Türkiye’nin ABD ile yaşadığı yaptırım krizi sonrası döviz kuru rayından çıkarken uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından peş peşe not düşürme ve uyarılar gelmeye devam ediyor.
Türkiye ekonomisinin seçim öncesinden bu yana çok boyutlu bir çalkantının içerisine girdiğini belirten Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR’nin başkanı Orhan Ökmen, "Türkiye'nin uluslararası hukuktan uzaklaştığı algısının bitmememsi durumunda piyasalardan çıkış ve TL üzerindeki baskının süreceğinin" altını çizenlerden.
Para Analiz'in Bloomberg'den aktardığına göre Ökmen'in son değerlendirmesi, piyasalarda beklentileri karşılamayan Yeni Ekonomi Programı'na dair. YEP’te ekonomik daralma dönemine girileceği realitesinin zımnen de olsa kabul ediliyor olmasının programın en gerçekçi tarafı olduğunu söyleyen Ökmen, “Ancak 'dengelenme' diye tabir edilen durgunluğun yaratacağı risklerle nasıl mücadele edileceğine ve durgunluktan nasıl çıkılacağına dair YEP özel bir öneri sunmuyor” diyor.
“Güncel konjonktürde bütçe disiplininin devam ettirilmesinin hedeflenmesi, daralan ekonominin içine girdiği türbülansın şiddet ve stresini daha da artıracağı için Türkiye’nin mevcut ekonomik döngüsünde iktisaden doğru bir politika olamaz" diyen Ökmen, "Ekonominin duracağı öngörüsünün kabul ediliyor olmasına rağmen, aynı programda maliye politikasının da sıkılaşması hedeflenmiştir. Kamunun lüks harcamalarında öngörülen kesintilerin ve Döviz kaynağına ihtiyaç duyulan mega yatırımların dışında kalan diğer kamu yatırımlarının da aynı dönemde durdurulması, mevcut konjonktür açısından iktisaden doğru bir önlem değildir. Daralan konjonktürde bütçe açığının bir miktar artırılması temel kuraldır" görüşünü dile getiriyor.
Enflasyon ve cari açık beklentilerinin piyasa beklentileriyle oldukça uyumlu olduğuna dikkat çeken ekonomist, buna rağmen vergi gelirlerindeki artış beklentisinin ve işsizlik hedeflerinin oldukça iyimser varsayımlarla planlanmış olduğunu düşünüyor ve ekliyor:
"Düşük büyüme işsizliğin azalmasına hiçbir katkı yapamaz. Zira, düşük büyüme dönemlerinde istihdam düzeyindeki yıllık artış oranının aynı dönemdeki iş gücüne katılım oranından 2-3 kat daha fazla planlanmış olması istatistiki bir yaklaşım değildir. Vergi gelirleri için öngörülen yıllık yüksek artışlar, düşük büyüme oranlarıyla uyumlu görünmemektedir."
YEP’te örtük bir kur hedefinin ortaya konduğunu söyleyen Ökmen, bunun realizasyonu için Merkez Bankası’nın bundan sonraki tam bağımsızlık seviyesinin belirleyici olacağını kaydediyor.
Ökmen'e göre YEP, güncel döviz yükümlülüklerinin çözümü ve kur hasarının hafifletilmesi için herhangi bir öngörü sunmuyor. JCR yöneticisi, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Türkiye’nin döviz kazançlarının ve döviz rezervlerinin artırılmasına, döviz yükümlülüklerinin karşılanmasına ve kur hasarının çözümüne ilişkin Orta Vadeli Programın hiçbir öngörüsü bulunmamaktadır. Halbuki Türkiye’nin güncel temel sorunu döviz ihtiyacıdır. Türkiye ekonomik ortamını etkileyen hukuk ve demokrasi alanlarında kısa-orta vadede yapacaklarının hala belirsiz olmasına, ekonomik tahribatı artırmaya ve TL’nin dış değerini zayıflatmaya devam etmesine rağmen, bu alanlarla ilgili olarak da YEP’de herhangi bir hedef ve öngörü yer almamaktadır."