Meyve ve sebzenin iyisini seçerken kimi görüntüye önem verir kimi renge. Nelere dikkat edilmesi gerektiğini kabzımal ve çiftçilere sorduk.
‘Domates biber patlıcaaaan’ diye bağıran sokak satıcıları mazide kaldı artık. Mahalle manavları da eskisi kadar her köşe başında çıkmıyor karşımıza. Belki de ekonomik durumu iyi olanlara hitap ettiklerinden ya da büyük marketler daha cazip olduğundan manavlar hayatımızdan sessiz sedasız çıkmaya başladılar bir bir… Bugün her çeşit ürünün yer aldığı market reyonlarında satılan meyve ve sebzelerle baş başa kaldık artık.
Organik tarım ürünlerini her yerde bulmak da zor olduğuna göre özellikle büyük şehirlerde kaliteli sebze ve meyve tüketmek neredeyse imkânsız. Sahi yaz aylarının vazgeçilmez ürünlerini satın alırken kalitesini nasıl ölçebiliriz ki? Peki, nedir meyve ve sebzenin olgun ve hormonsuz olduğunu gösteren ipuçları? İşte size uzman gözüyle meyve ve sebzelerin kalite standartlarını gösteren bir yol haritası…
TARLADA 25 KURUŞ, MARKETTE 2,50 YTL
Emektar çiftçiler ve kabzımallar (pazarlamacı, komisyoncular) yılların verdiği tecrübeyle meyve ve sebzenin kalitesini göz ucuyla bile anlayabiliyor. Kullanılan gübre, ilaç, güneşte kalma süresi, sulama gibi faktörler kaliteyi etkiliyor şüphesiz. Tüketicinin aldığı sebze ve meyvelerin hangi şartlarda yetiştiğini bilmesi mümkün değil. Bunun için kabzımalların uyguladığı yöntemleri bilmek gerekiyor. İstanbul Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı (İMESKOM) Burhan Er, ürünün iyisini tarif ederken insana benzetiyor: “Bir insan ağırlığı ve beyefendiliği kişiliği hakkında bize nasıl ipucu veriyorsa meyveler de öyledir. Meyvenin düzgün görünümlüsü ve ağır oluşu onun kalitesini belirler.” Er, alışveriş yaparken genel olarak bu kurala dikkat ettiğini dile getiriyor. Genellikle markette alışveriş yapan vatandaş Arif Kınalı’nın yöntemi ise sertlik ve meyvenin boyutu. Kınalı, ucuz olduğu için manav yerine marketten alışveriş yaptığını anlatıyor. Fakat hallerde çok ucuza satılan meyveleri görünce neden pahalıya tüketim yaptıklarını anlayamadığını söylüyor.
Çiftçilerin en büyük problemi çok ucuza sattıkları ürünlerinin tezgahlarda 6-10 misli daha pahalıya satılması. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Cumali Doğru, devletin yeterince denetim yapmadığı görüşünde. Dünyanın en lezzetli meyve ve sebzelerinin Türkiye’de olduğunu belirten Doğru, Adana’da ürünlerinin dalında çürüdüğünü, metropollerde ise vatandaşın çok pahalıya sebze meyve yediğini belirtiyor. Ona göre Adana’dan İstanbul ve Ankara’ya gönderilen portakalların aynısı Londra ve Zürih gibi Avrupa şehirlerine de gönderiliyor: “Vatandaşımız ülkemizde yetişen kaliteli sebze ve meyveden yeterince yararlanamıyor. Fiyatlar yüksek olunca tüketim de az oluyor. Pazar sistemi tıkanıyor. Bu da ürünün tarlada çürümesine sebep oluyor. İsteyen istediği fiyata satış yapamamalı. Örneğin narenciye şehirlerde semt pazarında 1,5-2,5 YTL arasında satılıyor. Ancak Adana’da biz 150 kuruşa satıyoruz. Türkiye önce bu problemi çözmeli. İstanbul Feneryolu’nda portakal kilosu 3,850 YTL’den satılıyor. Aynı portakal Adana’da 150 kuruş. Bostancı halk pazarında 1,800 YTL’ye satılıyor ikinci kalite portakal. Zürih’teki Migros’ta birinci kalite 1,5 YTL. Üsküdar Şok Markette 1,850 YTL. Almanya’ya kadar giden ürün hem daha ucuz hem de daha kaliteli. Ne oluyor diye soran yok.”
ERMAN TOROĞLU YANLIŞ KONUŞUYOR
Tüketici derneklerini de eleştiren Doğru, devletin tarladan başlayıp ürünün tüketiciye ulaştığı yere kadar takip yapması gerektiğini söylüyor. Türkiye’nin hiçbir halinde soğuk hava deposu olmadığını vurgulayarak, hava sıcaklığı -5’e düşünce ürünlerin donarak ziyan olduğunu ve çöplüğe atıldığını belirtiyor. Depoların yapılması halinde daha ucuza tüketim olacağını, vatandaşın daha çok meyve-sebze tüketeceğini söylüyor.
İMESKOM Başkanı Burhan Er, meyve ve sebzenin çiftçiden alındıktan sonra kayıt altına sokularak halden sadece yüzde 8 kârla çok ucuza satıldığını, fiyatları marketlerin ve pazarların yükselttiğini belirtiyor: “Özellikle marketler serbest piyasa mantığıyla istediği fiyattan kâr marjı ile ürünü satıyor. Pazarcılar da kendilerine hipermarketleri baz alıp onların biraz düşüğüne satıyor. Bu konuda haksız rekabet yapılıyor.”
