Cemil Meriç, Mehmet Akif için, "Tufana yakalanmış bahtsız bir toplumu, gemisine çağıran bir nevi Nuh Peygamber" demiş ve eklemişti:
"Akif hem bir ülkenin sesidir, hem de bütün bir kıtanın… Bu çığlığa kulaklarımızı ve gönlümüzü açık bulundurmazsak hatalarımızın sonu gelmez." Üç gün sonra, milletinin ruhuna kök salmış merhum Mehmet Akif'in vefatının 70'inci yıldönümü…
Bu vefat yıldönümünde, Cemil Meriç'in çağrısına kulak verip, onun resmî ideoloji tarafından 'İstiklal Marşı Şairi' sıfatıyla flulaştırılan portresinin bütününe bakmak istedik.
İstiklal Savaşı'nda, pek çok Batıcı aydının aksine, cephe cephe, cami cami koşup canları ve ruhları dirilten ateşli konuşmalarıyla hatip ve vaiz Akif'e; sözüne sadık Akif'e; bütün varını yoğunu muhtaçlara dağıtıp boz bir ceketle kalan fakir ve cömert Akif'e; Türkçe, Arapça ve Farsça yüzlerce şiirin yanı sıra Kur'an'ı Kerim'i içine nakşeden hâfız Akif'e; haksızlığa ve din düşmanlığına öfkeli Akif'e; hasılı hepsinin kaynağı olan mümin Akif'e baktık. İstiklal Marşı şairliği sıfatının gölgesinde kalan ve Türk aydınına da bir rol modeli oluşturan bu Akif portrelerini, dostlarının aktardığı samimi hatıralarda bulduk.
Üç gün sonra, vatanı ve milleti için yaşanmış bir ömrü ardında bırakarak 27 Aralık 1936'da dünyaya gözlerini yuman Mehmet Akif'in vefatının 70'inci yıldönümü. Bu vefat yıldönümünde, Cemil Meriç'in ilk sayfada alıntıladığımız cümlesine uyarak Akif'i anlama çabasıyla, resmi söylemin 'İstiklal marşı şairi' tanımının dışına çıkıp diğer Akif portrelerinin sadece bir kaçına baktık. Yakın dostlarının anektodlarıyla...
Pazarkeyfi İlavesi'ndeki yazının tamamını okumak için tıklayın...