Sayın Üstel,
“Herşeyden önce babadan, kan kırmızı CHP’li olduğumu, Ak Parti’ye ve yöneticilerine hiçbir sempati duymadığımı belirtmeliyim.
Ancak, Baykal’ı istifaya kadar götüren kaset görüntüleri konusunda, Başbakan’ın söylediği herşeye imzamı atarım!
Baykal, (sizin son yazınızda belirttiğiniz gibi) “benim özelimdir” dese de, bunun hiç önemi yoktur. Yaptıkları herkesi ilgilendirir. Kendisi, İşportacı Abdurrahman Efendi değil! Atatürk’ün kurduğu partinin başkanı ana muhalefet lideri ve Türkiye’nin kaderini bir gün elinde elinde tutmak isteyen bir politikacı... Ne söylediği kadar, neler yaptığı da bütün Türkiye’yi ilgilendirir; çünkü seçmenlerle siyasiler arasında bir inandırıcılık ve güvenilirlik ilişkisi vardır.
Baykal, Nesrin Baytok’la olan ilişkisini ve kasetlerdeki görüntüleri açıkca kabul ediyor mu? Etmiyor. O konuya, hiç olmamışcasına, değinmiyor bile. Bütün enerjisiyle konuyu saptırmaya çalışıyor. Adamsa eğer, kalkar, çıkar, “Ben bi ...... ettim; kendimi, eşimi, Nesrin Hanım ve eşini çok zor durumda bıraktım. Ailemden, bütün CHP’lilerden ve Türk halkından özür dilerim,” der; hem Genel Başkanlıktan hem de milletvekilliğinden istifa eder. Antalya’nın ücra bir köyüne çekilip, kendini unutturmaya çalışırdı.
Aziz Bey, eğer Baykal tükürdüğünü yalar ve
geriye dönerse, CHP ilk seçimde, mutlaka ama mutlaka barajın altında kalacaktır! En fanatik CHP’li bile başkanından utandı mı partisine oy vermez. En azından oy kullanmaz. Bu gün Baykal vefat ederse ne yapacaklarsa onu yapsınlar Kurultay’da.”
“Çünkü zaten Baykal, siyasi açıdan ölmüştür!” ‘Saygılarımla Aygen Törüner’
ABD GENELKURMAY BAŞKANI MULLEN VE URANYUM TAKASI
ABD Genelkurmay Başkan’ı Oramiral Mike Mullen, Columbia Üniversite’sinde yaptığı bir konuşmada, “İran’a yönelik her türlü seçenek masadan kalktı!” demiş. Bush ardından da Obama, silahlı saldırı da olmak üzere her türlü seçeneğin masada olduğunu, gelişmelere göre bu seçeneklerden birine baş vuracaklarını söylüyorlardı yıllardır.
ABD Genelkurmay Başkan’ı Mike Mullen’ın bu açıklamasının ardında, Başbakan’ın , Brezilya Devlet Başkan’ı Da Silva’yla birlikte, Ahmedinecad’ı ikna etmesi ve İran’ın elindeki uranyumu yurtdışına çıkarmasını öngören, takas yöntemini kabul etmesi yatıyor. İran, elinde bulundurduğu 1200 kilogramlık, düşük ölçekli uranyumu, ülke dışına çıkaracak. Yani “ben nükleer silah yapmıyo
rum!” diyecek. Bunun karşılığındaysa, Tahran Tıbbi Araştırma Reaktörü için gerekenn zenginleştirilmiş uranyum, Batı’lı ülkeler’ce sağlanacak, Tahran’a verilecek.
Burada en önemli noktalardan biri, takas işleminin Türkiye’de yapılacak olması!
ABD Genelkurmay Başkan’ı Mullen, masadan kalkan seçenekler derken, İran’ın bu kararına, dolaylı da olsa atıfta bulunuyor.
Burada önemli olan bir başka nokta, İran’ın Türkiye’ye bu gün duyduğu güven!
Siz düşünebiliyor musunuz, bundan sekiz on yıl önce, Ahmedinecad gibi bi adamın, Türkiye’ye arabuluculuk önerebileceğini, uranyumunu teslim edebileceğini? Ankara’yla bu konuları bırakın konuşmayı, konu gündeme düşse bile, ağzını açıp tek kelime etmezdi.
Gene ABD Genelkurmay Başkan’ı Mike Mullen’ın
sözlerine dönelim:
“İran’a saldırmak konusunda kaygılarım var. Bunu da açık açık söylüyorum çünkü, böyle bir saldırı çok vahim sonuçlar doğurabilir... İran’ın nükleer silahlara sahip olması istikrarı ciddi biçimde bozabilir. Ancak, İran’a saldırmak da bölgede, hatta dünyada istikrarın temelden çatırdamasına yol açabilir.”
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım: Tayyip Bey ve Ahmet Davudoğlu Bey’in olağanüstü çabaları, inandırıcılıkları, ikna yetenekleri ve hem bölgemizdeki ülkelere hem de dünyaya güven sağlamaları sonucunda, Orta Doğu’nun bir ateş topuna dönmesi engellendi. Bunun aksini söyleyen, dünyaya at gözlüğüyle bakıyor demektir. AK Parti Hükümetleri, dış politikada, Türkiye’nin Türkiye olalı görmediği bir dizi başarıya imza atmıştır.
“Va mı bunun aksini söööliiicek?”
“Yoooohhh!”
Şampiyonluk geyikleri
Bursaspor şampiyon oldu, Fenerbahçe’liler dışında herkes mutlu.
Futbol, içindeki gırgır, şamata yani “show business” öne çıktı mı daha bir keyifli oluyor, bu güzel oyun. Buyrun, Bursa’nın şampiyonluğuyla ilgili geyiklerden bir demet.
-Timsah Abi, hadi ‘Fener Alayı’na katılalım.
-Ağrıyan Fener, beline KUPA çekilir. -Timsah ve Hamsi Kardeşler
- İnek nerede? Tribüne kaçtı.
- Tribün nerede?
- Yandı bitti kül oldu.
- Kanar yaaa Fenerin kalbi yanar
- Yanar yaaaa tribünleri yanar
- Bağdat Caddesi’nde kurulan platform ve konser hazırlıklarına yazık oldu. Çağırsalardı Rambo’yu söyleseydi: “Bursalı mısın kadifeli gelin, çaydan mı geçtin?!”
-Daum Kadıköy’e muhtar olsun; Aragones’i ihtiyar heyetine alsın. - Bir gün herkes Fener’li olacak! Geri kalan 364 gündeyse Galatasaray’lı.
(Latif Yazar ve Ömer Kurum’a teşekkürler)
Çam devire devire
Sir Boyle Roche, tarihte en çok gaf yapan, çam deviren siyasi olarak bilinir. Her ağzını açtığında mutlaka millet sağa sola kaçışır ya da suratları kıpkırmızı, kala kalırlarmış oldukları yerde:
- Kundakdaki çocuklar, bir lokma yiyecek bulmak için,deliler gibi sağa sola koşuyor! (İrlanda’daki açlıkla ilgili demeci)
- Bu mektubu yazarken, bir elimle kılıcımı diğer elimle de tabancamı tutuyorum!
- Evime bir kilometre bile yaklaşırsan suratına tükürürüm! (Parlementoda muhalefet milletvekiline)
- Zengin olmalarına rağmen meteliksizdiler!
- Olumlu yaklaşıyorum bu önergeye ama oyum kesinlikle hayır! (ABD’den e-posta yollayan Cemil Bey’e teşekkürler)