Dikkatli bir anne-baba çocuğun hayal ürünü mü, yoksa gerçek şeyler mi söylediğini kolayca anlar.
Bazı küçük yalanlar görmezden gelinip, yalanın yanlışlığının çocuğa gösterilmesi ve tekrarlamaması için dolaylı şekilde tedbir alınabilir. Çocuğa yalanın kötülüğünü, kendisine ve çevresine zararlarını hikâyelerle anlatmak etkili bir yoldur.
Çocuk ve ergen, aşırı baskı altında olup korktuğunda da, çok sevgi görüp ilgi çekmek istediğinde de yalan söyleyebilir. Bu sebeple çocuklara karşı sevgi, saygı ve disiplini dengede tutucu bir tutum içinde olunmalıdır. Yalana sık başvuran veya hayal ürünü sözler söyleyen çocukları etiketlememek için her hatası yüzüne vurulmamalı, yalandan uzaklaştırıcı genel tedbirler alınmalıdır. Çocuğa yalanın kötülüğünü, yalana başvurmanın kişiye ve çevresine sağlayacağı zararları anlatan olayları, hikâyeleri anlatmak, çocukların özdenetim duygusu kazanarak yalandan uzaklaşmalarında etkili olur. Bu konuda büyük zatların hayatlarında ve çocuk edebiyatında güzel örnekler çoktur. Allah'a inanan bir insanın neden yalan söyleyemeyeceği de ikna edici bir şekilde anlatılmalıdır.
Bazı durumlarda çocuğun yalan söylediği çok açıktır. Çocuk kendisi de bilinçli bir şekilde yalan söylediğinin farkındadır. Anne-baba çocukla yeteri kadar ilgilenemez ve ihmalkâr davranırsa bu yalanlar fark edilmeden amacına ulaşarak zamanla huy halini alır. Dikkatli bir anne-baba ise bu tür yalanları kolaylıkla fark eder. Bu durumda paniğe kapılmadan sakin bir şekilde bilhassa 7 yaşından büyük çocuklar ve ergenlerle net bir şekilde konuşulmalı, kişiliği değil davranışın yanlışlığı hedef alınmalıdır. Aşağılayıcı etiketleyici bir üslup kullanılmamalıdır. Büyüklerini kandıramadığını anlayan çocuk ve ergende benmerkezcilik azalır, başkasının gözüyle de kendisini görme, davranışlarını değerlendirme özelliği gelişir. Önemli olanın hatayı görmek ve ders alıp tekrarlamamak olduğu çocukların ve bütün insanların hata yapa yapa doğruyu öğrendikleri anlatılmalıdır.
Çocuklarla arkadaşça konuşulmalı, yalana yol açan durumu, sebepleri anlatması sağlanmalıdır. Bunların bir kısmı abartılı ya da çok gerçekçi olmasa da sabırla dinlenmelidir. Bu arada uygun sorularla yalanın yol açabileceği olumsuz sonuçları görmesi, yalanla kişinin nasıl kötü alışkanlıkları daha kolay kazanacağını kendisinin düşünüp ifade etmesi sağlanmalıdır. Nasihatin az, dinlemenin çok olduğu bir ortam hazırlanmalıdır. Bu metot çocuk ve gençlerde hatanın tekrarlamaması açısından çok etkili sonuçlar vermektedir. Bütün tedbirlere rağmen yalana başvuran çocukta dürtü kontrol bozukluğu olabilir, bazı organik ve psikolojik nedenlerle çocuk yalan söylemekten kendisini alamaz. Bu durumda psikolojik desteğe başvurulmalıdır.
FARİKA TEYMUR ARTIR PSİKOLOG