İşte AK Parti'nin seçim beyannamesi

İşte AK Parti'nin seçim beyannamesi
Erdoğan, AK Parti 2011 seçim beyannamesinin 5 ana başlıktan oluştuğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde, 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak genel seçim için hazırlanan seçim beyannamesini açıkladı. Erdoğan, İngilizce ve Arapça simultane tercüme de yapılan konuşmasında, seçim beyannamesini medya aracılığıyla Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi. AK Parti Seçim Beyannamesi'nin, Türkiye, Türk Milleti, Türk demokrasisi ve Türkiye'nin merkezinde bulunduğu bölge ve coğrafya için hayırlara vesile olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, Beyannamenin hazırlanmasında geniş bir çalışma ekibinin görev aldığını ifada etti. Erdoğan, her birinin alanlarında ve sektörlerinde uzman olan bu geniş ekibe, partisinin üst yönetimine, bakan ve milletvekillerine katkılarından dolayı teşekkür etti. 12 Haziran 2011 seçimlerine, son derece kapsamlı, ayrıntılı, ciddi bir çalışmanın ürünü olan bir Seçim Beyannamesi ile girdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye Hazır... Hedef 2023... Bu beyanname, bir geleneğin, bir alışkanlığın, bir rutinin icrasından ibaret değildir. Bu beyanname, 'dostlar alışverişte görsün' niyetiyle, ya da vitrin düzenlemek, laf kalabalığı yapmak, orta sahada top çevirmek gayesiyle hazırlanmış bir beyanname de değildir. AK Parti'nin seçim beyannamesi, önceki tüm beyannamelerimiz gibi, son derece detaylı bir şekilde hazırlanmıştır. Hedefler net olarak konulmuş, bu hedeflere ne şekilde ve hangi takvimle ulaşılacağı net olarak ifade edilmiştir. Beyannamenin hazırlanmasında 'popülizm'den büyük bir hassasiyetle sakınılmıştır. AK Parti'nin seçim beyannamesi içinde, Kaf Dağı'nı asla göremeyeceksiniz. Bu beyannamede, ulaşılamaz hedeflere, ulaşılamaz hayallere, masalımsı vaadlere asla rastlamayacaksınız. AK Parti'nin seçim beyannamesi, hayal tacirliği yapmak, umut simsarlığı yapmak için değil, Türkiye'ye son derece güçlü, makul, mantıklı bir yol haritası çıkarmak için hazırlanmıştır. 8,5 yıldır olduğu gibi, bugün de, bu beyannameyle, milletimizle samimi bir iletişim dili kuruyoruz. Milletimize, Türkiye'nin gerçek fotoğrafını sunuyor, verdiği sözleri yerine getirmiş olmanın güveniyle, sadece ve sadece yapabileceklerimizi vaad ediyoruz.'' ''...POPÜLİZM ANLAYIŞI, MİLLETİMİZDEN ASLA İTİBAR GÖRMEYECEKTİR'' AK Parti'nin, kurulduğu günden itibaren, siyasette samimiyetin, dürüstlüğün, şeffaflığın dilini önemsediğini, milletle muhabbeti ve milletle karşılıklı güven duygusunu siyasetinin merkezine yerleştirdiğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, yakın tarihinde, siyaseti popülizmden ibaret gören, siyasetin dilini adeta yalanla ve gerçekleşmesi mümkün olmayan vaadlerle özdeşleştiren siyasi anlayışların çok görüldüğünü ve yaşadığını dile getirdi. ''O ne veriyorsa, ben 5 fazlasını veriyorum'' diye ortaya çıkan bu siyasi anlayışın, Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne çok ağır bedeller ödettiğini kaydeden Erdoğan, seçim öncesinde, sırf oy alabilmek ve sırf iktidara gelebilmek için, kontrolsüz, sınırsız ve ölçüsüz şekilde vaadlerde bulunan siyasetçilerin, iktidar olduklarında verdikleri tüm vaadleri unuttuklarını ve millete hayal kırıklığı yaşattıklarını ifade etti. Aynı iktidarların, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, yine oy kaygısıyla muslukları sonuna kadar açtığını anlatan Başbakan Erdoğan, devletin hazinesinin adeta yağmalandığını, Merkez Bankası Banknot Matbaası'nı 24 saat çalıştırarak para bastıklarını ve ekonominin tüm dengelerini alt üst ettiklerini dile getirdi. Erdoğan, faizin bir gecede yüzde 7500'e çıktığını hatırlatarak şöyle konuştu: ''Bunun rantını acaba kim yedi? Özellikle medya dünyasındaki kardeşlerimiz bunları kimin yediğini çok iyi biliyorlar. Türkiye'nin, AK Parti iktidarı öncesinde tekrar tekrar yaşadığı ekonomik krizler, kötü yönetimin, beceriksizliğin yanında, popülist politikaların da bir neticesidir. Tekrar ediyorum; Türkiye, popülist siyaset anlayışı, plansız, programsız, hesapsız ve kitapsız vaadler, gündelik politikalar, gelecek vizyonundan ve kaygısından uzak uygulamalar nedeniyle çok ağır faturalar ödemiştir. Seçim öncesinde, kısa bir dönem rahatlama yaşanırken, seçimin hemen ardından kemerler sıkılmış, ancak ekonominin iki yakası bir araya gelememiş, sarsılan dengeler tamir edilememiştir. Tam anlamıyla, kaşıkla verilen, enflasyon, yüksek faiz, vergi, bütçe açığı yoluyla, vatandaştan adeta kepçeyle, hatta kürekle geri alınmıştır. 