İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde tartışmalı toplu iş sözleşmesinin ardından yaklaşık 1030 personelin işten çıkarılacağı açıklandı. Belediye Başkanı Cemil Tugay, bu kararın zorunluluktan alındığını belirtti ve sürecin sorumlusu olarak sendikayı gösterdi.

Cemil Tugay, yaşanan sürecin belediye için “büyük bir üzüntü” yarattığını belirterek, şöyle konuştu:

Bugün bin 30 civarında çalışanla yollarımızı ayırmak için resmi prosedürü yerine getirmiş oluyoruz. Bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşlarımızın sorumlusu direkt sendikadır, biz değiliz. Sendika belli çalışanların yüksek ücret almaya devam etmelerini sağlamak için bir grup çalışanını feda ediyor.

Halktv'de yer alan habere göre Tugay, bazı çalışanların yüksek maaşlarını korumak adına diğer çalışanların “feda edildiğini”, sendika tarafından kabul edilen yüksek maaş artışları belediyenin bütçesini aşan bir yük oluşturduğunu savundu:

“Belediye İş’in sendikasında çalışan arkadaşlarımız açısından en düşük maaşlar şu anda 80.000 lira civarında. Eylül ayından itibaren 130.000’e rakamlara erişecek. İşveren maliyeti şu anda çalışan başına 143.000 lira civarında. Zamdan sonra 185.500 lira civarında bir rakama gelecek. Bunu kurum olarak kaldırmamız mümkün değil”

Belediyenin bu yükü karşılamasının imkânsız olduğunu söyleyen Tugay, “Elimizde başka yapacak bir şey kalmadığı için, çaresiz kaldığımız için bazı çalışanlarımızın işlerine son vermek zorunda kalacağız.” dedi.

İzmir'de grev kararı alan sendika yöneticisinin 58 akrabası belediye çalışanı olduğu ortaya çıkmıştı. Cemil Tugay, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan, özellikle geçen 5 yıl içerisinde, geçen dönemde işe alınmış olan sendika yöneticilerinin yakınlarını da tamamını işten çıkaracağız arkadaşlar." dedi.

Sendikanın “bankamatik çalışanları” iddiasına da yanıt veren Tugay, bu iddiayı kesin bir dille reddetti: “Benim bildiğim bankamatik yok belediyemizde. Yani benim bilmediğim birisini biliyorsa lütfen bana ismini iletsin, hemen bugün çıkarayım.”

Yüksek maaş taleplerinin Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğunu ifade eden Tugay, bu sürecin sorumlusunun 31 Mart seçimlerinden hemen önce atılan imzalar olduğunu belirtti: “Eğer birileri işlerini kaybederse bilsinler ki, bu o sorumsuz imzanın ve taraflarının eseridir.”