İkinci tur seçimleri öncesi ‘istikrar sürsün’ söylemine sarılan Saray yönetimi 21 yılda ülkeyi her alanda uçuruma sürükledi. Yoksulluk derinleşti, yolsuzluk arttı, ülke gericilere teslim edildi. Ormanlar yağmalanırken adalet sistemi çöktü. Türkiye, mafya ve kara para aklama merkezi haline geldi. Erdoğan ve ortaklarının ‘istikrar’ dediği, yağmada, talanda, ölümde, ısrar demek.
İkinci tur söylemini “istikrar” üzerine kuran Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalması Türkiye için felaket anlamına geliyor. Saray iktidarı ülkeye, daha çok yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik, yağma, kadın düşmanlığı ve emek hırsızlığından başka bir şey getirmedi. Türkiye, 21 yılda ekonomiden sağlığa, doğal afetlerden yolsuzluğa, yoksulluktan adalet sistemine her alanda büyük çöküş yaşadı. “İstikrar sürsün” söylemiyle gerçeklerin üstünü örtmeye çalışsalar da ülkenin içine sürüklendiği uçurum, her alanda yaşanan krizlerin devam etmesi konusunda ısrar anlamına geliyor.
YOKSULLUKTA ISRAR
Milyonlarca insanın geliri yıllar içinde kuşa döndü. Barınma, gıda gibi temel ihtiyaç kalemlerini karşılayamaz hale geldi. TÜİK rakamlarına göre bile kalıcı yoksulluk yüzde 15’lere ulaştı. İşsizlik kader haline geldi. Gençler karanlık bir geleceğe hapsedildi. Dolar ve avro kuru bu dönemde zirve yaptı. Halkın alım gücü ciddi şekilde zarar gördü. Ekonomik kriz en çok enflasyonda kendini gösterdi. Enflasyon oranı geçen yıl yüzde 64,27 olarak gerçekleşti. Gıda enflasyonu ise çok daha kötü duruma geldi. Dünya Bankası’nın verilerine göre, gıda enflasyonunda Türkiye yüzde 77’yle dünya beşincisi oldu. Yine yoksulluk oranında da oldukça yüksek bir artış yaşandı. Ülkedeki 5 kişiden biri yoksul hale geldi. Yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranı yüzde 21,6’ya yükseldi.
GERİCİLİKTE ISRAR
Türkiye, cemaat ve tarikatlar ülkesi oldu. Din eğitimi 4 yaşa kadar indirildi. Eğitim sisteminden bilimsel konular çıkarıldı, imam hatipler yaygınlaştırıldı. Kadın düşmanı politikalara yasa güvence altına alma planlarını gizlemekten bile vaz geçtiler. Günlük hayat ve mahkemeler İslami kurallar çerçevesinde belirlenmeye çalışıyor. Sadece geçtiğimiz yaz ayında onlarca konser ve festival yasaklandı. Sanatçılar sudan bahanelerle cezaevine atıldı. Cemaat ve tarikat yurtlarında onlarca cinsel istismar vakaları yaşandı. Ülkenin en önemli kurumları cemaat ve tarikatlarla dolduruldu. Tarihin en gerici ittifakını kuran iktidar, Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi’ni ittifaka dahil edilerek Meclis’e sokuldu. İstanbul Sözleşemesi’nden çıkıldı, 6284 Sayılı Kanun hedef tahtasına konuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramının anayasal düzenlemeye alınması gerektiğini savunarak LGBTİ başta olmak üzere sosyal yaşamı seçim sonrası yeniden düzenleyeceklerinin sinyalini verdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2022’de 334 kadın erkekler tarafından katledildi. 245 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Son 5 yılda işlenen kadın cinayeti sayısı ise tam 2 bin 50 oldu.