8,5 yıllık iktidarımızda en çok bu tahribatı gidermek için çaba gösterdik. AK Parti olarak, Türkiye'nin sorunlarını, sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi, hedeflerimizi, vizyonumuzu ve projelerimizi biz her zaman milletimizle açık ve şeffaf şekilde paylaştık. Hatırlarsanız, 3 Kasım seçimleri öncesinde milletimize biz son derece samimi, açık şekilde, '3 yıl bizden bir şey beklemeyin' dedik. Dikkat ediniz, uçuk vaadlerle, olmayacak, gerçekleşmeyecek hedeflerle, hayallerle değil, '3 yıl bizden bir şey beklemeyin' diyerek iktidara geldik. AK Parti'yi 3 Kasım'da iktidara taşıyan, sonrasındaki her seçimde de oylarını kat kat artıran, millet nezdinde itibarını sürekli yükselten anlayış, işte bu samimi, bu içten siyaset anlayışıdır. Biz, yapmayacağımızı, yapamayacağımızı vaad etmedik, bugün de vaad etmiyoruz. Biz, Türkiye'ye, Türkiye ekonomisine, taşıyamayacağı yükler yüklemedik, bugün de yüklemiyoruz. Biz hiç bir zaman hayal ticareti, umut simsarlığı yapmadık, popülizme tenezzül etmedik, bugün de, 12 Haziran seçimleri öncesinde de asla tevessül etmiyoruz. Türkiye siyasetini, siyasetin güvenilirlik katsayısını içten içe kemiren popülizm anlayışı, milletimizden asla itibar görmeyecektir. İktidara gelebilmek, üç beş fazla oy alabilmek için, ilkeli siyaseti, dürüst siyaseti terk edenlere eminim ki milletim bu seçimlerde de teveccüh ve tenezzül etmeyecektir. İktidara gelebilmek için her yolu mubah görenlere, yalanı, iftirayı, istismarı meşru görenlere, bunun yanında, milletten değil, çetelerden, mafyadan, karanlık odaklardan güç devşirmeye çalışanlara milletim bu seçimlerde de eminim ki yüz vermeyecektir. Dışarıda adam bulamayanlar şu anda Silivri'nin içinden aday gösteriyor. Siyaset eyvah ne hale geldi? Enteresandır, aday tanıtımında maskeli aday tanıtımı yapıyorlar. Bu da enteresan. Bu, muhalefet partisinin ne hale düştüğünün çok açık delilidir. Ama biz bunlara alıştık. İnanıyorum ki milletim 12 Haziran'da bunların maskelerini indirecektir.'' ''BU BEYANNAME, TÜRKİYE'YE BİR GELECEK VİZYONU ÇİZEN BİR BEYANNAMEDİR'' Bugün, seçim sandığı görününce, ölçüsüz ve sınırsız şekilde aklına her geleni vaadedenlerin, geçmişte bu ülkeye ne kadar ağır bedeller ödettiğini Türk Milletinin unutmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, iktidara ortak olduklarında ekonominin tüm dengelerini bozanları, benzin, mazot, margarin, kıyma, tüpgaz kuyruklarında umutları heba edenleri milletin unutmadığını söyledi. Popülist vaadlerle ya da müdahalelerle iktidara gelenlerin, Hazine'yi nasıl boşalttıklarını, ve Türkiye'yi nasıl 5 Cent'e muhtaç hale getirdiklerini Türk Milletinin unutmadığını belirten Erdoğan, 12 Haziran seçimlerine girerken, AK Parti olarak temel siyasi ilkeleri en başındaki gibi büyük bir hassasiyetle muhafaza ettiklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, ''12 Haziran seçimlerinde, biz, nezaketi elden bırakmayacağız. Nezaket, zarafet, karşılıklı saygı üzerine bir propaganda süreci yürüteceğiz. Biz, yalanlar, iftiralar, ithamlar, karalamalar üzerine bir kampanya değil, planlar, projeler, hedefler üzerine bir kampanya yürüteceğiz. İşte bugün açıkladığımız bu beyanname, net bir Türkiye fotoğrafıyla birlikte Türkiye'ye bir gelecek vizyonu da çizen bir beyannamedir'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu beyanname, seçime kadar olan süreci, seçim sonrasındaki 4 yıllık süreci değil, Türkiye'nin 12 