Sayıştay raporları devlet kurumlarını piyasa ve pazara açan hükümet politikalarının çürüme ve israfa neden olduğunu belgeledi.
Artı Gerçek'te yer alan habere göre, Sayıştay’ın 2017 yılı Denetim Raporları bir çok kurumdaki israf ve çürümeyi gözler önüne serdi
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu'nun (TKİ) üretiminden reklamına milyonlarca lira harcadığı kozmetik ürünler depolarda çürürken, Sayıştay bu işin bırakılmasını önerdi.
Toplam 49 devlet havalimanı içinde sadece sekizinin kâr ettiğini tespit eden Sayıştay, zarar eden havalimanlarınının kârının da buradan karşılandığını ifade etti. 2017 yılı Denetim Raporu, PTT’de yasal sınırın altında engelli personel istihdam edildiğini belgeledi. Sayıştay kurumda adı olmayan “başdanışman”, “danışman” gibi unvanlara da temsil ödeneği verildiğini tespit etti.
PTT’DE İSTİHDAM ‘ENGEL’İ DANIŞMANLARA YOK
Sayıştay’ın 2017 yılı Denetim Raporu, PTT’deki istihdam uygulamalarındaki bazı ‘engelleri’ tespit etti. PTT yasal sınırın altında engelli personel istihdam ederken, kurumda olmamasına rağmen “başdanışman”, “danışman” gibi ünvanlarla temsil ödeneği verdi.
Sayıştay, İş Kanunu’na göre yüzde 3 oranında engelli personel istihdam etmesi gereken PTT’nin daha az engelliyi çalıştırdığını kaydetti. Kanuna göre 773 engelli personel istihdam etmesi gereken PTT’nin 484 engelli personel istihdam edildiği belirtilen raporda, engelli personel istihdamının arttırılması önerildi.
Öte yandan, başdanışman veya danışman şeklinde bir unvanın kurum için belirlenmemesine rağmen istihdam edildiği tespit edildi. Evrensel gazetesi muhabirlerinin derlediği habere göre, PTT AŞ’de danışman olarak görevlendirilenlerin maaş ve ücretlerini kendi kurumlarından aldığı belirtilen raporda, ancak 9 Mart 2017 tarihli yönetim kurulu kararına göre 2017 yılında geçerli olmak üzere genel müdür başdanışmanı için aylık 2 bin 750 TL, genel müdür danışmanı için ise 1200 TL temsil ödeneği verilmesinin uygun görülerek uygulamaya konulduğunu kaydedildi.
Fakat başdanışman ve/veya danışman şeklinde bir unvanın kurum için belirlenmediği, dolayısıyla bu şekilde istihdamın ve bu kişilere temsil ödeneği verilmesinin mümkün olamayacağı değerlendirilen raporda, genel kurul kararıyla danışmanlık ünvanı belirlenmediği takdirde danışman olarak çalıştırılan kişilere verilen temsil ödeneğine son verilmesi önerildi.
ARSA SATIŞINDA 4 MİLYON LİRA AZ VERGİ ÖDEMİŞ
Sayıştay’ın 2017 Yılı Denetim Raporu’na takılan bir başka bulguda da; PTT, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne yapılan arsa satışında 4 milyon 76 bin 497 lira az vergi ödedi. PTT, 2016 yılında Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne 205 milyon 657 bin 675 liraya arsa satışı yaptı. Satış sonrasında alacağı paranın 27 milyon 71 bin 651 lirasını muhtelif arsalar olarak alan PTT, kalan tutarı 178 milyon 481 bin 24 lirayı ticari alacaklara borç, gelirlere alacak olarak kaydetti.
Ancak 2016 yılı sonunda, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5-e maddesi gereğince dönem sonunda satış tutarı olan 205 milyon 657 bin 675 yüzde 75’ini; yani 154 milyon 243 bin 256 lirasını gelirlerden düşerek istisnadan faydalandı.
Ancak Sayıştay denetçisi 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin, 5.6.2.4.1. Maddesi’nden “...söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir…” ibaresini hatırlatarak, satış karşılığı alınan 27 milyon 71 bin 651 liralık arsa değerinin istisna konusu edilmeyerek, sadece kalan paranın 178 milyon 481 bin 24 liranın yüzde 75’i kadar olan 133 milyon 860 bin 768 liranın istisna konusu edilmesi gerektiğini ifade etti.
Sayıştay böylece PTT’nin, 26 milyon 772 bin 153 lirası kadar Kurumlar Vergisi istisnasından faydalanması gerekirken, 30 milyon 848 bin 651 liralık istinadan faydalandığını tespit etti. Bunun sonucunda PTT 4 milyon 76 bin 497 lira daha az vergi ödeyerek vergi ziyaına neden oldu.
