Bilim insanları uzun Covid'e nelerin yol açtığını ve kimlerin daha yatkın olduğunu anlamaya çalışıyor. Son yapılan bir araştırma uzun Covid'in sırrını çözmeye yaklaştı. Elde edilen bulgular, başka araştırmalarla desteklenmesi halinde, uzun Covid'i önlemek ve tedavi etmek için yeni yollar geliştirilmesinin ilk adımını oluşturabilir.
Euronews'in haberine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nin önde gelen üniversite, tıp fakültesi ve tıp araştırmaları merkezinden uzmanların yer aldığı araştırma kapsamında Covid-19 teşhisi konan 200 hasta sonraki iki, üç ay takibe alındı ve bir kişinin uzun Covid geliştirmesine yol açabilecek biyolojik faktörler tespit edildi.
Cell dergisinde yayımlanan bilimsel çalışma bir kişideki koronavirüs enfeksiyonunun erken evrelerinde daha uzun süreli semptomlarla bağlantılı olabilecek dört faktörün görülebileceği sonucuna ulaştı.
Araştırmacılar bu dört faktörle uzun Covid arasındaki bağlantının hastalığın hafif mi yoksa ağır mı geçtiğiyle ilgili olduğunu gözlemledi. Bu bulgular uzun Covid'in önlenmesi ya da tedavisinde aralarında teşhisten hemen sonra antiviral ilaç tedavisine başlanmasının da bulunduğu çeşitli yöntemlerin kullanılabileceğini ortaya koydu.
Dört faktör neler?
- Hastalığın başlangıç evresinde kanda bulunan koronavirüs RNA düzeyi: Bu ne kadar çok virüs bulunduğunun bir göstergesi.
- Kandaki bazı otoantikorlar: Bunlar lupus ve romatoid artrit gibi durumlarda yanlışlıkla vücudun dokularına saldıran antikorlar.
- Epstein Barr virüsünü yeniden aktive edilmesi: İnsanlarda genellikle uçuğa neden olan bu virüs genellikle gençleri enfekte ediyor ve sonrasında genellikle etkisiz hale geliyor.
- Tip 2 diyabet hastası olmak.
Son faktör olan diyabet, genel olarak araştırmacılar ve diğer uzmanlar büyük hasta içeren çalışmalarda uzun Covid'i tetikleyen yedi tıbbi durumdan biri olarak tanımlanıyor.
Araştırma ekibinden Seattle'daki kar amacı gütmeyen biyomedikal araştırma kurumu Institute for Systems Biology Başkanı Dr Jim Health çalışmalarının hastalığın ilk evrelerinde ölçümler yapılmasının, bütün bilgiler kullanılmasa dahi, hastaların nasıl tedavi edilmesi gerektiğine yardımcı olacağını vurguluyor.
Karmaşık ve çok unsurlu araştırma, çoğunluğu hastalığa ilk yakalandıkları dönemde hastaneye yatan ve bir kısmı evde kendi kendine tedavi olan 18-89 yaş aralığındaki 209 hasta üzerine yapıldı.
İlerleyen iki üç ay içinde takibi yapılan hastalar içinde uzun Covid'le bağlantılı yorgunluk, beyin sisi ve nefes darlığı gibi 20 belirtiden en az üç ve daha fazla belirti gösterenlerin yüzde 95'inde bu dört faktörün en az biri görüldü.
The New York Times gazetesine bilgi veren Dr Health en etkin faktörün otoantikorlar olduğunu açıkladı. Dr Health'e göre uzun Covid vakalarının üçte ikisinde otoantikor faktörü tespit edildi. Diğer üç faktörden her biri vakaların üçe birinde görüldü v bazı hastalarda birçok faktör gözlendi.
Araştırmadan çıkan diğer önemli bulgular neler?
Araştırma kapsamında başka çalışmalarla da desteklenen bu bulgular sonucunda varılan en ikna edici sonuç hastalığın ilk aşamasında yüksek virüsle yüklü hastalarda uzun Covid gelişme ihtimalinin yüksek olduğu. Bu nedenle ilk Covid-19 teşhisi konduktan hemen sonra antiviral tedaviye başlanmasının uzun soluklu belirtilere karşı etkili olabileceği sanılıyor.
Covid-19 hastalarında uçuğa neden olan Epstein Barr virüsünün yeniden aktive olmasının şaşırıcı olmadığını belirten araştırmacılar bu durumun kronik yorgunluk sendromu gibi rahatsızlıklarla bağlantılı olabileceğine dikkate çekiyor. Uzmanlar bu nedenle Epstein Barr virüsünün yeniden aktive olduğu durumlarda antiviral ve bağışıklık tedavisinin bir arada verilmesinin faydalı olabileceği düşüncesinde.
Bir diğer bulgu uzun süren nefes darlığı sorunuyla ilgili. Bu durumun stres hormonu kortizolün azalmasıyla bağlantılı olabileceğini düşünen araştırmacılar kortizol tedavisinin faydalı olabileceğini belirtiyor. Bu tez başka çalışmalarda araştırılıyor.
Uzun Covid hastalarının devam eden nörolojik sorunları uyuma ve uyanma düzeni gibi günlük ritmin bozulmasıyla bağlantılı olarak protein seviyesinin yükselmesine bağlanıyor.
Araştırmacılar ve araştırmayı değerlendiren uzmanlar bu bulguların başka çalışmalarla desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Aşılar 'Uzun Covid’e Karşı da Etkili
İsrail ve İngiltere'de yapılan yeni araştırmalar, COVID-19 aşılarının "uzun COVID" olarak bilinen hastalık teşhisi riskini azaltabileceğine işaret ediyor.
İsrail'de yapılan ancak henüz bilimsel hakem heyetinden geçmeyen bir araştırmanın ilk sonuçları, iki doz Pfizer COVID-19 aşısı olan ve virüs testi pozitif çıkan kişilerin kalıcı semptomlar bildirme olasılığının, hastalığa yakalandıklarında aşılı olmaya kişilere göre çok daha düşük olduğunu gösteriyor.
İngiltere'de Ulusal İstatistik Bürosu’nun 6 bin yetişkin üzerinde yürüttüğü gözlem araştırması da çifte aşılananların pozitif testten üç ay sonra COVID-19’un geçmeyen semptomlarını bildirme olasılığının yüzde 41 daha az olduğunu ortaya koydu. Çalışma, genel olarak, çift aşılı grubun yalnızca yüzde 9,5'inin "uzun süreli COVID" yaşadığını, bu oranın aşılanmamış benzer bir grupta yaklaşık yüzde 15 olduğunu kaydetti.
Bu hafta başlarında yayınlanan iki ayrı çalışma da “uzun COVID” riskine kimlerin daha açık olabileceğini ortaya çıkardı.