Japonya'da imparatorluk makamı yönetimde sadece sembolik bir öneme sahip olsa da, halk arasında saltanata duyulan saygı yüksek.

İmparatorluk ailesi ülkede özellikle kriz anlarında birleştirici bir rol oynuyor. 2011 yılında yaşanan deprem, tsunami ve devamında Fukuşima Nükleer Santrali'nde meydana gelen radyasyon sızıntısı sonrası felaketten etkilenen kişilerin önünde eğilen İmparator ve eşi halkın büyük sevgisini kazanmıştı.

Ayrıca modern Japon tarihinde ilk kez bir imparatorun döneminde ülke herhangi bir savaşa taraf olmadı. İkinci Dünya Savaşı sırasında İmparator olan Hirohito'nun oğlu olan Akihito, ülkesinin geçmişinde yer alan karanlık dönemlerle ilgili olarak üzüntüsünü dile getiren ifadeler kullanmıştı.

Tıpkı babası gibi modern bir görüntü veren Naruhito'yu, saltanatı devralmasıyla birlikte zorlu bir dönem bekliyor. Nüfusu giderek yaşlanan ve ekonomik büyümenin neredeyse durma noktasına geldiği Japonya aynı zamanda tüketici fiyatlarının düşmesi ve negatif enflasyon olarak bilinen deflasyon ile mücadele ediyor.

Akihiro'nun gitmesiyle birlikte Naruhito sonrası saltanatın devamına dair kaygılar da artıyor. Ailede Naruhito'nun erkek kardeşi Akishino'nun 12 yaşındaki erkek çocuğundan sonra saltanatı devam ettirebilecek erkek bulunmuyor. Akishino'nun oğlu Hisahito'nun erkek çocuğu olmaması durumunda bir sonraki imparatorun kim olacağına dair soru işaretleri bulunuyor.

Günümüzde Japonlar arasında bir kadının İmparatoriçe olarak tahta geçmesi fikri giderek popülerlik kazansa da, ülkedeki gelenekçiler buna karşı çıkıyor.