Japonya ve Güney Kore arasındaki gerilim Japonya'nın Güney Kore'nin teknoloji sektörünü hedef alan kısıtlamalarıyla derinleşti
Tokyo ve Seul arasındaki gerilim, Cuma günü Japonya Başbakanı’nın Güney Kore teknoloji sektörünü hedef alan ihracatı kısıtlama kararıyla derinleşti. Güney Koreliler cevaben Japon ürünleri için boytkot çağrısında bulundu.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin geniş çaplı ek gümrük vergileri üzerinden sürdürdükleri gerilimi müzakere etmeye devam ederken, Asya’nın temel ekonomik oyuncuları, politik ayrılıklar üzerinden kendi ticaret savaşlarına yakın görünüyor.
Eurasia Group Siyasi Danışmanlık Asya Direktörü Scott Seaman, Pazar günü yazdığı notta, “İki hükümet kısasa kısas misilleme hamleleriyle en az aylar boyu çift taraflı ilişkilerde ek tatsızlıklarla yüz yüze kalacaklar” dedi.
İki ülke arasındaki gerilime en son Japonya Başbakanı Shinzo Abe ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in ‘in geçtiğimiz ay G-20 zirvesinde önemli anlaşmazlıklar konusunda ilerleme kaydetmemesinin yol açtığı görünüyor.
Seaman’e göre, Abe, II. Dünya Savaşı sırasında Japon firmaları için çalışmak zorunda bırakılarak zarar görükleri iddia edilen Korelilere yönelik Güney Kore mahkemesi kararlarının ele alınması konusundaki farklılıkları çözemediği için“özellikle rahatsız olmuş görünüyor”.
Japonya’nın kısıtlamaları
Geçtiğimiz Pazartesi, Japonya Ekonomi Ticaret ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Güney Kore'den florlanmış polimid, hidrojen florid ve resist maddelerinin ithalatının bireysel izne bağlı hale getirileceğini duyurmuştu.
Zorla çalıştırılan işçiler
Güney Kore Yüksek Mahkemesi, geçen yıl kasımda Nippon Çelik Şirketi ve Mitsubishi Ağır Sanayi Şirketi aleyhine açılan davalarda, şirketleri, zorla çalıştırdıkları Güney Koreli işçilere tazminat ödemeye mahkum etmişti. Karar, görülmekte olan benzer davalara emsal teşkil etmiş, diğer Japon şirketleri de art arda tazminata mahkum olmuştu.
Japonya, Güney Kore ile 1965'te diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için yürütülen görüşmelerin ardından imzalanan anlaşmayla Güney Kore'ye aktarılan hibe, bağış ve kredilerin "savaş tazminatı" niteliğinde olduğunu ve anlaşmayla tazminat konusunun kapandığını ileri sürüyor.
Güney Kore ise insanları sömürge yönetimi altında zorla çalıştırmanın insanlığa karşı suç olduğunu, haksızlığa uğrayanların yargı önünde haklarını aramasının iki ülke arasında imzalanan anlaşmalarla sınırlanamayacağını savunuyor.