Tunus'u ziyaret eden Arif Özutku izlenimlerini kaleme aldı. İşte samanyoluhaber.com yazarı Özutku'nun kaleme aldığı yazı dizisinin ilk bölümü....
İşte Özutku'nun "İmam-ı Şazili’den Hanibal’a Tunus - 1" isimli dikkat çeken o yazısı;
Tunus’a gitmeden iki gün önce bilet aldığım acenteden arayıp gideceğimiz uçağın iptal olduğunu bir önceki uçakla mı, yoksa bir sonra ki uçakla mı gitmek istediğimi sordular. Günde iki olan sefer sayısı yolcu azlığından dolayı bire düşürülmüştü. 27 Haziran’da Akdeniz kıyısında yer alan turizm kenti Susa'da turistlerin kaldığı iki ayrı otele düzenlenen saldırı, ülkeye olan yabancıların ilgisini ortadan kaldırmışa benziyordu. Bu yüzden yapacağım ziyaret bir nevi saldırı sonrası Tunus’un net resmini sunacak olması münasebetiyle daha da önem taşır hale gelmişti.
Uluslararası Tunus-Carthage Havalimanına indiğimizde bunaltıcı bir sıcak ile karşılaştık. Henüz sabahın erken saatleri olduğu halde hava sıcaklığı kırklı rakamların çok üzerinde görünüyordu. Çok kısa süren pasaport kontrolünden sonra dışarıya çıktık. Gönül dostum Mehmet Bey ismini tarihi medeniyet Kartaca’dan alan havalimanına gelmiş, bizleri çoktandır beklemekteydi.
Kısa bir süre istirahat ettikten sonra ziyaretimize ilk olarak Hasan Şazili Hazretlerinin makamından başlamaya karar verdik. Aracımız toplamda birkaç katı geçmeyen neredeyse tamamı müstakil ve beyaz renkte olan Tunus evlerinin arasından süzülüp şehre yukarıdan bakan bir tepeye doğru kıvrılarak çıkmaya başladı. Tepeye doğru çıkarken tarihi bir mezarlığı arkamızda bıraktık.
Tasavvuf büyüklerinden Hasan Şazili Hazretleri hem Seyyid hem de Şerif’miş. 1196’da bugünkü Fas’ta yer alan Gamare'de doğmuş. On yaşına kadar Fas’ta hafızlık eğitimini tamamlayıp sonrasında Tunus'a gelmiş. Burada şer’i ve fenni ilimleri tahsil etmiş. Fıkıh, tefsir, hadis, nahiv ve usul sahalarında devrin âlimleri arasında sayılır konuma gelmiş. Ömrünü Mısır, Irak, Fas ve Tunus arasında mekik dokuyarak talebe yetiştirerek geçirmiş.
Şâzilî Hazretleri 34-35 yaşlarındayken Çam Dağını andıran bu tepeye gelip dergâhını kurmuş. Burada halktan ve ulemadan büyük hürmet görmüş. Ancak Tunus baş kadısının kıskançlıkları yüzünden ayrılmak zorunda kalmış. Anlaşılan sözde âlimler o zamanda hakiki âlimlere haset ediyorlarmış. Şazili Hazretleri sonrasında zaman zaman bu dergâha uğrayıp talebelerini ziyaret etmiş. Tepenin çevresindeki mezarlık aynı Eyüp Sultan kabristanlığında olduğu gibi bu dergâhın hürmetine kurulmuş.
Hepsini Allah ve Resulüne Arz Ederek Yazdım
Hasan Şâzilî Hazretlerinin tasavvufî şahsiyetini ortaya koyan unsurlardan birisi, onun dua konusundaki hassasiyeti. Çünkü İmam Şâzilî çok dua eder, gecenin ilerleyen vakitlerine kadar evrâd ve ezkâr ile meşgul olurmuş. Vefat ettiği gece bile bu âdetini terk etmemiş. Hazreti Şâzilî’nin, “Kim bizim hizbimizi okursa, bize olan lütuflar ona da olur.” dermiş. Virdleri“Hizbü’l-hamd” ve “Hizbü’n-nûr” ismiyle meşhur olmuş. Dualarının önemini anlatmak için, “Allah ve Resulünün izni olmadan ondan bir harf bile yazılmadı. Bunda yazdıklarımın hepsini Allah ve Resulüne arz ederek yazdım.” buyurmuş.
Bugün yine kendi ismiyle anılan bu tepede kurmuş olduğu dergâhta ders ve zikir yapılmaya, devam ediliyor. Başkent Tunus’u kuşbakışı gören dergâh oldukça mütevazı. Dergah namaz kılınan mescit kısmından ve insanların riyazete çekildiği çilehanelerden oluşuyor.
Bizzat Şazili Hazretlerinin burada kalırken ibadet ettiği makamı da ilk günkü gibi muhafaza edilmiş. Dergâhın avlusunda bir su kuyusu ve kıble istikametinde bir mihrap bulunuyor. Avludaki mihrabın hemen yanı başında mermer tabanla eş seviyede bir dervişin mezarı da var. Dergâhta görev yapmış bütün şeyhlerin isimleri, ziyaretçilerin dua etmeleri için bir levhada toplanmış.