YEŞİL'in ilk defa yayınlanan fotoğrafları... İşte "derin devletin kara kutusu" Yeşil'in albümü ve sırları...
JİTEM tetikçisi 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın hiç yayınlanmamış resimleri ortaya çıktı. Oğlu Murat Yıldırım kitap yazarak babasının hikayesini anlattı. Susurluk kazasının ardından ondan haber alan olmadı. Birçok faili meçhul cinayetin tetikçisi olarak gösterildi. Kamuoyu tek bir fotoğrafını gördü. Oğlu Murat Yıldırım, yazdığı kitapta babasını anlattı.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Terminatör, sakallı, savaşçı, emmi gibi değişik lakapları vardı, ama Türkiye O’nu daha çok ‘Yeşil’ olarak tanıdı. Yeşil denmesinin nedeni, gözlerinin rengi değildi. Çünkü o kahverengi gözlere sahipti. Operasyonlarda PKK’lı gibi giyinen Mahmut Yıldırım, güvenlik görevlilerince ayırt edilebilmek için ‘yeşil fular’ takıyordu.
Musa Anter, Cem Ersever, Tarık Ümit ve Behçet Cantürk başta olmak üzere birçok faili meçhul cinayette ‘zanlı’ olarak isminden söz edildi. Mehmet Ali Birand gibi birçok ünlüye suikast planlayanlar arasında ismi sayıldı.
Gerçekler gün ışığına çıkarılamadı ama MİT, JİTEM ve Emniyet için bir dönem çok önemli ‘operasyon elemanı’ olduğu konusunda hiçbir tereddüt yok. O yönü, Yeşil’i devletin ‘kara kutusu’ yapmaya yetiyor. Uzun süredir de kayıp.
Hafızalara kazınan tek görüntüsü ise sakallı vesikalık resmidir. Yeşil’le ilgili ne zaman haber yapılsa, o fotoğraf arşivden çıkarılır.
Yıllar sonra suskunluğunu bozan oğlu Murat Yıldırım, Yeşil’i anlatan bir kitap yazdı. Yeşil’e ait tam 21 fotoğraf kullanıldığı kitap TİMAŞ Yayınları tarafından önümüzdeki hafta piyasaya sunulacak.
Çatlı’yı Türkeş kovdu
Murat Yıldırım, babasını ‘devlet adına yurt içi ve yurt dışında gizli operasyonlara katılmış bir savaşçı’ olarak tanımlıyor. Susurluk ve Ergenekon sürecinde ‘derin devlet’ tartışmasıyla gündeme gelen tüm ünlülerle neredeyse tanışıklığının bulunduğunu anlatıyor.
Yeşil, Susurluk kazasından önce Abdullah Çatlı için şu görüşte: ‘Ülkücü camiada reislik şimdilik ayağa düştü. Çatlı ile yüzyüze bir iki defa görüştüm. Pek birbirimize ısınamadık. Ayrı dünyaların insanlarıyız. Çatlı menfaat temin edebileceği kim olursa onunla işbirliği yapar. Türkeş camiadan kovdu onu resmen. Onun hayatta en korktuğu adam Türkeş’tir.’
Türkeş’ten ‘Deli Oğlan’a tavsiye
Yeşil, Alpaslan Türkeş’le de tanışıyormuş. Türkeş, devlet tarafından operasyonlarda kullanıldığını öğrenince bir gün ‘deli oğlan’ diye hitap ettiği Yeşil’e şu tavsiyede bulunmuş: ‘Bu işlere karışma, PKK devletin işi, ne yaparlarsa yapsınlar, ben komünistlerden fazla ceza yedim. Siz hazır olun, bu görev ne zaman bize verilirse, o zaman yaparız.’
Oğlu, babasının bu tavsiyeye uymadığını, ancak Türkeş ne zaman Elazığ’a gelirse mutlaka kendini aradığını belirtiyor.
Askerde devşirildi
Murat Yıldırım, babasının 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldığı dönemde ‘devlet için çalış’ teklifi aldığını belirterek, askerlik sonra MİT’te göreve başladığını anlatıyor: ‘O yıllarda sol örgütler ve Akıncılar diye tanımlanan gruplar içerisinde istihbari faaliyetler yaptığı biliniyor.’
