Başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin Meclis'teki görüşmeleri sırasında kadın vekiller yaptıkları konuşmalarla adeta özgürlük manifestosu ilan ettiler.
Başörtüsü yasağının kaldırılmasını öngören Anayasa değişiklik paketi Meclis Genel Kurulu'nda 400'ün üzerinde oyla kabul edildi. AK Parti'li kadın bakan ve milletvekilleri Meclis Genel Kurulu'nda kadınlara yönelik ayrımcılık konusunda adeta 'laiklik ve özgürlük' dersi verdi. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, “Başörtülü kız öğrenciler laik sistemi, demokratik sistemi herhangi bir şekilde tehlikeye atma gibi bir çaba ve çalışma içinde olmadıkları gibi, tam tersine, bu ülkenin kurucu unsurlarına en az başı açık kadınlar kadar inanmışlardır ki ben buna yürekten inanıyorum. Acaba kız çocuklarını eğitmeyerek mi laik sistemi koruyacağız?” diye konuştu. AK Parti İstanbul Milletvekili Nursuna Memecan, ABD'de zencilere karşı uygulanan ayırımcılığı hatırlatarak, o ayırımcılığı yapanların 40 yıl sonra af bekler hale geldiklerini vurguladı.
Zenci kızı örnek verdi 40 yıl beklemeyelim dedi
Konuşmasına bir fotoğraf göstererek başlayan Nursuna, “Fotoğraf 1957 yılında Amerika'da çekilmiş. O yıl federal hükûmet zencilerin de beyazların okuluna gidebileceğine karar veriyor. Fotoğrafta ilk gün zenci öğrenci kız beyazların gittiği okula doğru yürürken, beyaz öğrenciler arkasından bağırıp protesto ediyorlar. Ben size bu resimdeki zenci kızdan değil, arkada kızgınlıkla bağıran bir beyaz kızdan bahsetmek istiyorum. Kızın adı Heysel Massari. İngiliz The Guardian Gazetesi Heysel'i kırk yıl sonra bulup söyleşi yaptı. Heysel, büyük bir pişmanlık içinde olduğunu anlattı. Şimdi, bu yaşında huzura kavuşabilmek için affedilmeyi istediğini belirtti. Bizim doğruları görmemiz için kırk yıl daha beklememiz gerekmemeli. Yıllar sonra pişman olacağımız yanlışlarımızdan bir an önce dönüp, enerjimizi ilerlemeye harcamalıyız” dedi.
Yasak kadınlar için ayrımcılıktır
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu soruları cevaplandırırken “Nitekim aynı düşünceye sahip erkekler hiçbir kısıtlamaya uğramaksızın okula giderken kız çocukları bir şekilde eğitim hakkından mahrum bırakılıyorlar. Burada çok defa dile getirildi. Başörtülü kız öğrenciler laik sistemi, demokratik sistemi herhangi bir şekilde tehlikeye atma gibi bir çaba ve çalışma içinde olmadıkları gibi, tam tersine, bu ülkenin kurucu unsurlarına en az başı açık kadınlar kadar inanmışlardır ki ben buna yürekten inanıyorum. Acaba kız çocuklarını eğitmeyerek mi laik sistemi koruyacağız? Kız çocuklarını üniversitenin dışına atarak mı laik sistemi koruyacağız? Yoksa bu ülkede eşitlik ve adalet kuralı çerçevesinde kız çocuklarımızı da erkeklerle birlikte eşit olarak eğiterek mi bu sorunu çözeceğiz?” dedi.
CHP ÖNERGE GETİRSİN
Çubukçu, “Bugün burada tipik bir cinsiyet ayrımcılığı olarak gördüğümüz bu değişikliğin her iki parti tarafından yapılması Türkiye tarafından, bu millet tarafından da takdir edilecektir diye düşünüyorum. CHP'li üyeler tarafından özellikle sorulan 'Başının örtülmesi şeklinde saçının bir telinin bile gözükmemesi...' Cumhuriyet Halk Partili üyeler burada bir çelişki görüyorlarsa, bunu bir sorun olarak görüyorlarsa bu değişiklikler görüşülürken bir önergeyle düzeltilsin diye teklif edebilirler. Yani, varsa böyle bir planınız, çözüm öneriniz” dedi.
Empati yapıp kendinizi o kızların yerine koyun
AK Parti İstanbul Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı, “Tam da bu noktada toplumsal gelişmenin doğrudan bağlı olduğu yükseköğrenim hakkı önündeki ihlaller hakkında, biraz düşünmemiz, biraz da empati yapmamız gerekmektedir. Örneğin, fakülteyi birincilikle bitiren kızının diploma törenini izlemekten sadece kılık ve kıyafetinden dolayı mahrum bırakılan bir anneyi, hiçbir sorun yaşamadan üniversite eğitimine devam eden ancak bitirme sınavı gününde giyim tarzına müdahale edilen bir genç kızın yaşadıklarını, sadece giysi tercihinden dolayı aşağılanan, cahil, dışlanmış muamelesi gören genç kızların, kadınların resimlerini de bilmek gerekiyor, aynı duyarlılığı onlara da göstermek gerekiyor” dedi.
Potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçin
Milletvekili Alev Dedegil, “Muğlak endişelerin belirleyeceği bir gelecek adına, bugünü feda etmemeliyiz” dedi. Hiçbir yasayı çiğnemeyenleri, potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçilmesi ve bunu yapanlar adına toplumdan özür dilenmesi gerektiğini ifade eden Dedegil, “Özür dilemeliyiz çünkü; gençlerimize ve ailelerine zarar verdik, geleceklerini, ellerinden aldık, en temel haklarını ihlal ettik, ayrımcılık yaptık” diye konuştu. Dedegil, eğitim hakkının engellenmesini “şiddet” olarak nitelendirdi.
Kötüye kullanılacak diye bir hak gasp edilemez
Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, Türkiye için, kabuk bağlayan önyargılardan kurtulmanın gerekli olduğunu vurgulayarak, “Vehim üretmeden, niyet okumadan, problemlerimizi hukukun içinde, iyi niyetle çözelim. Milletimizin ihtiyaçlarına cevap bulalım” dedi. Türkmenoğlu, bir hakkın kullanılamaması nedeniyle toplumda sıkıntı yaşanıyorsa, çözüm yerinin Parlamento olduğunu söyledi.
REJİM TEHDİDE Mİ GİRDİ
Halide İncekara, “Hatırlayın, son otuz yıl içinde teyzelerimizi, annelerimizi okullara taşıdık. Okudular, okuma yazma belgesi aldılar diye alkışladık onları. Ne oldu Ayşe teyze, Naciye abla. Bindiği otobüsün adresini öğrendi diye cumhuriyet tehdide mi girdi?
Asıl geriye gidiş eğitim hakkına karşı çıkmaktır
Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne, böyle bir sorunun altında ezilmeyi utanç olarak gördüğünü ifade ederek, “Bizler için, ülkem için sorular soruyorum. 18 yaşını doldurmuş bir genç kızımıza, 'Sen artık reşitsin. Ehliyet almakta, oy kullanmakta ve evlenmekte senin hür iraden her şeyin üstündedir' diyoruz. Ardından kocaman üniversite kapılarını kibarca yüzle-rine kapatıyoruz” dedi. Türköne, “Biz eğer bir tersine gidişten bahsedeceksek, bundan daha vahimi düşünemiyorum bile... Eğer mesele değerler meselesiyse, biz, cumhuriyetin temel değerlerine dün nasıl sahip çıktıysak, bugün nasıl sahip çıkıyorsak, yarın da aynı şekilde sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.
YENİ ŞAFAK