yılını şimdiden planlayan bir beyannamedir. Bu kardeşiniz 2023'ü telafuz edene kadar kimse konuşmuyordu. Bunun patenti bize ait. Şimdi konuşmaya başladılar. AK Parti'nin seçim beyannamesi, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümünü bugünden şekillendiren, Türkiye'yi bugünden 100'üncü yıla hazırlayan bir yol haritasıdır. Bundan 8 yıl önce, Türkiye, bırakınız 12 yıl sonrasını önündeki 12 saati dahi göremiyordu. Ekonomide, iç politikada, dış politikada, birkaç saat sonrasında Türkiye'de nelerin olacağı, nelerin yaşanacağı kestirilemiyordu. Değil 12 günlük politikalar, 12 saatlik politika dahi üretilemiyor, 12 saat sonra ekonominin göstergelerinin nerelere fırlayacağı, nerelere düşeceği kestirilemiyordu. İşte o günlerden, AK Parti iktidarıyla Türkiye bugünlere ulaştı. Önündeki 12 saati göremeyen Türkiye, bugün artık önündeki 12 yılı planlıyor. Seçim Beyannamemiz, 12 yıl boyunca elimizden düşmeyecek bir yol haritası olarak, kapsamlı ve hacimli bir içerik ihtiva ediyor.'' YENİ ANAYASA Belli dönemler içinde yeni projelerin açıklanacağını belirten Erdoğan, projelerin uçuk olmadığını ifade etti. Büyüklüğü nedeniyle Seçim Beyannamesinin tamamını aktarmasının mümkün olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ana başlıklar ve bazı önemli projeler çerçevesinde seçim beyannamesinin özünü ve özetini anlattı. 2023 yılını hedefledikleri ve 2023'e kadar Türkiye'nin her meselesini ele aldıkları beyannamenin 5 ana başlıktan oluştuğunu belirten Erdoğan, bu başlıkların ''ileri demokrasi'' , ''büyük ekonomi'', ''güçlü toplum'', ''yaşanabilir çevre ve marka şehirler'' ile ''lider ülke'' olduğunu bildirdi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Partimizi kurduğumuz andan itibaren, Türkiye'nin kalkınmasının, her alanda ilerlemesinin, kronik sorunlarını çözmesinin, ancak ve ancak, özgürlüklerin genişletilmesi, demokrasinin en modern ve en ileri standartlara ulaşmasıyla mümkün olacağını vurguladık. 8,5 yıl boyunca elde ettiğimiz ekonomik başarılar, demokratikleşmede, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde sağladığımız başarılarla atbaşı, paralel olarak ilerlemiştir. 3Y projemiz vardı. Yolsuzluk ve yoksulluğa karşı mücadelemizle birlikte, yasaklara karşı yürüttüğümüz mücadele, Türkiye ekonomisinin sağlam bir zeminde büyümesini sağlamış, aktif ve itibarlı bir dış politikanın imarını da beraberinde getirmiştir. Demokratikleşmenin, uzun soluklu ve sabır isteyen bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Demokratik standartların her an güncellendiği bir dünyada, demokratikleşme mücadelesi de kesintisiz şekilde devam edecektir. Türkiye, AK Parti iktidarıyla başlayan hızlı demokratikleşme mücadelesini, 12 Haziran seçimleriyle birlikte, çok daha kararlı, çok daha cesur şekilde, artık ileri demokrasi mücadelesi olarak sürdürmeye devam edecektir. 2011 Seçim Beyannamemizin, 2023 yol haritamızın en önemli ve bir numaralı projesi, 'yeni anayasa projesi'dir... Türkiye'nin yeni bir anayasaya, demokratik, özgürlükçü, katılımcı, günün gereklerine uygun, ihtiyaçları karşılayan bir anayasaya ihtiyaç duyduğu herkesin ortak fikridir. AK Parti olarak, 12 Haziran seçimlerinin hemen ardından, yeni bir anayasa çalışmalarını başlatıyoruz. Türkiye'yi, vesayetten, müdahalelerden arındıracak, ülkenin ufkunu açacak, ekonomiyi, dış politikayı, demokrasi ve özgürlükleri destekleyecek bir anayasayı gündemimize alacağız. Yeni anayasa, demokratik ve katılımcı bir anlayışla hazırlanacak. Yeni anayasa, önümüzdeki seçimde oluşacak yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hazırlanacak. Yeni anayasa, yeterince kısa, öz, açık; insan odaklı ve özgürlükçü olacak.'' Ekonomide, sosyal politikalarda, hukuk ve demokrasi alanında, bilim ve teknolojide kazanılan başarı ve öz güvenle, Cumhuriyetin 100. yılında en büyük 10 ekonomi arasına girmek için daha büyük bir kararlılıkla çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, ''Güçlü Türkiye, teknolojiye egemen olan Türkiye'dir'' dedi. 