Cem Ersever’le de MİT’te istihbarat elemanı olarak görev yaptığı dönemde tanışmışlar. Ona göre, itirafçılar Alaattin Kanat, Hogir kod isimli Cemil Işık ve Mesut Mehmetoğlu, Yeşil tarafından ikna edilerek dağdan indirildi. Sonrasına ilişkin tespiti ise şöyle: ‘Devlet için çalışacak duruma getirir ve bir çok faydalı çalışmayı organize ederdi.’
Eymür hayata döndürdü
Oğlunun şu cümlelerinden Yeşil’in 1994 yılında MİT ve JİTEM’den tasfiye edildiğini anlıyoruz: ‘1994 yılında karar alıyorlar ve bizi ailece Ankara’ya gönderiyorlar. Babam 1 yıl hiç dışarı çıkmadı. Ondan sonra Mehmet Eymür’le ilişkiye girdi. Yurtdışı operasyonlara gönderiyorlardı. Eymür’e ‘baba’ derdi. Eymür olmasaydı belki Ankara’ya döndükten sonra çalışmayacaktı.’
Doğu ve Güneydoğu’dan çıkartılırken Yeşil’e 300 bin mark para verilmiş. Onunla Ankara’da iki daire satın almışlar. Bir de 1993 model Opel Vectra ve Renault marka iki araba...
Yeşil’in tanıştığı isimlerden biri de Edirne Emniyet Müdürü Hanif Avcı. Susurluk’tan sonra Yeşil’e yönelik suçlayıcı ifadelerine tepki gösteren oğlu, Avcı’ya şöyle sesleniyor: ‘Madem bunları biliyordun ve inanarak söylüyordun, Diyarbakır emniyetindeyken niye tutuklamadın Yeşil’i?’
Derin hesaplaşma
Kitapta Yeşil’in PKK kadar Susurluk ekibiyle de çatışma halinde olduğunu gözlemliyoruz. Oğlu Murat, isim vermeden Tansu Çiller’in ‘Devlet için kurşun yiyen de atan da bir’ sözüne tepki göstererek, şöyle diyor: ‘Yeşil hem örgütle hem Susurluk ekibiyle mücadele etti.’
Yeşil’in öldürdüğü iddia edilen Behçet Cantürk, MİT’çi Tarık Ümit, İranlı Asker Simitko ve Lazlum Esmaeli’nin de Susurluk ekibi tarafından ortadan kaldırıldığını düşünüyor. Cantürk’ün PKK ile mücadele kapsamında değil uyuşturucu kaçakçılığı yapan diğer işadamlarına gözdağı vermek, Ümit ve iki İranlı’nın da aleyhlerine bilgi toplayarak MİT’e sızdırdığı gerekçesiyle Susurluk çetesi tarafından katledildiğini iddia ediyor. Hatta Yeşil, uyuşturucu trafiğine karışmasından dolayı Abdullah Çatlı’yı şöyle uyarmış: ‘Ülkücüleri bu işlere karıştırma. Sonra dava büyük zarar görür.’
Arnavut Sami bozdu
Murat Yıldırım’a göre, babası Yeşil ile Susurluk ekibi arasındaki kavga ‘Arnavut Sami’ lakaplı ve şimdi Ergenekon sanığı olan Sami Hoştan yüzünden başlamış. Bir gün Yeşil, Sami Hoştan hakkında bilgi toplamaya başlamış, çok güvendiği arkadaşı Enver Toktaş’a sormuş, o da, ‘Arnavut Sami Dev Sol’la da PKK’yla da iç içedir’ demiş.
Bir süre sonra Abdullah Çatlı aramış Yeşil’i: ‘Arnavut Sami yanımda, sen bu adamı niye soruyorsun?’
Yeşil: ‘Senin yanında olması benim sormama mani hal mi?’ Çatlı: ‘Bak o en üst düzey istihbarat birimleriyle beraber çalışıyor. Sen şimdi iddia edeceksin eroin işi yapıyor, he yapıyor, kanunla yapıyor, bir ara sen Yalçın’a da çamur atmıştın, tamam yapıyoruz ama öyle büyük çaplı değil.’ Yeşil: ‘Sen Ülkücü adamsın, senin eroinden çok uzak olman lazım. Herkes bunu yapar ama Ülkücü eroin işi yapmaz, yanlış yapıyorsun.’
Bu diyalogun ardından Haluk Kırcı aramış bu kez Yeşil’i: ‘Korkut Eken ağabeyle konuştuk, değerlendirdik, Sami vatanını seven biridir.’ Bu görüşmeden sonra ipler kopmuş.
