Kalp hastalığının en şiddetlisi doğar doğmaz morarma

Pediyatrik kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas, kalp hastalığının çeşitli şekillerde görünebileceğine dikkat çekti. Özbarlas, "En şiddetli olanları yeni doğan döneminde tedavi gerektiren doğar doğmaz morarma ve bu morarmanın sürmesiyle kendisi gösteriyor." dedi.

Pediyatrik kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas, kalp hastalıkları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doğuştan kalp hastalıklarında en çok kalpte oluşan delikleri gördüklerini kaydeden Özbarlas, "Delikler, orta ya da geniş büyüklükte bir iki aylıkken, sağlıklı doğan bir bebek emerken çabuk yorulmaya, sık nefes alıp vermeye, emerken terlemeye başlıyor, sık sık akciğer enfeksiyonu geçiriyorsa bir grup hastalık böyle belirti veriyor." ifadesinde bulundu.

Kalp hastalıklarının bazı çeşitlerini ise kalpteki morarmayla görebildiklerini vurgulayan Özbarlas, kalp hastalığının en şiddetlisini şu şekilde açıkladı: "En şiddetli olanları yeni doğan döneminde tedavi gerektiren doğar doğmaz morarma ve bu morarmanın sürmesiyle kendisi gösteriyor. Bir kısmı da 3 -4 aylıkken hiçbir şikayeti olmadan daha sonra morarmayla gelebiliyor. En sık görülen, halk arasında mor hastalık diye bilinen hastalıkta 5 aylıkken morarmaya başlayıp, yürürken yorulduğunda çömelme ile kendini belli edebiliyor. Bazıları ise hiç tanı almadan erişkin döneme kadar teşhisleri gecikebiliyor."

AİLELER, ÇOCUKLARINDA KALP YETMEZLİĞİ OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE DUVARA ÇARPMIŞ GİBİ HİSSEDİYOR

Özbarlas, ailelerin çocuklarında oluşan kalp yetmezliğine nasıl tepki verdiklerini de anlattı. Öncelikle ailelerin 'ben ne yaptım da böyle oldu' diye yakındıklarını vurgulayan Özbarlas, "Bir suçlu, bir hatalı aranıyor. Halbuki böyle bir şey yok. Bazıları için 'trafik kazası gibi bir durum' diyorum. Bundan korunabilmenin tek bir yolu yok. Ailelerde bir şok oluyor, duvara çarpmış gibi oluyorlar. Zaman içinde birçoğunun tedavi edilebilir, çaresi olan bir durum olduğunu aileye anlatmamız, bunu paylaşmamız sonucu bir süre sonra ortak ilerliyoruz, büyük bir sabırla." açıklamasında bulundu.

Kalp yetmezliği hastalığının toplumda bir özür gibi algılanmadığını belirten Özbarlas, çocukların büyük kısmının ağır hastalığı bile olsa tedavi olarak okullarına gidebildiğini, arkadaşlarıyla oyunlarını paylaşabildiklerini söyledi. Özbarlas, "Toplum içinde dışarıdan bakıldığında ameliyat olduğu bir kesiği görmezden gelirseniz, görmezseniz çocuğun kalp hastası olduğunu anlamayabilirsiniz. Toplum tarafından dışlanan, bir özür gibi algılanan bir durum değil. Azıcık kollanma var. Aileler bizim de tembihlerimiz sonucunda daha çok kolluyorlar." dedi.

Özbarlas, kalp yetmezliği olan çocukların daha çabuk olgunlaştığını ifade ederek, "Önce ne olduğunu anlamıyorlar. Ne geçirdiklerini hatırlamıyor bir kısmı, bebeklikte ameliyat olduysa göğüslerindeki ize bakıp 'bu neydi' diyebiliyorlar. Daha büyük yaşlarda birtakım ağrılı acılı girişimler gerekip uzun süre hastanede yatması gereken çocuklar çok çabuk olgunlaşıyorlar." ifadesini kullandı.

'ÇOCUKLARDA ANİ GELİŞEN OLAYLARIN HEPSİ KALP KRİZİ DEĞİLDİR'

Kalp krizi ile ilgili açıklamalarda da bulunan Özbarlas, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Biz, çocuklarda doğuştan kalp krizine yol açacak nedenleri aşırı nadir, görüyoruz. Çocuklarda kalp krizi dediğimiz vakit bunun doğuştan hastalığa bağlı olma olasılığı çok zor. Doğuştan hastalıkları bir kenara bırakırsak ritmle ilgili, kendini hiç belli etmemiş problemler, ani bir bayılma ya da kriz gibi algılanacak kötü bir duruma neden olabilir. Bu kalp krizi zannedilebilir. Çocuklarda ani gelişen durumların hepsi kalp krizi değildir. Spor yapan, aktif sporcu olan gençlerin öncesinde çok iyi bir kardiyoloji kontrolünden geçmesi gerekir. Bazı hastalıklar hiçbir belirti vermeden sadece muayene ya da muayenenin sonucunda yaptığımız tetkiklerde anlaşılabilir." CİHAN
11 Şubat 2016 14:21
DİĞER HABERLER