2023'te AR-GE harcamalarını milli gelirin yüzde 3'üne çıkararak bu alanda lider ülkeler arasına girmeyi amaçladıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''2023 hedefimiz, tüm Ar-Ge harcamalarının üçte ikisinin özel sektör tarafından yapılmasıdır. Sanayicimiz, tüccarımız, esnaf ve sanatkarımız hem toplumumuzun hem de ekonomimizin omurgasıdır. Bugüne kadar iktidarımız bu kesimlere yönelik birçok atılımlar yaptı. Sağlanan güven ve istikrar, iş adamlarımız ve girişimcilerimiz için en büyük destek ve moral unsuru oldu. Bu sayede iş adamlarımız dünyanın dört bir yanında yeni pazar ve yatırım imkanları elde ettiler. Bu yıl, 2011-2014 yıllarını kapsayan ve 72 eylemden oluşan Sanayi Strateji Belgesi'ni uygulamaya başladık. Belgede yer alan eylemleri hayata geçirdikçe, sanayimizin rekabet gücünü ve verimliliğini yükseltecek, üretimde yüksek teknolojili ürünlerin payını artıracak ve dünya ihracatından daha fazla pay alacağız. 2023 yılına kadar orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olacağız. Savunma sanayimiz, iktidarımız döneminde büyük bir aşama kaydetmiştir. Daha önce ithal edilen savunma sanayi ürünleri, artık büyük çapta ülkemizde üretilmektedir. Askerimizin kullanacağı piyade tüfeği ülkemizde tasarlanmış ve testlerine başlanmıştır. Milli tankımız olan 'Altay'ın konsept tasarımı tamamlanmıştır. Ülkemizde ilk defa modern bir tankın milli olarak üretimi için bütün altyapı hazır hale getirilmiştir. 'Anka' isimli, 10 bin metre irtifada uçabilen ve 24 saat havada kalabilen insansız hava aracı deneme uçuşlarına başlamıştır. Bakın ben hayali anlatmıyorum, olanı anlatıyorum, olacak olanların da haberini veriyorum. Böylelikle, ABD ve İsrail'den sonra stratejik yeteneklere sahip insansız hava aracı üreten 3'üncü ülke Türkiye olacaktır. İlk savaş helikopterimiz olan 'Atak' helikopterinin tüm yazılım ve tasarımları tamamlanmış olup, prototip üretim safhasına geçilmiştir.'' Türkiye'nin F-16 modernizasyon merkezi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Askerimizin kullandığı silah, araç, gereç ve mühimmat bakımından yerli üretim ve teknolojimizi yüzde 50'ye çıkaran iktidarımız, 2023'te kendi milli tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, uydularını tasarlayan ve üreten bir Türkiye hedeflemektedir'' şeklinde konuştu. Erdoğan, 2002 yılı sonunda 36 milyar dolardan alıp küresel kriz öncesi dönemde 132 milyar dolara yükselttikleri ihracatı, 2023 yılında 500 milyar dolara çıkaracaklarını belirterek, şöyle devam etti: ''Bu hedefe ulaşmak için; 50 bin olan ihracatçı sayımızı 100 bine çıkaracağız. Dünya çapında tanınan en az 10 marka oluşturacağız. 2023 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 1,5 oranında pay sahibi olacağız. 2002 yılında Türkiye'ye gelen turist sayısı 13 milyon kişi, turizm gelirleri ise 12 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2010 yılında 2002 yılına göre, Türkiye'ye gelen turist sayısı yüzde 116 artışla 28,6 milyon kişi, turizm gelirleri ise yüzde 74,8 artışla 20,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Turist sayısını, 2023 yılında 50 milyona çıkaracağız. Halen 22 milyar dolar olan turizm gelirini ise 50 milyar dolara yükselteceğiz. 2023 yılına kadar tarımsal milli gelirimizi 150 milyar dolar seviyesine, tarım ürünleri ihracatımızı ise 40 milyar dolar düzeyine çıkarmayı hedefliyoruz. Tarımsal ekonomik büyüklük açısından 2023 yılında dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer almayı amaçlıyoruz. Tarımsal üretimin rekabet gücüne doğrudan katkıda bulunacak şekilde, halen 5,4 milyon hektarı işletmede olan toplam 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın tamamı 2023 yılına kadar sulamaya açılacak.'' ULAŞIMDAKİ İCRAAT Ulaştırmanın, 8,5 yıllık iktidarlarında olduğu gibi, gelecek dönemde de öncelikler arasında yer aldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin en az 16 noktasında büyük ölçekli lojistik merkezleri kurulacağını dile getirdi. Bölünmüş yolların toplamının 