'Kanser sürecinde hasta ve yakınlarının en büyük ilacı doğru bilgi'

'Kanser sürecinde hasta ve yakınlarının en büyük ilacı doğru bilgi'
Genç yaşta yakalandığı kanser hastalığı ile hayatı değişen ve bu hastalıkla mücadele eden herkese umut ışığı olan Dida Kaymaz, başkanı olduğu Kansersiz Yaşam Derneği'nin YaşaTIR'ı ile Anadolu gezisini sürdürüyor.

Mide, kolon, akciğer, karaciğer ve beyin bölgesinde baş gösteren hastalık nedeniyle doktorlar tarafından '6 aylık ömrün var' denilen, ancak mücadeleci kimliği, tıbbi müdahaleler ve alternatif tıbbın desteğiyle kanseri yenen Dida Kaymaz, Adana'daki programı kapsamında Optimum Alışveriş Merkezi'nde gazeteciler ile bir araya geldi. Amansız hastalık olarak bilinen kansere karşı mücadele ettikten sonra sağlığına kavuşan Dida Kaymaz, Kansersiz Yaşam Derneği kurma hikayesinin 9.5 yıllık bir kanser geçmişine dayandığını söyledi. Hastalığın 4.5 yıl olduğunda yurt dışında tedavi gördüğünü hatırlatan Kaymaz, "İlk 27 yaşında teşhis konulduğunda 6 ay yaşayacağım söylendi. İlk teşhisim rahmin ardı mide zarı arasında bir tümör, ondan sonra kalın bağırsak tümörü, ilerleyen dördüncü yılda da küçük akciğer tümörüydü. Eski İtalya Sağlık Bakanı doktorumdu. 4.5 yıl sonra Türkiye'ye geldiğimde ülkemizdeki kanser hastalarının orada yaşayan kanser hastalarına göre dezavantajlarını gördüm. Hasta ile doktorlar konuşamıyor. Onkopsikolojik destek almıyorlar herhangi bir beslenme desteği verilmiyor." dedi.

'HASTA İÇİN EN BÜYÜK İLAÇ DOĞRU BİLGİ'

Toplumun çok bilinçsiz olduğunu ve her kanser hastanesinin küçük bir onkolog gibi birbirine tavsiyelerde bulunduğunu anlatan Kaymaz, şunları kaydetti: "Bu mücadele iyi gitmeye başlayınca 'Ben ne yapabilirim?' düşüncesiyle 9 kişilik bir ekiple birlikte kansersiz yaşam derneğini kurduk. Bu ekibin içindeki ailesinin ucundan kıyısından bir kanser hikayesi geçmişti. Biz dernek olarak ütopik de olsa kansersiz bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu kanser sürecinde hastaların, hasta yakınlarının ve sağlık insanların en büyük ilacın doğru bilgi. Doğru bilgi insanlara ulaştığında önlemini alabiliyor. Hasta kendini rahatlatabiliyor. Hasta yakını hastaya daha iyi koşullarda tedavi imkanları sunabiliyor."

'BAŞ EDEMEDİĞİMİZ HER ŞEYE KANSER DİYORUZ'

Kanser hastalarının yaşam kalitelerini yükseltme konusunda bireysel yardımdan çok Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile hastaneleri yenilemeye başladıklarına dikkat çeken Kaymaz, şöyle devam etti: "Bunların içinde İstanbul'da gün hastanesi olarak hizmet veren ayda 800 çocuğun geldiği Şişli Eftal Çocuk Onkolojisi Gün Hastanesi'ydi. Bu tarafı yenilendikten sonra yatan hastaların durumu çok daha içler açısı. Şu anda da Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile birlikte Sağlık Bakanlığı'ndan aldığımız yardım toplama izniyle diğer tarafta yatan hasta servisini yeniliyoruz. Bunun dışında Bilim Günleri Projesi ile 9 bin 370 tane ilköğretimde öğrenim gören, öğrenciye eğitim verdik. Bunu Türkiye'ye yaymanın tek yolunun mobil bir konferans salonundan geçtiğini karar verdik ve mobil eğitim TIR'ını yaptık. Bu TIR'ın içinde 80 kişilik eğitim salonu var gittiğimiz her yerde ayaklı bir konferans salonu ile gitmiş oluyoruz. Eğitim yaşam TIR'ının amacı özellikle sosyo-ekonomik durumu düşük olan insanları bilgilendirmek erken teşhisin önemini anlatmak ve erken teşhise ulaşabilmeleri için ihtiyaçları olan tüm bilgileri kendilerine sunmak. Günde beş tane eğitim veriyoruz. İlk eğitim hiç kimsenin anlamını bilmediği kanser nedir, ne değildir? Çünkü hepimiz kanseri iyileşemez bir hastalık olarak adlandırıyoruz ve baş edemediğimiz her şeye kanser diyoruz. 'Terör, ekonomi, ahlak kanseri' diyoruz. Ama kanser günümüzde kronik bir hastalık oldu; tedavi edilebilir bir hastalık. Tabi ki burada erken tedavi ve tanının önemi çok yüksek. Ama bununla yaşanabileceğini, bunun ne demek olduğu, bununda sağlıklı bir insanın bünyesinde olan bir hücre olduğunu, bağışıklık sistemiyle çok doğru orantılı bunun hastalığa dönüşebildiği anlatıyoruz."

'KANSER HASTASI YAKINLARI DEPRASYONA GİRİYOR'

Türkiye'de en çok kanser hastasının yakınlarının yalnız kaldığını ifade eden Dida Kaymaz, şunları söyledi: "Kanser hastasına o kadar ilgi var ki; yapılan analizler kanser hastasının iyileştikten sonra yakını yüzde 97 ağır depresyona giriyor. Bu süreçte kanser hastası yakınlarını gerçekten kurtarıcı olabilecek tüyolar veriyor. Günde 200 kişiye ulaşıyoruz. Bu işte en önemlisi kendi inandığımız güvendiğimiz doktorlarla hareket edebilmek. 5 yılda 193 bin kişiye ulaştık. Bu mobil eğitim TIR'ları ile birlikte bu rakamı 200 bin yapıp evimize dönmeyi planlıyoruz. Bundan sonra ki rotamız Doğu ve Güneydoğu olacak. Çernobil'den sonra Karadeniz'e gitmek istiyoruz. Benim için önemli olan bu 9.5 yıllık bu süreci bu sene 180 isimli bir kitapla toparladım. Kitabı okuyabiliyor muyum? Bazen okuyamıyorum, o kadar çok acı çekmişim ki; bugün karşınızda görüldüğü gibi kolay değil öyle 36-39 kilo arasında zor bir süreç. 6 ay hafıza kaybı, 6 ay engelli olma, 6 ay çift görme; kanser hastası bir peri masalı değil. 'Bu çok kolay, şahane olacak' diye gitmiyoruz, zor bir süreç. Geçen hafta 2,5 yaşında yeğenimi lösemiden hastaneye yatırdım. Kitapta içsel huzurum ve rahatlığımla birlikte insanlara bu şekilde ulaşabildiğimi düşünüyorum. Çünkü Dernek başkanısınız '6 ay yaşayacaksın' dediler ve hala ölmediniz. Ve insanlar sizden şunu bekliyor; 'ben bir şey yedim iyileştim, bir şey mi içtim, iyileştim' hayır bu böyle değil; bu kolay bir yolda değil."
CİHAN
29 Kasım 2015 10:06
DİĞER HABERLER