TKİ’NİN KOZMETİK ÜRÜNLERİ ELİNDE KALDI
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu'nun (TKİ) geçtiğimiz yıllarda girdiği kozmetik piyasasında; kömürden şampuan, sabun, cilt kremi gibi ürünler elinde kaldı. Üretiminden reklamına kadar milyonlarca lira harcanan kozmetik ürünler depolarda çürürken, Sayıştay bu işin bırakılmasını önerdi.
Sayıştay’ın Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu 2017 Denetim Raporu, TKİ’nin kozmetik macerasının tutmadığını ortaya çıkardı. 2016 yılından beri kömürün yan ürünü olan hümik asitten şampuan, yüz kremi, sabun, tüy dökücü, cilt bakım kremi gibi kozmetik üretimi yapan TKİ’nin, kendi bünyesinden yaptıkları hariç 2016 yılından beri tasarım, danışmanlık, üretim gibi pek çok kalemde toplam 2,2 milyon lira harcama yaptığı kaydedildi.
Ayrıca TKİ Elegance markalı kozmetik ürünlerin üretilmesi amacıyla İstanbul’da yerleşik Genıus Tasarım Reklamcılık Pazarlama Danışmanlık Proje Org.Tic.Ltd. Şirketi ile yıllık tutarı 4,7 milyon TL olan başka bir sözleşme imzalandı.
50 BİNE YAKIN ÜRÜN DEPOLARDA
Ancak 18 Haziran 2018 tarihi itibariyle kurum depolarında satış ve tanıtım amaçlı olarak üretilen 48 bin 500 adet çeşitli kozmetik ürün buluntuğu tespit edilen Sayıştay raporunda, “Bu ürünlerin yüzde 40’ının kullanım süresinin 2018 yılı Eylül ayında, geri kalanın da yüzde 60’lık kısmının kullanım süresinin 2019 yılının Nisan ayında dolacağı ve ayrıca Kocaeli/Kandıra’daki üretim tesisinin stoklarında bulunan ve kozmetik üretimi için bekletilen hammaddelerin (gliserin, atilalkol, parafin...) raf ömürlerinin de bitmek üzere olduğu tespit edilmiştir” denildi.
Sayıştay hazırladığı raporda kozmetik sektöründeki firmalarla TKİ’nin rekabet edemeyeceğini belirterek, kömürün yan ürünü olan humik asidin kozmetik ve tarım sektöründeki firmalara hammadde olarak satılmasının “daha doğru bir strateji olacağı” önerisinde bulundu.
Sayıştay TKİ’nin rödövans sözleşmelerinde de çeşitli bulgular tespit etti. Termik santral kurma şartlı rödövans sözleşmelerinde, rödövans birim fiyatının yıllar itibariyle güncellenmesinde üretici fiyat endeksi (ÜFE)’nin kullanılması gerekirken, piyasa takas fiyatı (PTF)’na geçilmesi sonucunda kurum gelirlerinin azaldığı tespit edilen raporda, bununla birlikte henüz faaliyete geçmeyen diğer termik santrallerin de devreye girmesiyle 30 yıllık projeksiyonda kurumun çok daha önemli miktarlarda gelir kaybına uğrayabileceğine dikkat çekildi.
Raporda, Bolu – Göynük Termik Santrali’nden sözleşmelerde belirtilen Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yerine “Piyasa Takas Fiyatı” uygulanarak 2016’dan bu yana toplam 47 milyon 832 bin 322 lira eksik tahakkuk yapıldığı belirlendi. Sayıştay bu nedenle 2016 yılı başından 2018 yılı Şubat ayına kadar uğranılan 47 milyon lira üzerindeki zararın yanı sıra bu zamana kadarki ilave gelir kaybının da ilgili firmadan talep edilmesini istedi. Ayrıca sözkonusu sözleşmelerde ÜFE’ye göre fiyat güncellemelerine tekrar dönülmesi önerildi.
MADEN ŞİRKETLERİ NEREDEYSE ÇALIŞMIYOR
Ayrıca termik santral kurma amaçlı olarak ihale edilen kömür sahalarında herhangi bir faaliyetin olmadığını tespit eden Sayıştay, denetim raporunda enerji santrali kurma amaçlı olarak üçüncü şahıslara kiralanan sahaların büyük bir kısmında cılız girişimlerin dışında neredeyse hiçbir faaliyet görülmediğini belirtti.