2015'te 26 bin kilometreye, 2019'da 31 bin kilometreye, 2023'te ise 36 bin 500 kilometreye çıkarılacağını bildiren Erdoğan, 2015'e kadar 750 kilometre, 2019'a kadar 3 bin 400 kilometre, 2023'e kadar ise 5 bin 275 kilometre yeni otoyol yapılarak toplam otoyol uzunluğunun 7 bin 500 kilometreye çıkarılacağını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''2019'a kadar İstanbul Karayolu Tüp Geçişi, Boğaza 3. Köprü, İstanbul-İzmir Otoyolu ve Körfez Geçişi, İstanbul-Çanakkale-Tekirdağ Otoyolları, 2023'e kadar ise Çanakkale Boğaz Geçişi tamamlanacaktır. Yüksek Hızlı Demiryolu Hattı 2015'e kadar 3 bin 500 kilometreye, 2019'a kadar 6 bin 500 kilometreye, 2023'te ise 10 bin kilometreye çıkarılacaktır. Bu anamuhalefet zihniyeti, bırakın demir ağlarla örmeyi, bunlar patika yollar bile yapamadı. Demir ağlarla örmeye devam ediyoruz. Ülkemizin neresinde olursa olsun, hangi yöne gitmek isterse istesin uçak ile sehayat etmek istediğinde bir saatten daha kısa sürede bir havaalanına ulaşma imkanını bulacaksınız. Planlamalarımızı buna göre yapıyoruz. 2023'e kadar tamamen yerli tasarım ve üretime dayalı, kendi uçağımızı yapmış olacağız. Şu anda 46 havaalanı var. Geldiğimizde nerede... Havayolu değil, halkın yolu oldu. Otobüs fiyatına her yere seyahat edilebiliyor. Yeni yapılacak havaalanları ile mevcut 165 milyonluk yolcu kapasitesi yıllık 400 milyon yolcuya ulaştırılacaktır. Havayoluyla seyahat eden yolcu sayısı ise yıllık 103 milyondan 350 milyona çıkacaktır.'' Demokrasinin güçlenmesinin, siyaset kurumunun ve sivil toplumun güçlenmesiyle mümkün olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, tek başına iktidar dönemlerinin, Türkiye için her zaman, ekonominin büyüdüğü, ülkenin kalkındığı dönemler olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Koalisyon dönemleri ise ekonomik ve siyasi krizlerin yaşandığı, kazanımların heba edildiği dönemler olmuştur. Bu gerçekten hareketle, Siyasi Partiler Yasası'nı yeniden ele alacak, Siyasetin Finansmanı ve Siyasi Etik yasalarını yeni Anayasa çerçevesinde şekillendireceğiz. Yeni süreçte, Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Aynı şekilde Seçim Yasası'nı da... Kürt meselesini, kardeşliğimizi pekiştirecek şekilde, tamamen özgürlükler ve demokrasi zemininde çözüme kavuşturacağız ve bunu hiçbir çekinceye fırsat vermeden sürdüreceğiz. Böylece Türkiye'nin ilerlemesi, kalkınması noktasında bir pranga olan bu sorun, artık geri dönmemek üzere tarihe havale edilecektir. Özgürlük ve güvenlik arasındaki denge aynı şekilde büyük bir hassasiyetle muhafaza edilecek. Özgürlüğün teminatı güvenliktir. Güvenlik, daha fazla özgürlükle güçlü hale gelirse anlamlı olur. Özgürlüklerden taviz vermeden, demokrasi ve hukuk çerçevesinin dışına çıkılmadan, terörle, suçla mücadele kararlılıkla devam edecektir. Özgürlük-güvenlik dengesinin, ilk defa bir siyasi parti beyannamesinde ele alındığını burada vurgulamak isterim.'' ''SAVCI DEĞİL, MİLLETİN AVUKATIYIM'' Yeni dönemin önemli alanlarından birinin ''Adalet Sistemi'' olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, güven veren bir adalet sisteminin tesis edilmesi ve üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilmesinin AK Parti'nin 8,5 yıl boyunca verdiği en kararlı mücadele alanlarından biri olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yeni dönemde, yargılamalar daha hızlı şekilde sonuçlandırılacak, bununla ilgili altyapı çalışmaları tamamlanacaktır. İstinaf Mahkemeleri faaliyete geçirilecek, uzlaşmazlıklar için alternatif çözüm yolları üretilecektir. Hakim, savcı ve yardımcı personel sayısını artırıyoruz. Adli Tıp Kurumunun kapasitesini yükseltiyor, avukatlık hizmetlerini daha da etkinleştiriyoruz. Bütün bu reformların neticesinde, millet adına karar veren, vicdanıyla karar veren, birilerinin arka bahçesi olan değil, milletin vicdanını temsil eden bir adalet ve yargı sistemini inşa etmiş olacağız. Burada parantez açarak bir şey söylemek zorundayım... İkide bir ana muhalefet partisi