Anayasa Mahkemesinin (AYM) tahliye talebine ilişkin verdiği ret kararı sonrasında kendisini ziyaret eden CHP Milletvekili Utku Çakırözer aracılığıyla bir mesaj paylaşan Sedef Kabaş, "Anayasa Mahkemesi benimle ilgili ret kararıyla aslında kendini inkar ediyor. Kendi kararlarını yok sayıyor." ifadelerini kullandı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği suçlamasıyla 27 gündür tutuklu olan gazeteci Sedef Kabaş, Anayasa Mahkemesinin (AYM) tahliye talebine ilişkin verdiği ret kararına tepki gösterdi.
Kabaş, kendisini ziyaret eden CHP Milletvekili Utku Çakırözer aracılığıyla göderdiği mesajda "Anayasa Mahkemesi benimle ilgili ret kararıyla aslında kendini inkar ediyor. Kendi kararlarını yok sayıyor" dedi.
"BU ÜLKEDE YASALARA, ANAYASAYA GÜVENMEYECEĞİZ DE KİME GÜVENECEĞİZ?"
Kabaş, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mektupta şunları söyledi:“Tahliye talebimi reddeden Anayasa Mahkemesi’ne soruyorum:
Hangi gerekçe ile ret kararı verdiniz?
Ortada karartılacak bir delil ya da kaçacak bir kadın mı var?
İddianamede bile ek delil sunamamışlar! Sadece savunma hakkı dahi tanımadan yaptıkları eş suçlamalar var. Hepsi de aynı programdaki ifadelerimden ibaret. Hepsi siyasilere yönelik eleştiriler. Eleştiri ne zamandır hakaret kabul ediliyor. Gazeteci eleştirmeyecek de ne yapacak? İktidara güzelleme mi yapacak?
Neye dayandırarak kaçacak şüphesi var diyorsunuz? Hakkımda bugüne kadar sayısız suç duyurusu yapıldı, defalarca ifadeye gittim. Değerli emniyet mensupları bilir. İfadeye çağırdıklarında bir kez olsun gitmemezlik etmedim. Yerim yurdum belli. Adresim belli. Kim kaçacakmış? Uçak biletimi alsanız dahi gitmem buradayım!
Hem hukuk karşısında hakkımı arayacağım hem bu ülkenin daha adil, özgür, demokratik bir düzene kavuşması için yıllardır verdiğim mücadeleme devam edeceğim.
Anayasa Mahkemesi benimle ilgili ret kararıyla aslında kendini inkar ediyor. Kendi kararlarını yok sayıyor! Çünkü Anayasa Mahkemesi, geçmişte verdiği Önder Balıkçı ve Ergun Poyraz kararlarında; siyasetçiler ve kamusal yetki kullanan kişileri diğer vatandaşlara göre çok daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda olduklarını söylüyor. Buna göre, ‘normalde başkasına söylendiğinde hakaret kabul edilebilecek ifadeler üst düzey siyasetçi ve kamu görevlilerine söylendiğinde eleştiri olarak sınıflandırılacaktır’ diyor. Anayasa bunu söylerken AİHM de şunu söylüyor: 'Cumhurbaşkanına ayrıcalık tanıyan bir ceza hükmü söz konusu olamaz! Türkiye TCK 299’u yürürlükten kaldırmalıdır.' Kaldı ki Türkiye imzaladığı uluslararası sözleşmeler nedeniyle Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca da TCK 299’uncu maddesini uygulanamaz kılmıştır! Biz bu ülkede yasalara, anayasaya güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?”