Çiftçiler ve kabzımallar şu an Türkiye’de üretilen meyve ve sebzelerin hormonsuz olduğunu ancak bazı ürünler için olması gerektiği kadar hormon kullanıldığını anlatıyor. Sürekli denetimler yaptıklarını söyleyen Burhan Er, hormon söylentisini yayan futbol yorumcusu ve eski kabzımal Erman Toroğlu’na tepkili: “Toroğlu bilinçsizce konuşuyor. Diyor ki Antalya’daki salatalık yola çıkarken 20 santim, İstanbul’a gelince 25 santim oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ölü adam 200 santimse mezarda 210 santim oluyor mu? Bilmediği konulara giriyor.” Kendisi de Toroğlu gibi eski bir futbolcu olan Cumali Doğru da 15 yıl önce halcilik yapan birinin hormon konusunu bilemeyeceği kanaatinde: “Çilek hormonlu dedi. Çilek kendi hormonunu kendi üreten bir üründür. Dışarıdan hormon yüklenmez. Zaten hormon çok pahalı bir şey. Çiftçi kullanmaz. Yalnız kapalı seralarda tam çiçek döneminde döllenmeyi artırmak için belli dozajda kullanılır. Erman futbolunu konuşsun. Günah değil mi üreticiye.” şeklinde sitemde bulunuyor.
TARIM ÜZERİNDE BİZANS OYUNLARI
Burhan Er önemli bir üretici konumdaki Türkiye üzerinde birtakım oyunların oynandığını iddia ediyor. Rusya, Avusturya ve Macaristan’ın büyük bir pazar olduğunu, Türkiye’de en kaliteli sebze ve meyvenin yetiştirildiğini belirterek, “Birileri bizim önümüze geçmek için çeşitli senaryolar hazırlıyor. Örneğin 2005’te ‘Akdeniz bölgesinde narenciyede sinek hastalığı var’ dediler. Sinek hastalığı dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Üstelik bu narenciyenin üzerinde kesinlikle olmaz.” diyor. Türkiye’nin bazı eksiklikleri bulunduğunu kabul ederek, yurtdışında ciddi lobiye ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
KALİTELİ MEYVENİN SIRRI
Karpuz aynalı olacak. Yani kabuğu parlayacak. Sapı ince olacak. Çehresi sararmış olmayacak. Çehresi sararmışsa güneşte çok kalmış ve çürümeye yüz tutmuş demektir. Ele alındığında ağır olmalı. Hafif hafif vurulduğunda tok bir ses gelmeli. Kavun alırken de aynı özelliklere bakılabilir. Ancak kavun bekledikçe ağırlaşır ve tadı güzelleşirken karpuz için durum tam tersidir.
Domatesin ağır, kırmızı ve kabuğu ince olanı tercih edilmeli. En lezzetli domates güneşte olgunlaşan ve yaz aylarında toplanandır. Olgun domatesin tepe kısmının çevresinde hafif yeşil çizgiler olur. Sap kısmı parmak ucuyla hafifçe ovalanınca domatesin aromatik kokusu hissedilir.
Üzümün sapı mutlaka yeşil olmalı ve beyaz üzüm biraz sarımsı görünmeli. Siyah üzüm de simsiyah olmalı. Üzümün sapı yeşil değilse taze değildir. İzmir üzümü çekirdeksiz ve tatlıdır. En iyi üzüm ise çavuş üzümüdür ki Bozcaada’dan gelir.
Yeşil eriğin en iyisi papaz eriğidir. Papaz eriğini 20 santimden yere bıraktığınızda karpuz gibi çatlar. Genel olarak erik sert olmalı.
Kayısının en tatlı olanı Malatya’dan çıkar. Kalitelisi görünümünden belli olur. Serttir, kızarıktır ve ele alındığında ağır olduğu hissedilir.
Salatalığın iyisi kısa, parlak ve kalem gibi dümdüz olanıdır. Ne kadar büyürse o kadar yumuşar, tatsızlaşır. Pütürlü salatalık iyi değildir. Sapı ve rengi yeşil olmalı. En iyi salatalık Yalova’dan gelir. Salatalığın taze olup olmadığını anlamak için ya arkasındaki çiçeğe (sarı ise tazedir) bakılmalı ya da sapına. Sap yeşilse salatalık tazedir.
Ayva sapsarı olacak ve kokusunu dışarı verecek. Geyve’den gelen ekmek ayvasının tadı çok güzeldir. Koklanarak seçilebilir.
Armudun iyisi Deveci armududur, Yalova’da yetişir. Sarı, sert ve suludur.
Kirazın iyisi Napolyon olanıdır. Napolyon kirazı İznik’te yetişir.
Çileğin iyisi düzgün görünümlü olmalıdır. Olgunlaşmamış çileklerin aroması azdır ve sert olur. Çilekler durdukça olgunlaşmaz. Çürük ve küflü çilekler alınmamalı. Bir çileğin çürük olması diğerlerini de etkiler. Çileklerin olabildiğince az güneşte durmuş olanı makbuldür. Çünkü güneş onları olduğundan daha hızlı olgunlaştırıp, bozulmalarına neden olur.
Patatesin çapa darbesi yememiş, kabuğu kendinden soyulabilen ve içi sarı olanı en lezzetlisidir.
Portakalın sıkmalık ve yemelik olarak çeşitleri vardır. Kabuğu ince ve parlak olanı tercih edilmeli.
İyi şeftalinin ağzı kapalıdır. Ele alındığında görünümünden daha ağır olduğu hissedilmeli. En iyisi Bursa şeftalisidir. Çekirdeğinden kolaylıkla ayrılır.
Patlıcan simsiyah olmalı ve tutulduğunda ele boya vermemeli. Dışa boya vereni ilaçlanmıştır.
Aksiyon