Nobel Tıp Ödülü’nü, Macar asıllı Katalin Karikó ile ABD’li Drew Weissman, COVID-19’a karşı mRNA aşılarının geliştirilmesini sağlayan keşifleri nedeniyle kazandı.
Biyoteknoloji şirketi Curevac'ın CEO'su Alexander Zehnder, en geç beş yıl içinde mRNA teknolojisiyle geliştirilmiş kanser aşısını piyasaya sürmeyi hedefliyor.
Belirli kanser türlerine karşı etkili olacak aşıların geliştirilmesi, insanlık için önemli bir dönüm noktası olabilir.
Bild am Sonntag gazetesine konuşan Zehnder, 20 yıldır kanser aşıları için araştırmalar yürütüldüğünü, son dönemde kaydedilen ilerlemenin ise "devasa boyutta" olduğunu söyledi. Zehnder, pandemi sırasında çok deneyim kazandıklarını, yapay zekanın da artık mRNA'nın programlamasında yaşanan sıkıntıların çözümlenmesini sağlayacak boyutta geliştiğini anlattı.
KANSER AŞISININ YARATACAĞI FARK NE?
Kanser aşıları bağışıklık sistemini uyararak vücudun kendi savunma sisteminin özellikle tümör hücreleriyle savaşmasını sağlıyor.
Alexander Zehnder, aşıların etsini "Kanserle ilgili ölümcül olan şey büyümeye devam ediyor olması. Kanser aşısı, kanser çoktan metastaz yapmış olsa bile büyümeyi durdurmayı amaçlamaktadır. Böylece kanser, on yıllarca birlikte yaşamaya devam edebileceğiniz kronik bir hastalık haline gelecektir. Kanser artık bir ölüm cezası olmaktan çıkacak" sözleriyle aktardı.
AŞI GELİŞTİRME YARIŞI
Curevac gibi bir diğer biyoteknoloji şirketi BioNTech de kansere karşı aşı geliştirmek için zamanla yarışıyor. Ekim 2023'ün başında BioNTech, devam eden bir klinik araştırmanın çok umut verici ara sonuçlarını yayımladı.
Bu klinik çalışmada, BioNTech'in mRNA kanser aşısı CARVac'ın deneklerde ne ölçüde etkili olduğu test ediliyor.
BioNTech CEO'su Uğur Şahin, bu sonuçlar ışığında, kanser aşılarının önümüzdeki yıllarda kullanıma sunulacağı konusunda iyimser olduğunu söyledi. Şahin Der Spiegel'e verdiği bir röportajda "2030'dan önce hastalar için büyük ölçekte bu imkanın sağlanabileceğine inanıyoruz" dedi.
Kanser aşılarının uzun vadede geleneksel kanser tedavilerinin yerini alması bekleniyor. Radyasyon ve kemoterapinin kanser hastaları için son derece zor süreçler olduğu dikkate alındığında bu çok önemli bir fark yaratabilir.
Curevac'ın CEO'su Alexander Zehnder, kemoterapi ve radyasyonun sadece tümörü değil aynı zamanda sağlıklı dokuları da hedef aldığını ve bu nedenle yan etkileri olduğunu anlatırken "mRNA'da ise bağışıklık sistemi somut olarak tek başına kanserle savaşmak üzere uyarılıyor" bilgisini aktardı.
KANSER AŞILARI NASIL ÇALIŞIYOR?
T hücreleri, hastalıklı hücreleri yok ederek veya diğer bağışıklık hücrelerini saldırıya teşvik ederek vücudun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı oluyor. Ancak T hücreleri kanser hücrelerini tanımakta çok güçlük çekiyor. CAR T hücreleri ise bunu yapabiliyor.
Avrupa'da CAR T Hücre tedavisine 2018 yılında onay verildi ve şimdilik sadece Lösemi, yani kan kanseri tedavisinde uygulanabiliyor. Ama bu tedavi yöntemi karşılanamayacak kadar maliyetli. Alman Kanser Araştırmaları Merkezi'ne göre üreticiler bir hasta için bağışıklık hücresi üretimi için 320 bin euroya kadar ücret talep ediyor.
Bu tedavide, hastanın beyaz kan hücrelerinden, yani enfeksiyona karşı vücudu savunmakla görevli lökositlerden, T hücreleri filtrelenerek alınıyor. T hücrelerinin genetiği değiştirilerek yüzeylerinde kimerik antijen reseptörleri (CAR) adı verilen özel yapılar oluşması sağlanıyor, böylelikle kanseri tanıyan ve onlarla savaşan hücrelere dönüştürülüyorlar.
Bu yolla elde edilen CAT T hücreleri hastalara yeniden verildiğinde doğrudan kanserli hücrelere saldırıyorlar. Yani bağışıklık sistemi uyarılıyor, tümör hücreleriyle savaşıyor.
Aşılar, CAR T hücreleri tümör hücrelerini bulamadıklarında ya da çok zayıf olduklarında bu süreci destekleyebilir.
Burada sadece kanser olunduğunda söz konusu olan Claudin-6 proteini yardımcı oluyor. mRNA teknolojisinin yardımıyla Claudin-6'nın genetik bilgisi kanser hücresine ekleniyor. Bu, tümör hücresinin yüzeyine kenetlenen bir antijen oluşturuyor. Bu da CAR-T hücrelerinin tümör hücrelerini tanımasını ve savaşmasını kolaylaştırıyor.
Bugüne kadar modifiye edilen T hücreleri sadece kan kanseri türleri ile mücadele ediyordu.
Ancak mRNA teknolojisindeki hızlı ilerleme, löseminin yanı sıra diğer kanser türleri için de etkili ve daha korunaklı tedavilerin gelecekte mümkün olabileceği umudunu güçlendiriyor. Bunlar arasında cilt kanseri, akciğer kanseri, meme kanseri ve pankreas kanserine karşı etkili olması umut edilen aşı çalışmaları yer alıyor.