Samanyoluhaber.com yazarı Kadir Gürcan , haftalık yazısında bir önceki hafta başlayan Trump Davası ile ilgili gelişmeleri analiz etti
KADİR GÜRCAN
Hemen hemen herkesin aklına gelen ilk tersten okuma şu: “Bu dava Trump’a seçim kazandırır!” Milli kibir ve boş kuruntuyu gıcıklayan ve muhafazakar seçmen tabanı için her zaman işe yarayan diğer yaklaşım ise “Amerika’yı dünyaya rezil ettiniz!” Muhafazakar ve yerli düşüncenin hapsolduğu ve geri kalmış ülkelerin içinde debelendikleri dip kuyu; kol kırılsın yen içinde kalsın ısrarı. Halbuki demokrasi ve hukuki normlar milli onuru despot, zorba ve müstebit liderlerin tasallutundan kurtarma gibi önemli bir fonksiyon da eda ediyorlar.
Bir önceki hafta başlayan Trump Davası ile ilgili gelişmeler salı günkü tutuklama ve ifade verme işlemleri ile devam etti. Aslında Manhattan Bölge Savcısı cuma günü itibariyle eski başkanın New York’a getirilmesi taraftarı imiş ama, başkanın güvenliğinden sorumlu servis hazır olmadıklarını ifade etmişler. Amerikan Hükümeti, eski başkanlara hayatlarının sonlarına kadar koruma ekibi tayin ediyor. Yargılanacakları, belki de tutuklanacakları davalara da bu ekibin eşliğinde gidiyorlar.
Salı günü saatler önce mahkemeye gelen ve rutin prosedürlerden geçen eski başkan için özel bir muamele yapılmadı. Parmak izi alındı, muhtemelen sabıka kaydı için profilden seri numaralı fotoğrafı da çekildi ancak şu an itibariyle basın ile paylaşılmadı. Davaya bakan savcı “İşi tiyatroya dökmeyelim!” kararında ısrarlı. Trump’ın bir sonraki gün mahkemede fiziki olarak bulunmaktan kaçınma talebi mahkeme heyeti tarafında reddedilmiş ve herkes gibi hazır bulunması gerektiğini karara bağlamışlar. Hakimler “Paşa paşa gelip, sanık iskemlesinde oturacaksın!” diye düşünmüşler. Haksız değiller.
2018’de Başkanlık avantaj ve ayrıcalığı ile Özel Yetkili Savcı Robert Muller’e nanik yapan Trump’ın Manhattan Savcı’sı önündeki durumu, işleyen hukuk sistemi için çok ilginç bir örnek. Davadan sorumlu savcılar ilgi merkezi olmaya pek meraklı Trump için “You’re not the center of attention. The evidence is the center of attention,” İlgi odağı sen değilsin, deliller ne diyorsa o!” diyerek işi hukuki nezaket ile ele alıyorlar. Ülke tarihinin önemli bir olayında birden ilgi odağı haline gelivermek gerçekten riskli.
Mahkeme heyeti ciddi ve işinin ehli insanlardan oluşuyor. “Asrın mahkemesi, Amerikan Siyasi Tarihi’nin en önemli davası...” gibi medya abartıları, tecrübeli hukuk adamları için pek bir şey ifade etmiyor. Politik baskı ve etkilenmelerden uzak kalmaya son derece itina gösteriyorlar. Mahkemede gözlemci (oversee) olarak bulunan Juan Manuel Merchan dava ile yakından ilgili. Daha önce Trump Şirketleri’nde üst düzey muhasebe işlerinden sorumlu Allen Weisselberg’i şirket adına yaptığı yolsuzluklardan dolayı beş ay hapis cezasına mahkum etmiş. Trump Şirketleri’nin kara kutusu Allen, şu an hapis yatmaktansa, davaya bakan savcılarla anlaşmayı tercih etme eğiliminde. Trump’ı tir tir titreten ihtimallerden biri de bu. Yine eski başkanın yakın danışmanı Steve Bannon’ın davasına bakan savcı da Merchan.
