Fethullah Gülen Hocaefendi, haftanın Bamteli sohbetinde 'Kökü mazide bir âtî olmak lazımdır; zira geçmişinden kopanların geleceğe yürümeleri çok zor, hatta imkânsızdır.' dedi
Fethullah Gülen Hocaefendi, haftanın Bamteli sohbetinde şunları söyledi:
Şeytan, soldan geldiği zaman, insanda me’âsîyi; bohemlik duygusunu, yeme-içme, yan gelip yatma ve şehevî duygulara takılıp onların arkasından sürüm sürüm sürüklenmeyi tetikler. Önden gelince, ileriye matuf vesveseler verir; ötelere, daha ötelere, daha da ötelere gözünü kapamak suretiyle geleceği karanlık gösterir. Hani günümüzde ehl-i dünya ama “Allah’a da inandım!” diyen bazıları, “Ahiret, Allah, Peygamber, Rü’yet, Rıdvan!” falan dediğiniz zaman, “Yahu siz çok uzak şeylere gönlünüzü kaptırmışsınız! Şimdi dünyada yaşama var!” falan diyorlar. Önden gelince de böyle yapar; geleceğe matuf -bir yönüyle- sizi bakarken kör haline getirir, istikbali değerlendiremezsiniz. Tabir-i diğerle, “basar” ile bakarsınız meseleye ama “basiret” ile değerlendiremezsiniz.
Arkadan gelince de, sizi geçmişten koparır. Esasen sizin peygamberlere dayanan, Hazreti Âdem’e, Hazreti Nuh’a, Hazreti Musa’ya, Hazreti İsâ’ya ve Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’a (aleyhi ve aleyhimüssalâtü vesselam) dayanan bir yanınız var. Yolunuz, peygamber yolu, onların arkasından giden Sahabî yolu, Havarî yolu. Dolayısıyla şeytan arkadan gelmek suretiyle onlardan ve onların yolundan koparır, hafizanallah.
Tevfik Fikret, Yahya Kemal’e, “Sen bir mazisin, âtî değilsin!” deyince, o da der ki: “Ne harâbîyim, ne harâbâtîyim / Ben, kökü mazide bir âtîyim.”
Geçmişten sizi kopardıkları zaman, geleceğe yürüme mevzuunda sürçmeler başlar. Geçmişten kopmaması lazım insanın ama bizim geçmişimizden; yani, enbiyâ-ı ızâma dayalı olan geçmişten.
Evet, şeytan, geçmişten koparmak suretiyle arkadan da böyle vurur. Tepeden, başka türlü şeyler ile vurur; alttan da bilemeyeceğimiz oyunlar ile vurur. Onun için Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) duasında şöyle demektedir: Allah’ım, ayıplarımızı setret ve bizi korktuklarımızdan emin eyle. Allah’ım, önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden (gelecek tehlikelerden) bizi koru; ayaklarımızın altından derdest edilmekten de Senin azametine sığınırız.” (Efendimiz müfret/tekil sigasıyla söylüyor; bir topluluk içinde iseniz cemi’/çoğul sigasıyla da zikredebilirsiniz.) Evet, “Allah’ım, sağdan, soldan, önden, arkadan, üstten ve alttan bilinmedik şekilde çarpılmaktan Sana sığınırım.” buyuruyor. Ve bir yönüyle, bunları bizim için birer sur, birer sera yapmaya bizi çağırıyor, davet ediyor. Hafizanallah…