Suruç katliamı ve sonrasında yaşanan terör olayları, istihbarat zaafiyeti tartışmasının fitilini bir kez daha ateşledi.
Her saldırı haberinin ardından gözler Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT), Emniyet’e ve TSK’ya çevrildi. Ancak bugüne kadar söz konusu kurumlardan, istihbarat zaafiyeti konusunda yeterli bir açıklama yapılmadı. Bu da, “istihbarat açığı mı var” tartışmasının başlamasına yol açtı. Ancak güvenlik birimlerinde, “istihbarat açığı” değil “istihbarat fazlası” sıkıntısı yaşandığı ortaya çıktı. Bu ilginç krizin hikâyesi şöyle:
“VATAN HAİNİ İLAN EDİLME” KORKUSU
Taraf Gazetesi'nden Hüseyin Özay'ın haberine
göre AKP Hükümeti’nin, “AK TSK”, “AK Emniyet” ve “AK MİT” oluşturma planları, güvenlik birimleri arasındaki ahengi bozdu.
Bu durum, güvenlik birimleri arasında istihbarat paylaşımından ortak operasyona kadar bir çok alanda güven bunalımının yaşanmasına neden oldu. Şu anda da, üç kurumda ileride açılacak bir soruşturma sırasında “vatan haini” ilan edilme endişesi yaşanıyor.
Bu nedenle üç kurum da birbirlerine adeta “istihbarat bombardımanına” tutuyor. Yani güvenlik birimleri, terör saldırıları konusunda yaptıkları uyarı bombardımanları ile, “vatandaşlardan” çok “kendilerini” soruşturmalardan korumayı amaçlıyorlar.
RAPORLAR “YETERLİ UYARIYI” İÇERMİYOR
Güvenlik birimleri, terör saldırıları konusundaki uyarıları son dönemde adeta otomatiğe bağladılar. Üç ayrı kurum da; kritik yerleşim birimleri ile ilgili her hafta saldırı uyarısı yapar hale geldi. Söz konusu uyarılar daha çok valilikler bünyesinde toplanıyor. Ancak, birimler işlerini garantiye almak için, uyarı yazılarını tüm ilgili birimlere de gönderiyorlar. İstahbarat raporları, nokta uyarılardan çok çerçeve uyarıları kapsıyor.Yani raporlarda “şu saatte, şu plakalı araç ile saldırı yapılacak” şeklindeki nokta istihbaratların yerine, “A markalı B modelli araçlarla saldırı düzenlenecek” şeklinde uyarılar yer alıyor. Bu da, saldırıların engellenmesini zorlaştırıyor. İstihbarat raporları sadece PKK eylemlerini kapsamıyor. Son dönemde IŞİD ve diğer örgütlerle ilgili de saldırı ve eylem uyarıları yapılmaya başladı. Bu durum, gelen istihbaratla ilgili analizlerin sağlıklı yapılmasının da önünü geçti. Güvenlik uzmanları ise, üç güvenlik kurumunda da morallerin bozuk olduğunu dile getirerek, güvenlik görevlilerin riskli operasyonlara imza atmak istemediğini kaydettiler. Aynı uzmanlar konuyla ilgili olarak, “Herkes, soruşturma açılır başımız belaya girer endişesi taşıyor. Bu nedenle riskli bölgelerle ilgili her hafta “uyarı yazısı” gönderiliyor. Her kurum gönderiyor. Adeta yazı bombardımanına tutuyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
TARAF