Yeşil alarmı
Murat Yıldırım’ın aktardıklarına göre; bu görüşmelerden sonra Korkut Eken, İbrahim Şahin’i arayıp uyarıyor: ‘Yeşil, Arnavut’un peşindeymiş. İndirdi, indirecek, sen kendine dikkat et.’
Bu görüşmeden Şahin, Yeşil’i arayıp, böyle bir planı olup olmadığını sorunca, Yeşil, ‘Olur mu öyle şey’ diyor. Ama İbrahim Şahin kaygılı: ‘Allahsız senin sağın solun belli mi olur. Yarın ben emekli olurum, bakarsın benim infaz görevim sana verilir.’
Yeşil ise ısrarla böyle bir plan hazırlamadığını söylüyor.
Murat Yıldırım, babasının Mehmet Ağar ve Korkut Eken’i hiç sevmediğini, İbrahim Şahin’le ise istihbarat ilişkisi olduğunu, Drej Ali’nin (Ali Yasak) kesin olmamakla birlikte Susurluk ekibi içinde yer aldığını not düşüyor.
80 milyon dolar ne oldu?
Yeşil’in oğlu, kitapta, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı öldürmek için Susurluk ekibinin devletten 80 milyon dolar aldığını iddia ederek, ‘Bu paralar ne oldu?’ diye soruyor. Susurluk ekibinin devleti dolandırmak suçundan yargılanması gerektiğini söylüyor.
Anter’i Hogir öldürdü
Cem Ersever’i babasının öldürmediğini, Musa Anter’i ise ‘Hogir’ kod isimli itirafçı Cemil Işık’ın katlettiğini iddia eden Murat Yıldırım, Yeşil’in Hogir tarafından yanıltıldığını, hiçbir zaman Anter’in öldürülmesini istemediğini söylüyor.
‘Yeşil Hizbullah’ın lideri Hüseyin Velioğlu ile irtibatlıdır’ iddiası için ‘Bilmiyorum, Hizbullah’a karşı da bir şey yapmadı’ demekle yetinen Murat Yıldırım, Gazi olaylarının tetikçisi, Mehmet Ali Birand ve Sedat Peker’e suikast planının hazırlayıcısı iddiaları için ‘çamur’ diyor. Kürt işadamı Senar Erkin’in kaçırılması ve Mesut Yılmaz’ın Budapeşte’de dövülmesi olayıyla babasının hiçbir ilgisi olmadığını ifade ediyor. Abdullah Çatlı’nın babasına suikast planladığı iddiasına da katılmıyor.
‘Veli Küçük’ü babam hiç tanımaz’ diyen Murat Yıldırım, Mehmet Ağar ve Korkut Eken’den mal varlıklarını açıklamalarını istiyor.
Son fotoğrafı Öcalan operasyonunda çekilmiş
Yeşil’den ailesine hatıra kalan son fotoğraf ise Öcalan’a yönelik Mercedes Operasyonu için gittiği Suriye’deki Caber Kalesi’ndeki çektirdiği kare olmuş. Yeşil, bu resmin arkasını imzalayıp ‘Bana bir şey olursa çocuklarıma gönderin’ diyerek ekip arkadaşlarına vermiş.
Yeşil yaşıyor mu?
Kitabın son bölümü, herkesin merak ettiği soruya cevapla bitiyor: ‘Yeşil yaşıyor mu?’ Oğlu, ‘Bilmiyorum’ diyor. İzmir’in Ödemiş ilçesinde gözleri oyulmuş, elleri ve ayaklarının derisi yüzülmüş cesedin babasına ait olmadığının DNA testiyle ispat edildiğini belirtiyor.
Devam ediyor: ‘Ben babamın öldüğünü görmedim. Birileri gelip bize yaşadığına veya öldüğüne dair bir bilgi vermedi?’
Peki, hiç arayıp sormuyor mu?
‘Babamı tanıyan bu soruyu sormazdı’ diyor Murat Yıldırım. Nedenini ise şöyle açıklıyor: ‘Babam eğer gelmemesi gerekiyorsa ailesini hiç düşünmez. ‘Bunlar ne yapıyor, gidip bir bakayım’ demez. Yeşil yaşıyorsa ve gelmemesi gerekiyorsa, onu 10 yıl bir odaya koyun, 10 yıl o odadan çıkmadan orada hayatını devam ettirir.’
ŞAMİL TAYYAR - STAR