İşte Yaptığı binalarla övgü toplayan isimlerden biri

Binlerce insanın ölmesine, yaralanmasına, evsiz kalmasına sebep olan depremler sonrası ortaya çıkan görüntüler hepimizin yüreğini yaktı. Ancak bazı görüntülerde yer alan sapasağlam binalar büyük bir dikkat çekiyordu.

Samanyoluhaber.com'a gönderilen bir mektup Deprem bölgesinde yaptığı binalarla övgü toplayan isimlerden bir mütahitin hikayesini ortaya koydu. 


GURBET MEKTUPLARI 
Yaptığı binaların yıkılmadığını görünce secdeye kapandı

Malatya’nın en dürüst, en onurlu ve en namuslu müteahhitlerinden biriydi. İşini çok sağlam yapar ve sıkı sıkıya takip ederdi. Hatta bazen il dışına çıktığında ertesi gün tek tek işçi ve ustaları arar sanki oradaymış gibi en ince bir noktayı hatırlatırdı. Öyle ki işçi ve ustaların suiistimalini önlemek için onları uzaktan takip edebilen özel bir yazılım programı bile hazırlatmıştı. İşinde hiç taviz vermez ve branşında en iyi usta, işçi ve mühendisleri çalıştırırdı. Onlarca bina ve yüzlerce daire yapmıştı Malatya merkezinde...

Herkes onun üniversitede İnşaat Mühendisliği okuyup bu alanda doktora yaptığını zannederdi. Daha çok inşaatçılığıyla değil de hayırseverliğiyle tanırdı. Binlerce gencin elinden tutmuş ve onlara her konuda yardımcı olmuştu. Hayırseverlikte sınırları zorlayan bir karakteri vardı. Kazancının büyük bir kısmını fakir fukaraya, garip gurebaya dağıtmaktan zevk alır ve bu işleri yaparken de sağ elinin verdiğini sol elinden gizleyerek yapardı. Yaptığı hayır hasenatı hanımına bile söylemezdi. Onun civanmertlikte herkesin önünde olduğuna tüm tanıdıkları şahitti.

15 Temmuz darbesi olunca birileri onu da gammazladı ve emsali binlerce masum iş adamı gibi o da bir anda terörist olarak yaftalanıp apar topar yargılandı ve 6 yıl hapis yattı. Bir ara İstinaf mahkemesi davasını bozunca sevinmişti. Hapisten de çıkarmışlardı hatta onu. Ama daha sonra istinafın lehine değil aleyhine davayı bozduğu ve verilen cezayı az görüp bir yıl daha eklediği ortaya çıkınca tekrar hapishaneye girmişti.



Birçok arkadaşı itirafçı olup hapisten çıkınca çocukları ona da aynı yolu tavsiye etmek için ziyaret saatinde durumu kendisine anlattılar ve bu yolla çıkmasını önerdiler. Bir deri bir kemik kalmasına rağmen çocuklarına şöyle cevap verdi:

- Oğlum ben yanlış bir iş yapmadığım gibi yaptığım işleri de kimsenin talimatıyla değil doğrudan doğruya Rabbimin rızası ve dinimin emri olduğu için yaptım. Ve hiç de pişman değilim. Kimseyi de gammazlayamam. Burada bin sene de kalsam bir başkasının hayatını karartarak çıkmak istemem. Alnımda müfteri damgasıyla dolaşmak istemem. Yanlış bir iş yapmadım çünkü ben.

Birkaç ay önce hapis süresi doldu ve çıktı. Çıkmasına çıktı ama sanki başka bir ülkeye gelmiş gibiydi. Ne dost ne akraba ne ahbap ve ne tanıyanı kalmamıştı koca şehirde. Selam verecek bir arkadaşı bile yoktu. Kimse ona yüz vermiyordu ve herkes ondan yılandan kaçar gibi kaçıyordu.

Bu durum karşısında başka bir şehre göç etmeye karar verdi. Zira yoldan geçerken onunla karşılaşan tanıdıkları ya yüzünü çevirip yanından yan yan yürüyerek geçiyor veya uzaktan görür görmez yol değiştiriyorlardı. Çok kahır edici bir durumdu bu. Neredeyse hapishanedeki günlerini özler hale gelmişti.

Başka bir ilde iş araştırdı. Ama bildiği iş sadece inşaatçılık olduğundan inşaat sektörü de tamamen belli kişilerin elinde olduğu için ne yapacağını bilemeden beklemeye başladı. Hapisten çıkmıştı ama şimdi de ev hapsindeydi adeta...

Ne yapacaktı? Nereye gidecekti... Karar veremiyordu bir türlü. Tam bu kafa karışıklığı içinde iken bu büyük deprem oldu. Ailece çok korktular. Torununu kucağına aldı ve kelime i şahadet getirmeye başladılar hep beraber. Torunu bir taraftan dua ediyor ve ağlayarak şöyle yalvarıyordu:

-Allah’ım ne olur bizi öldürme! Dedem de biz de kötü bir iş yapmadık. Ne olur Allah’ım bize acı! Derken deprem durdu.

Sakinleşince evin sağına soluna baktılar. Bina sapasağlam duruyordu. Hemen kendilerini dışarıya attılar. Şükrettiler kurtulduklarına. Ama hemen aklına yaptığı diğer binalar geldi... Acaba onlar da sağlam kalmış mıydı?

Hemen atladı arabaya... Fahri Kayahan bölgesine koştu. Manzara dayanılacak gibi değildi. Feryatlar figanlar, gözyaşları arşa yükseliyordu. Mahşeri bir manzara vardı. O da gözyaşlarına boğulmuştu. Ama onunki üzüntü değil sevinç gözyaşlarıydı. Secdeye kapandı oracıkta. Çünkü etraf harabeye dönmüşken onun binalarında bir tek çizik bile yoktu. Dimdik duruyordu yaptığı tüm binalar. Sevincinden saatlerce ağladı... Ağladı... Ağladı...

Ertesi gün akın akın insanlar evine gelmeye başladılar. Herkes ağlıyordu. Ellerine ayaklarına kapanıyorlardı onun. Depremden sağ kurtulmuşlardı onun müteahhidi olduğu evlerde yaşayanlar. Nasıl teşekkür edeceklerini bilemiyorlardı.

Aradan iki hafta geçti. Bu kez de daha ilginç bir durum meydana çıktı. Malatya’nın önde gelen ve onu görüp yüz çeviren aileleri sıraya girmişlerdi şimdi de... Hepsi ondan özür diliyor ve iki katına bir fiyatla ondan ev almak istiyorlardı... Kader işte böyle adalet ediyordu... 

28 Şubat 2023 13:07
DİĞER HABERLER