YAĞMADA ISRAR
Dere, tepe, orman, mera ve kentler yağmaya açıldı. Saray yandaşı inşaat şirketleri bu yağmanın kaymağını yedi. Devlet garantili havalimanı, yol, köprü hastane inşaatları, ülkenin sadece bugünün değil geleceğini de ipotek altına aldı. AKP tüm enerjisini 5’li çetenin kasasını doldurmaya harcadı. İhaleler verdi, vadesi gelen borçlarını 20 yıl erteledi. 5’li çeteye önce peşkeş çektiği yere sonra da kiracı olarak geri döndü. İcra daireleri dolup taşarken, yurttaş kredi borcuyla cebelleşirken, devlet bir dolara muhtaçken 5’li çeteye kıyak üstüne kıyak yapıldı. İstanbul Havalimanı’nın ihalesini alan ve işleten İGA şirketinin 2019, 2020 ve 2021 yıllarında kamuya ödemesi gereken 1 milyar 195 bin avro kira bedeli 2042 ve 2043 yıllarına ertelendi. TCDD, Kamu Özel İşbirliği modeli ile Cengiz-Kolin-Limak ortaklığına yaptırılan Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’na kiracı oldu. TCDD yönetimi tarihi gar binasını Sağlık Bakanı Koca’nın üniversitesine verirken YHT garında kiralanan ofis başına aylık 50 bin TL kira ödeyecek. Kiralama şirketlere para aktarma operasyonu olarak değerlendirildi.
YOLSUZLUKTA ISRAR
Türkiye kara para, rüşvet ve yolsuzluklar ülkesi haline geldi. Saray ve çevresi bu işlerin merkezinde yer aldı. Bakanından, milletvekiline, çocuk, eş, eski cezaevi arkadaşı herkes zenginleşti. Borsadan, kamu ihalelerine vurgunun olmadığı yer kalmadı. Kamudan çifte maaş alan AKP’liler manşetlerimizde yer alırken ülke, uluslararası kara para aklama merkezi haline getirildi. CHP’nin hazırladığı ‘‘Mafya-Siyaset-Ticaret İlişkileri’’ konulu raporda AKP iktidarı döneminde Türkiye’de hiç olmadığı kadar kara para, uyuşturucu, offshore, mafya, rant, kirli ticaret ilişkilerinin ortaya saçıldığı belirtildi. Uluslararası çeteler ülkeyi çatışma alanı haline getirdi. BM Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu’nun son açıkladığı uluslararası narkotik raporunda ise Türkiye’nin uyuşturucu kaçakçılığında geçiş noktası konumunun giderek arttığı jbildirildi.
ÖLÜMLERDE ISRAR
Ülkedeki her doğal afet bir felakete dönüştü. 28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan ve Türkiye’nin birçok şehrine yayılan orman yangınları yaşandı. Omanlar yanarken yangın söndürme uçakları ise havalanmadı. Yangınlara müdahale gecikirken yangın söndürme uçaklarının hurda denilerek THK’nin ambarlarında çürüdüğü ortaya çıktı. Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketlerinde durum değişmedi. Batı Karadeniz’de 11 Ağustos 2021’de yaşanan sel felaketi nedeniyle 82 kişi hayatını kaybetti. 6 Şubat’ta merkez üssü Maraş olan 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler 11 ili vurdu. 50 binden fazla yurttaş hayatını kaybetti. Deprem karşısında iktidar sınıfta kaldı. Havaalanı ve yollar çöktü, bölgeye yönelik arama kurtarma faaliyetleri gecikti. AKP iktidarı, 21 yılda işçilerin haklarına el koydu. Yalnızca iş cinayetleri değil, emekçilerin her türlü hakkı gasbedildi, işçiler sefalete sürüklendi. AKP’nin iktidarda olduğu 2002 yılından bu yana 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma başta olmak üzere çok sayıda maden kazası meydana geldi, yüzlerce işçi hayatını kaybetti. İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2003’ten 2022’ye kadar 31 bin işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
ADALETSİZLİKTE ISRAR
Geçtiğimiz 21 yılda yargı iktidarın sopası haline geldi. Yargının en tepesinden en küçük ilçe hakimliğine kadar her yer parti militanlarıyla dolduruldu. Basına mahkemeler yoluyla kelepçe vuruldu. İktidarı ya da Erdoğan’ı eleştiren soluğu cezaevinde aldı. Cumhurbaşkanına hakaret davaları zirve yaptı. 2018’den bu yana cumhurbaşkanına hakaretten açılan soruşturma sayısı 145 bin 203 oldu. Açılan dava sayısı ise 40 bin 809 olarak kayıtlara geçti. Yine ifade özgürlüğü önünde en büyük engellerden olan TCK’nin 216’ncı maddesinden açılan soruşturmalarda da devasa artış yaşandı. ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ olarak ifade edilen maddeden 2021 yılında açılan soruşturma sayısı 23 bin 919, dava sayısı ise bin 953 oldu. Dünya Adalet Projesi tarafından 2008’den beri yayımlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de Türkiye geriledi. 2016’da 99’uncu olan Türkiye, 2022’de 116’ncı sırada yer aldı.