Hakkındaki yüzlerce dava, mahkeme ve suçlamadan sıyrık almadan kurtulan eski başkanın bu noktaya kadar getirilebileceğini tahmin edenler epey azdı. Kendisi ve sevenleri bundan da bir şekilde kurtulabileceği ihtimalini yüksek görüyorlardı. Olmadı ve Trump, siyasi değil yüz kızartıcı, adi bir suçtan yargılanıyor. Basına kapalı sürdürülen davada hakkındaki 34 ciddi iddia hakkında muhtemelen ya kendisi ya da avukatları “Hakkımdaki suçlamaları reddediyorum. Suçsuzum Hakim Bey!” demiş olmalı.
Trump’ın “Vay be! Beni tutuklayacaklar...” paylaşımını yadırgamayın. Yakınındakiler, bir gece önceden geldiği New York’da neşesinin olmadığını söylüyorlar. Basın ile paylaşılan fotoğraflardan kudretli ve milyarder Eski Başkan Trump’ın endişeli, ürkek ve asabi olduğu görülüyor.
Milli gururu her şeyin hatta, kendi halkının asgari insani ihtiyaçlarının önünde tutmaya alışmış ülkeler, Trump davasını kendi hesaplarına demokratik bir kazanım olarak okuyorlar. Yukarıda bahsettiğimiz tersinden okuma sadece lider kültünde kaybolan seçmen tabanına ait değil. Çin “Biz ABD’den daha demokratız. Başkanlarımıza dokunmuyoruz!” diyerek, dava hakkındaki sevincini paylaştı. Ülkelerin iç işlerindeki espri kalitelerini tam kavrayamadığımız için bu sevince(!) nasıl ortak olacağımızı bilemedik.
Trump’ın mahkemedeki görüntüleri genel olarak Rus halkı için olmasa da Putin için çok şey ifade ediyor. Trump sonrası Kremlin-ABD ilişkileri Putin’in istediği doğrultuda gitmedi. Ukrayna’da işlenen insanlık suçu, Putin’i uluslararası aranan bir suçlu haline getirdi. Uluslararası mahkeme Putin’i nerede görülürse yakalanacak suçlular listesine aldı. Rusya, demokratik gelişimini tamamlayamamış onlarca ülke için tam bir prototip; “Biz despot ve zorba devlet adamlarımızı yargılamayı beceremiyoruz. Aman bu yükü sırtımızdan alın! Bize kavanoz içinde küllerini gönderin!” acziyetinde yüzüyorlar. Neyse onlar da acılarına milli gurur ve onurlarını katık yapıp kutsal liderlerini cümle aleme rezil etmeyerek memnun olsunlar.
14 Mayıs seçimlerinde Saray’ı yedirmemek için iktidarın ve parti militanlarının dile getirdikleri senaryolar, iç savaş da dahil tüyler ürpertici. Önümüzdeki seçimleri sıradan bir demokratik faaliyet olmaktan çıkarıp iktidar gaspına dönüştüren bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki mevcut siyasi kalite, seçim sonrası İstanbul Adliyesi koridorlarında aynen Trump gibi mahkeme sırasını bekleyen Saray’lı hayalimizi alıp götürüyor. Bütün umutlarımız, aynen Putin’de olduğu gibi uluslararası mahkemelerin işe vaziyet etmesine kaldı.
ABD’li hakimler milli gurur ve kibri koruma gibi boş kuruntular yerine hukuki normları esas alıyorlar. Eski Başkan Trump, seçime hile karıştırma da dahil 34 suçtan yargılanacak. Hakkındaki zamparalık ve hovardalık davası popüler olduğu için bu suç ile medyaya konu oluyor. Halbuki, ailecek tanıştıkları Bill Clinton tecrübesinden ders almalıydı.
Talihsiz Trump! Ahir ömründe, gece karanlığında son bir macera yaşayacaktı o gün de ay erken doğdu ve Siyahi Manhattan Savcısı’na yakalanıverdi. Olacak iş mi? Oruç ağzımızla bize yakışmaz ama zamparalığın ilk ve değişmez şartının ele geçmemek olduğunu şuraya kayıt edelim de, milli gurur ve onuru kendilerine bağlayan iktidar fetişistleri bundan böyle daha dikkatli davransınlar.