Yüklenicilerin önünde yatırım dönemi ve sözleşme bitim tarihine santral kurmak için az zamanları kaldığı kaydedilen raporda, “Bu firmaların yapmakta oldukları çalışmalar incelendiğinde sadece SomaDeniş bölgesindeki 152 milyon ton rezervi rodövans yöntemiyle TKİ’den kiralayan firmanın 450 MW gücündeki enerji santralini 2018 yılının ikinci yarısında faaliyete geçireceği, diğer firmaların ise taahhütlerini zamanında yerine getiremeyecekleri anlaşılmaktadır” denildi.
Sayıştay bu nedenle TKİ tarafından Enerji Santrali Kurulum amaçlı olarak dört ayrı firmaya verilmiş olan yaklaşık 800 milyon ton rezervli kömür sahalarında herhangi bir faaliyet olmadığı için ülkenin enerji arz güvenliği konusunda sıkıntı yaşamaması gibi nedenlerle üretim sözleşmelerinde yer alan “Yüklenicinin yükümlendiği işi zamanında yapamayacağının anlaşılması” maddesine dayanılarak sözleşmelerin fesih işleminin ivedilikle uygulanmasını önerdi.
BAKAN ALBAYRAK DEMO ÜRÜNLERİNİ DAĞITMIŞTI
Enerji Kongresi kapsamında Aralık 2016’da düzenlenen fuarda çeşitli firmalar ürün ve projelerini tanıtmış; TKİ Proje Tesis Müdürü Şahika Yürek, burada açıklama yaparak toprak düzenleyici hammadde kullanarak şampuandan tüy dökücü kreme, cilt maskesinden nemlendiriciye farklı kozmetik ürünler ürettiklerini belirtmişti.
İthal toprak düzenleyici ürün ithaliyle yerlisi arasında 60 kat fark olduğunu ifade eden Yürek, hammaddenin yerlisinin kullanılımı üzerinden kozmetik ürünlerin de ucuza üretilebildiğini söylemişti. Enerji Bakanı Berat Albayrak da aynı furada TKİ standını ziyaret etmiş ve üretime geçileceği söylenen kozmetik üretimlerin demo ürünlerini ziyaretçilere hediye olarak dağıtmıştı.
İHTİYAÇTAN FAZLA HAVALİMANI ZARAR ETTİRDİ
Sayıştay Raporu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) tarafından işletilen 49 havalimanından sadece sekiz havalimanın kar ettiğini ortaya çıkardı. 42 havalimanı maliyetlerini karşılayamazken, Sayıştay AKP döneminde açılan Balıkesir Merkez ve Çanakkale Gökçeada havalimanlarını örnek göstererek ‘ilin ihtiyacından fazla kapasiteye sahip havalimanı yapmaktan kaçının’ uyarısında bulundu.
Sayıştay 2017 Denetim Raporu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) tarafından işletilen 49 havalimanından sadece sekiz havalimanın kar elde ettiğini ortaya koydu. Raporda kar elde eden havalimanlarının hangileri olduğu yer almazken 49 havalimanını işleten DHMİ’nin genel olarak karlı olmakla birlikte 42 havalimanın zararının kar eden sekiz havalimanından elde edilen gelirle kapatılabildiği belirtildi. Rapor, en pahalı uçuş başına sefer maliyetinin 39,18 bin lira ile Balıkesir Merkez havalimanına ait olduğunu, bunu 36,42 bin lira ile Çanakkale Gökçeada ve 35,77 bin lira ile Siirt havalimanlarının izlediğini vurguladı.
En yüksek uçuş başı sefer maliyetine sahip Balıkesir Merkez havalimanının yüzde 2,99 ve Çanakkale Gökçeada havalimanın yüzde 1,77 ile en düşük kapasite kullanımına sahip havalimanları olduğunun ifade edildiği raporda, “Kapasite kullanımlarındaki düşüklüğün sebebinin her iki ilde birer havalimanının daha olmasıdır” denildi.
49 havalimanın toplam kapasite kullanımlarının sadece yüzde 33 olduğunun belirten Sayıştay, gelecekte yapılması planlanan havalimanlarının mevcut havalimanlarının kapasite kullanım oranlarına ve havalimanlarının birbirlerine olan uzaklıklarına göre yapılmasını önerdi. İlin ihtiyacından fazla kapasite sahip olan havalimanlarında yüksek maliyetlere karşılaşıldığının altını çizen raporda, gerçekçi ve doğru verilere dayalı fizibilite etütleri yapılarak; ihtiyacın çok üzerinde kapasiteye sahip havalimanlarının yapılmasından imtina edilmesi önerildi.