'Kadın cinayeti zanlılarına 'iyi hal' ve 'haksız tahrik indirimi' uygulanmamalı'

Pınar Kadın ve Çocuk Hareketi Derneği Başkanı Canan Özalp, katillere 'iyi hal' ve 'seviyorum abi'den verilen indirimlerin kadına yönelik şiddeti körüklediğini ifade etti. Türk kadınlarının 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'ne, artan kadın cinayetleriyle girdiğini belirten Özalp, yargıdaki ve toplumsal hayattaki erkek egemen anlayışının kadına yönelik şiddete gösterdiği toleransı kadınların katledilmesine ve adeta soykırıma uğramasına yol açtığını ileri sürdü.

Türkiye'nin 2015 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurum Raporu'nda bu yıl da gerileyerek 142 ülke arasında 130. sıraya düştüğünü kaydeden Canan Özalp, erkeklerin kadınlara yönelik şiddet saçmalığın son bulmasını samimiyetle isteyenlerin öncelikle eşitlik ve haklar konusunda kararlı adımlar atmaları gerektiğini vurguladı.

İzmir'de eski karısını öldüren erkeğe "iyi hal ve pişmanlık indirimi", Konya Selçuk Üniversitesi'nde bir öğrenciyi "ikinci bir Özgecan olayı neden olmasın" diye tehdit eden minibüs sürücüsünün beraat ettiğini, İskenderun'da karısını boynundan defalarca bıçaklayarak öldüren sanığa "haksız tahrik ve infaz indirimi" uygulanarak hapis cezasının 16 yıla indirildiğini hatırlatan Özalp, "Kadın kıyımı görmezden gelindiği ve mahkemeler cezayı hafifleştirdiği sürece bu örnekler çoğalarak artıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'milat olsun' dediği Özgecan cinayetinden sonra en az 200 kadın daha katledildi. 2015'de öldürülen kadın sayısı 235'i buldu. Kadınların, soykırıma uğrayan bir halktan farkı yok. Kadın cinayeti zanlılarına 'iyi hal' ve 'seviyorum abi' ile haksız tahrik indirimi uygulamasına son verilmeli. Kadın cinayeti zanlılarına indirim uygulanmayan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmelidir." dedi.

Kadına yönelik şiddetle ilgili Ulusal Eylem Planlarının, 25 Mart 2012 tarihinde çıkarılan yasanın, Avrupa Konseyi'ne İstanbul Sözleşmesinin ve Başbakanlık Genelgelerinin kadına yönelik şiddeti önlemede yetersiz kaldığını savunan Özalp, yeni bir yasanın hazırlanması gerektiğini açıkladı. Özalp, şöyle devam etti: "Yeni kanunda, kadına yönelik şiddetin engellenmesi için kadın ile erkek arasında karşılıklı evlenme vaadi bulunduğunu kanıtlamaya gerek olmamalı. Flört ya da 'metres hayatı' ilişkisini nişanlısı ilişkisinden ayırmak amacıyla ortaya konulan kriterlerin, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önem taşımamalı. Kadının şiddetten korunmasını hedefleyen yasa, kadının flört, sevgili hatta metres tanımı içerisine girmesiyle ilgilenmemeli, yalnızca ona yönelik olarak uygulanan şiddetin önüne geçmeyi amaçlamalıdır. Kadına karşı şiddetin önlenmesi için öncelikle şiddetin, kadının sırf kadın olmasından kaynaklanan bir tür ayrımcılık ve insan hakları ihlali olarak görülmelidir. Temel çözüm olarak zihinsel ve toplumsal değişime katkıda bulunmak açısından başta anayasa olmak üzere mevzuatımızda ayrımcılık oluşturan tüm hükümlerin kaldırılması gerekir. Bunun yanı sıra Anayasa'da eşitliği düzenleyen 10. Maddesinde, Avrupa Konseyi'ne İstanbul Sözleşmesine paralel olarak,toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim bakımından da eşitlik düzenlenmelidir."
CİHAN
24 Kasım 2015 14:18
DİĞER HABERLER