genel başkanı bir şey söylüyor benimle ilgili. O da şu; güya benim özellikle bir savcı olduğumdan bahsediyor. Hiçbir yerde bu ifadeyi kullanmış değilim. Doğru değil, doğru olmayan bir ifade. Benim kullandığım ifade şudur: Ben milletin avukatıyım... Hiçbir zaman o ifadeyi kullanmadım. Tam aksine ana muhalefetin başındakiler veya mensupları bu ifadeleri kullandılar. AK Parti iktidarları döneminde, çeteler ve mafya en büyük darbeyi almış, ülkenin kaynaklarını ve enerjisini emen çete ve mafya örgütlenmeleri adalete sevk edilmiştir. Çetesiz, mafyasız, cuntasız bir Türkiye için mücadelemizi cesaretle, kararlılıkla sürdürüleceğiz. Devlet-millet kaynaşmasını sağlayacak Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısı, çıkarılan engeller nedeniyle gerçekleştirilememişti. Yeni Anayasa'yla birlikte, kamu yönetimi de kapsamlı bir reforma tabi tutulacaktır.'' ''CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA İSTANBUL, DÜNYADAKİ İLK 10 FİNANS MERKEZİ İÇİNDE YER ALACAK'' ''Türkiye Hazır... Hedef 2023..'' sloganıyla hazırladıkları seçim beyannamesinin ikinci ana başlığının ''Büyük Ekonomi'' olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin, 2002 yılı sonunda AK Parti'nin, iktidarı devralmasından itibaren sağlıklı, istikrarlı ve güvenli bir zeminde büyüme kaydettiğini ve büyümeye de devam ettiğini belirtti. Tüm dünyada küresel finans krizinin etkileri sürerken, Türkiye ekonomisinin 2010 yılında yüzde 8,9 büyümesinin ve Türkiye'nin Avrupa ve OECD ülkeleri içinde en hızlı büyüyen ekonomi olmasının, ulaşılan seviyenin en önemli göstergesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, 8,5 yıl boyunca ekonomide büyük dönüşüm gerçekleştirdiklerini ve yapısal reformları kararlılıkla uyguladıklarını anlattı. Para politikalarından ve mali disiplinden hiçbir zaman taviz vermediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Girdiğimiz seçimlerin hiçbirinde popülizme tevessül etmedik, milletin kaynaklarını çarçur edecek, heba edecek bir sorumsuzluğa asla müsaade etmedik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını ne yedik, ne yedirdik. Bugün seçime iki aydan daha az bir zaman kalmışken, Türkiye'de ekonomik göstergelerin, faizlerin, enflasyon beklentisinin, diğer beklentilerin dengeli şekilde seyretmesi, açık söylüyorum Türkiye'nin alışık olmadığı bir durumdur. Türkiye, AK Parti iktidarları döneminde her seçimde, bu güven ortamını yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir. Ekonomide disiplini tavizsiz şekilde sürdüreceğiz. Daha düşük enflasyon ve daha düşük faiz, ekonomide önceliklerimiz arasında yer alıyor. Gayri safi yurt içi hasılanın, 2015 yılında 1 trilyon 76 milyar dolara, 2019 yılında 1 trilyon 486 milyar dolara, 2023 yılında da 2 trilyon 64 milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmektedir. Kişi başına milli gelir; 2015 yılında 14 bin, 2019 yılında 18 bin 685, 2023 yılında da 25 bin 76 dolar seviyesine yükselecek. İhracatımız; 2015 yılında 201 milyar dolara, 2019 yılında 317 milyar dolara ve 2023'te de 500 milyar dolara yükselecek. Vergi politikası, ekonomik büyümeyi, yatırımı ve istihdamı destekleyecek ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasını sağlayacak şekilde gözden geçirilecektir. Kayıt dışılık azaltıldıkça vergi oranları da azalacaktır. Para politikası, finansal istikrarı da gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir. Cumhuriyetimizin 100. yılında İstanbul, dünyadaki ilk 10 finans merkezi içinde yer alacaktır. Bu stratejik hedef doğrultusunda gerekli beşeri, fiziki, teknik, vergisel ve hukuki tedbirler alınacaktır. İMKB'de işlem gören Türk şirketi sayısı en az 1000 olacaktır. İşlem gören yabancı şirket sayısı ise Türk şirketi sayısından fazla olacak ve en az 10 ülkeyi temsil edecektir.'' ''AK PARTİ'NİN 2023 VİZYONU, DAHA NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ, DAHA GÜVENCELİ İŞ, DAHA KALİTELİ BİR ÇALIŞMA HAYATIDIR'' Seçim Beyannamesi'nde istihdam ve işsizlik konusuna özellikle ağırlık verdiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, çalışabilir durumdaki bütün vatandaşlara iş sağlamanın en önemli önceliklerinden biri olduğunu, olmaya da devam edeceğini ifade etti. Uyguladıkları başarılı politikalar sonucunda kriz boyunca istihdamın azalmadığı gibi, 2010 yılında 1 milyon 317 bin vatandaşa istihdam sağladıklarını belirten Erdoğan, istihdamı artırmada diğer önemli bir araç olan aktif ve pasif iş gücü politikalarını da başarı ile uygulamaya başladıklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ülkemizde işsizlik sorununun, aynı zamanda bir mesleksizlik sorunu olduğu gerçeğinden hareketle, işsizlerimize beceri kazandırmak amacıyla Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi'ni (UMEM) başlattık. Beş yıl devam edecek bu proje ile her yıl 200 bin kişi olmak üzere 1 milyon işsizimizi eğitimden geçirecek ve işe yerleştireceğiz. Bu proje, sadece bir eğitim projesi değildir; aynı zamanda işletmelerimizin verimliliğini ve rekabet gücünü artırma projesidir. Ülkemizin 81 ilindeki 121 teknik ve endüstri meslek lisesini aynı zamanda uzmanlaşmış meslek edindirme merkezleri haline getirdik. Bu merkezleri modern teknoloji ile donattık. AK Parti'nin 2023 vizyonu, daha nitelikli iş gücü, daha güvenceli iş, daha kaliteli bir çalışma hayatıdır. İşsizlik oranını 2023 yılı itibarıyla yüzde 5'e indirmeyi, istihdam oranını da yüzde 50'ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Tarım dışı istihdamın büyüme esnekliğini, 2010-2023 döneminde 10 puan artışla 0,52 seviyesinden 0,62'ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Tarım dışı sektörde bugün yüzde 30 civarında olan kayıt dışı istihdam oranını 2023 yılında yüzde 15'e indirmeyi hedefliyoruz. Hayat boyu öğrenmeye katılım oranını yüzde 2 seviyesinden 2023 yılında yüzde 8'e çıkarmayı planlıyoruz. Bu vizyonu gerçekleştirebilmek için, önümüzdeki dönemde önemli bazı projeleri de hayata geçiriyoruz. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları kapsamında işsiz vatandaşlarımızın nitelik ve becerilerini artırmak amacıyla düzenlediğimiz iş gücü yetiştirme kurslarından her yıl 400 bin işsizimizi yararlandıracağız. İş gücü yetiştirme kursunu başarı ile bitirenlerin daha fazla istihdam edilebilmelerini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yaparak, işe yerleştirilme oranını 2009 yılındaki yüzde 23 seviyesinden 2015 yılına kadar yüzde 40'a çıkaracağız. 'Meslek Danışmanı Programı' adını verdiğimiz bir projeyi de bu yeni süreçte başlatıyoruz. Bu program kapsamında, İŞKUR'a kayıtlı her işsiz için bir 'İş ve Meslek Danışmanı' belirleyeceğiz. Bu danışmanlar işsizlerimize birebir hizmet verecekler, tıpkı aile doktorluğu gibi... Mesleksiz tüm iş arayanlara mesleğe yönlendirme hizmeti sunacaklar. Danışmanlar, ayrıca yeni bir meslek alanı seçiminde ve işe girmek için gerçekçi bir plan oluşturmasında vatandaşlarımıza yol gösterecekler.'' Başbakan Erdoğan, bu sayede meslek edinme, iş arama ve bulmada birebir, kişiye özgü ve yakından takip edilen bir süreci hayata geçireceklerini söyledi. Birkaç yıl içinde 81 ilde okul öncesi eğitimin, zorunlu eğitim kapsamına alınacağını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Biz, 2023'ü konuşuyoruz'' dedi. Öğretim üyesi sayısını, kısa ve orta vadede öğretim üyesi başına 20 öğrenci düşecek şekilde 80 bine çıkarılacağını, 2023 yılında ise bu sayının 100 bine yükseleceğini bildiren Erdoğan, ''2011 seçimlerinden sonra hazırlanacak yeni anayasa ile birlikte YÖK'ün yapısı da yeniden düzenlenecektir. YÖK; üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayan, denetleyen ve belli alanlarda akreditasyon sağlayan bir kurum haline dönüştürülecektir'' diye konuştu. Gelişmiş üniversitelerin yurt dışında kampüs açmalarının teşvik edileceğini, 2023 yılında birçok ülkede Türk üniversitesi kurulmuş olacağını belirten Erdoğan, ayrıca meslek lisesi oranını yüzde 65'e çıkaracakların, düz lise oranını ise 35'e indireceklerini söyledi. Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bugüne kadar yaptıklarıyla, millete kazandırdıklarıyla yetinmediklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Halkımızın destek ve güveni ile Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye sadece kendi halkı için değil, bölge ülkeleri için de cazip bir sağlık üssü haline gelecektir. Her türlü hazırlığını ve mevzuat altyapısını oluşturduğumuz Kamu-Özel Ortaklığı modeli ile sağlık tesisleri, Ar-Ge birimleri, yüksek teknoloji merkezleri, sosyal yaşam alanları, sağlık bilimleri üniversitesi ve büyük rekreasyon alanlarının bir arada bulunduğu dev şehir hastaneleri oluşturacağız. Açık söylüyorum, sedye üzerinde, sokakta taşınan hasta istemiyoruz. Şehir hastanesindeki özellik bu olacak. Her şey hastane içinde olacak. Yürüyen bantlarla, her şeyiyle bunu sağlayacak. Sedye ile koşturma değil, bandın üzerinde taşınacak: Modern teknoloji neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Nasıl ki 1, 2 yataklı odalar, tuvalet banyo içinde, hastaneleri kurduysak, eskilerde de değişime uğrayanlar oldu, yeni yapılanlar daha ileri teknolojiyle tanışarak yapıldı. Çünkü bir günü dününe eşit olan zarardadır. Bizim medeniyetimiz bunu emrediyor. Bugün 120 bin olan doktor sayısını 2015'te 130 bine, 2019'da 155 bine, 2023'te 200 bine, yani yaklaşık 2 katına çıkaracağız. AK Parti olarak, bugüne kadar gençliğimizle ilgili yaptığımız tüm çalışmaları daha da ileri bir aşamaya taşıyacağız. Tıp fakültelerine destek verdik. Sadece sağlık konusunda üniversiteler kurulmaktadır. İstanbul'da bir tane kuruldu. Yeni bir adım da atıyoruz; uzman doktorlarımızın kariyer yapma imkanlarını da buralarda bulacaklar. Zaten doktor değil mi kardeşim? Şu anda devlet hastanesini emrine veriyor, buradaki uzman doktorlar kariyer yapma imkanını sağlayacaklar. İnşallah doktorlarımızın sayısını artırmış olacağız.'' ''YOKSULLUĞUN OLMADIĞI TÜRKİYE...'' 2023 yılına daha etkin, girişimci, donanımlı, ahlaklı, evrensel değerler ile kendi tarihinden aldığı değerleri harmanlamayı bilen bir gençlikle gireceklerin ifade eden Erdoğan, ''Bu gençlik, kökü mazide olan bir ati anlayışıyla yetişen bir gençlik olmalıdır'' dedi. 2023 yolunda, gençliğin bir medeniyet düşüncesine ve tasavvuruna sahip olarak yetiştirilmesine, kabiliyetlerinin heba edilmemesine ve geleceğe ilişkin endişelerinin asgariye indirilmesine yönelik çalışmalar yapacaklarını anlatan Erdoğan, ülke gençliğine özgü ve daha fazla hizmet sunacak bir Gençlik Ajansı kuracaklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, gençlerin, toplumsal karar mekanizmalarına daha etkin katılımının sağlanması için, hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel çalışmalar yapacaklarını söyledi. Barınma ve yurt sorununun çözümünde TOKİ ile yapılan işbirliğinin yanında özel yurtları destekleyecek ve öğrencilere ucuz barınma imkanı sağlayacaklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''AK Parti olarak, çaresiz ve umutsuz bir tek insanın kalmaması için var gücümüzle çalışmayı, insanımıza onurlu bir hayat, bir imkan sunmayı partimizin en önemli varlık sebebi olarak gördük. Devlet öncelikli değil, insan öncelikli bir yaklaşım. Bizim anlayışımız bu. Biz ne dedik; insanı yücelt ki devlet yücelsin... Bu kaygı ve samimiyetimizi, iktidarımız döneminde yaptığımız uygulamalarla tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde ortaya koyduk. 2023 için temel hedefimiz; yoksulluğun olmadığı, geleceğe güvenle bakan bireylerden oluşan, sosyal barış içinde yaşayan dinamik bir Türkiye'dir. 2023 yılında yoksulluk oranının yüzde 10'ların altına kalıcı bir biçimde düşürülmesini hedefliyoruz. Sosyal destek niteliğindeki transferlerin Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranı 2 puan artırılarak yüzde 3'e çıkarılacaktır. 2015 yılına kadar günlük 2,15 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşımız kalmayacaktır. 2019 yılına kadar günlük 4,3 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vat
16 Nisan 2011 14:40
DİĞER HABERLER