[Kamil Ergin ] Aktivistin el kitabı

'Bütün söyleminizi, düşmanınızın bile itiraz edemeyeceği zekice bir gerekçenin üzerine inşa edin. Güçlü bir motivasyon, meydanlara indiğinizde size yönelecek oklara karşı yegane siperiniz olacaktır.'
KAMİL ERGİN - SAMANYOLUHABER.COM

Amerikalı bir aktivist olan Randy Shaw, yakın tarihin kaydettiği mücadele deneyimlerinden süzdüğü bilgileri Aktivistin El Kitabı adlı çalışmasında bizlere aktarıyor. Kitabın ilk baskısı 90’lı yıllarda yapılmış. Ancak yazar, internet ve sosyal medyanın yükselişiyle aktivist hareketlerin dinamiklerini yeniden yorumlama ihtiyacı hissetmiş.

Başarılı bir kampanya için pratik tarifler veren kitabın ikinci baskısı, bulunduğumuz yüzyılda ihtiyaç duyulan sosyal değişimi gerçekleştirmek için elimizdeki fırsatlar ve önümüzdeki engellerin analizini yapıyor. 

İklim değişikliği, mülteci hareketliliği ve insan hakları gibi konuların politik radara girmesiyle uluslarası gündemde öncelikli hale geldiğini hatırlatan yazar, doğru bir strateji güdülmezse toplumların faydasına olacak bir değişimin 90’lı yıllarda olduğu gibi ıskalanabileceği uyarısında bulunuyor. 

Etkili bir kampanya için sosyal medya ve internetten nasıl istifade edileceğine dair ipuçları veren Shaw, kullanılan araçlar değişse de temel prensiplerin aynı olduğundan bahsediyor. İnternet aracılığıyla bir mesajı daha geniş kitlelere ulaştırmanın yolu açılsa da aynı silahın karşıt görüş tarafından daha profesyonelce kullanılma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguluyor. Hızlı ve kolay içerik üretmenin avantajları karşısında bilgi enflasyonu ve hızlı tüketim gibi yan etkileri nazara veriyor. Kısa süreli gündem olmanın yaşattığı sahte başarıya mukabil asıl hedefe ulaşmanın eskiye nazaran daha da zorlaştırdığından söz ediyor. 

Sermaye grupları ve politikacıların elindeki sınırsız imkanlar karşısında bilinçsiz bir örgütlenmenin işlevsiz kalacağına dikkat çeken yazar, sivil toplum hareketlerinin bir baskı ve denge unsuru olarak güç odaklarına karşı mücadelesinde akılcı, bileşik ve pro-aktif yöntemlere geçiş yapması gerektiğinin altını çiziyor.

Gerçek hayattan birçok örneğin verildiği kitapta, bir mücadelenin başlangıç aşamasında dikkat edilmesi gereken en önemli strateji olarak şu gösteriliyor: ‘Bütün söyleminizi, düşmanınızın bile itiraz edemeyeceği zekice bir gerekçenin üzerine inşa edin. Güçlü bir motivasyon, meydanlara indiğinizde size yönelecek oklara karşı yegane siperiniz olacaktır.’

68 kuşağından övgüyle sözeden yazar, devamında şöyle bir özeleştiri yapıyor: ‘Maalesef çoğu aktivist, izleyen yıllarda kendi ajandasını oluşturmak yerine muhalifler tarafından çizilen çerçevenin dışına çıkamadı.’

Kitapta siyaset, hukuk ve medya alanlarında verilecek mücadeleler ayrı başlıklar altında detaylı şekilde anlatılırken ben sadece giriş bölümünden derlediğim birkaç notu fikir vermesi açısından sizlerle paylaşmak istiyorum.



68 kuşağı bir efsaneydi ve bir daha yenisi gelmeyecek. Çünkü o bir ilkti. Şimdiki idealist gençler, sosyal medyanın nimetlerine rağmen pro-aktif eylemler konusunda daha büyük zorluklarla baş başa. Çünkü değişen toplum düzeni, bireylere tam zamanlı çalışma yükümlülüğü getirdi. Bu açıdan, sosyal değişimi örgütleyecek mentor ve organizatör kalmadı. Bu kitabın misyonu, tam da bu organizasyonu sağlamak isteyen bireyler için bir el kitabı.

Başarının ölçütü, kamuoyu desteğini arkanıza alabilmektir. Bunun için başlangıç stratejinizde asla polemik kişileri doğrudan hedefe koymayın. Bütün aktivist hareketlerin merkezinde pro-aktif strateji ve taktiksel planlama yer alır. Rakibin, seni minderin dışına itmeye çalışacaktır. Mümkün olduğu kadar minderde kalmaya çalış. Zira minderin dışında kazanma şansın yoktur.  Rakibinin söylemleri, yaptığın eylemin zayıf noktalarına odaklanır ve seni oradan yakalamaya çalışır. Sen de zayıf noktalarını güçlendirmeye çalış ve asla rakibinin ekmeğine yağ sürme. 

