa olsun, bu saldırı karşısında "tavır" almalıdır. Aksi takdirde, kendisini olayın dışında hissedenler de dahil olmak üzere, artık haber alma özgürlüğünden sözedilmesi olanaksızlaşacaktır. Haber oluşturanların sindirilebildiği, klavyenin tuşlarının yazarına direndiği, harflerin korku barındırdığı gazeteler, onu sağlayanlara hizmet etse de, demokrasiye asla katkı vermeyecektir.
Bu saldırı basit bir 'darp' değildir.
Bu nedenle de asla kanıksanmamalıdır.
İstanbul Barosu olarak yukarıdan bu yana açıklamaya çalıştığımız bilinçle; olayın bütün veçheleriyle aydınlatılması için kendimizi görevli saydığımızı, halkın hak arama özgürlüğünü güvence altında tutmayı amaçlayan bir meslek örgütü olarak, onun haber alma hakkını da gözetmeyi mevcudiyetimizin bir nedeni olarak gördüğümüzü ve bütün bu nedenlerle, söz konusu saldırının soruşturma ve kovuşturma evrelerini özenle izleyip değerlendireceğimizi duyururken, Ahmet Hakan'a şifa dileklerimizi iletiyor, başta Hürriyet gazetesi olmak üzere bu saldırıdan derin elem duyduğuna inanmak istediğimiz tüm basın organlarına geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz."
CİHAN