Başınıza gelenler konusunda ağıt yakmayı bırakın ve strateji üretin. Size atılan her lafa cevap yetiştirmeye çalışmayın. Güçlü iktidarlar, zayıf eylemcileri ağlayan tipler ve savunma yapan kişiler pozisyonuna düşürerek kazanır. Savunma yapan taraf olmaktan kaçının ve gündemi siz belirleyin. Bunun için kısa ve etkili sloganlar seçin. Bir isim ve başlık altında örgütlenin. Kimliği ve ajandası belirsiz, dağınık ve kalabalık bir güruh olarak anılmayın. 

Planlayıcılar, bir komutanın cephede bulunması gibi sahaya inmezse doğru okuma yapamaz. Sivil direnişin içinde aktif yer almayan yorumcuların sunacağı formül çoğu durumda verimli bir reçete olmaz. Temsil ettiğin grubu, oy sandığından çıkacak sonuca odaklamak psikolojik ve duygusal yıkıma sebep olacaktır. Bunun yerine rasyonel sonucu önceden görüp ilk raundda rakibin seni yeneceğini ama maçın toplam 3 round olduğunu öngör. Sonraki iki raundu ise şansa bırakma! 

Zor zamanlarda birlikte mücadele etme duygusu, kendi mahallen için birleştirici bir unsur olabilir. Öte yandan güce hakim olanlar hakkında oluşan korku ve nefret hisleri ise tüm muhalif kesimi bir araya getirebilir. Öncüler hakkında korku ve nefret uyandırmak ise bu çekim gücünü kırmak adına muhalif kesimin üretebileceği en etkili taktiktir.

Başlangıçlar zordur ve toplumun ilgisini çekmek kolay değildir. Sizinle ortak hisleri yaşamayan birinin size taraf olmasını sağlamak göründüğünden daha zordur. Sembolik olaylar, kitleleri harekete geçirmek için dün olduğu gibi bugün de önemlidir. Kameraların size yönelmesini sağlayacak sembolik bir hadisenin gerçekleşmesini sabırla bekleyin. Bu olduğunda odağı ve mesajı en net biçimde vermelisiniz. Aksi halde kaçan balık büyük olur.

Aktivistler talep edilen şeyler ve izlenecek strateji konusunda uzlaşmalı. Aralarında uzun uzadıya tartışıp planlama toplantıları yapmalı. Hazır olduklarında sahaya inmeli ve tüm enerjisini kampanyaya vermelidir. Aktivist hareketlerde gruplaşma sıkça yaşanır. Grup içinde azınlık bir kliğin gündemi ele geçirmesi odağı bozar ve birlik duygusunu yok eder. Bu olmadan önce mahalleni eğitmeli ve uzlaşmayı sağlamalısın. Aynı şekilde farklı sosyal gruplar, aynı amaç için birbirine destek verirler. Ancak kamuoyu desteği organizatörler veya temsilciler tarafından başka amaçlar için kullanılırsa destek azalır ve koalisyon dağılıp gider. 

Politikacıların kendi ajandaları vardır. Siz, destek almak için onların kapısını çaldığınızda aslında onlar sizi kendi ajandalarına alet etmek isterler. Benim çizgimde yürüdüğü müddetçe bu siyasetçiyi desteklerim fikri başta kulağa hoş gelse de uygulama safhası göründüğünden çok daha karmaşıktır. Birbirini besleyen bu dayanışma süreci, doğası gereği ilerleyen zamanda politikacı açısından sadakat arayışına aktivistler açısından kadrolaşmaya dönüşür. 

Seçilmiş kişilerin size saygı duymasını sağlamanın tek yolu onları korkutmak; yani kitleleri harekete geçirebilecek enstrümanlara sahip olmanızdır. Dost görünen bir politikacı, senin davanla ilgili ön saflarda savaşıyor gözükse bile gerçekte politikacıların sosyal değişimi geciktirmek, inkar etmek veya sabote etmek için birçok gerekçesi vardır. Unutmayın ki politikacılar pahalı danışmanlarla taktik ve strateji üretirler. 

Usta politikacılar, aktivist grupları kendi gündemleri için bir araç olarak kullanmaya bayılırlar. İşleri bitip kalabalığı arkalarına aldıklarında aktivistleri yarı yolda bırakırlar. Bu sebeple seçim kampanyasında dize verdikleri sözden ziyade verdiği sözü ne kadar hızlı yerine getirdiğine bakmak gerekir. Bir politikacının seni oyalamasına veya kullanmasına asla izin verme. Politikacılara güvenme ve kendi ajandanı işletmeyi düstur edin. 

*

Not: Kitabın ilk baskısı Ayrıntı yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılmış. Güncellemen ikinci baskı ise “The Activist's Handbook: Winning Social Change in the 21st Century” ismiyle piyasada bulunmaktadır.  

Soru ve önerileriniz için 
@kamergin
27 Haziran 2021 13:42
DİĞER HABERLER