Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih dua üzerine dikkat çeken bir köşe yazısı kaleme aldı.
M. Fethullah Gülen Hocaefendi, dua ile ilgili mütalaalar hakkında bir iki hususa şöylece dikkatlerimizi çekiyor:
1- “Allah derdi de, devâyı da indirmiştir; her derdin bir devâsı vardır. Öyle ise, tedâvî olun ve haramla tedavi olmayın’ hadis-i şerifinin ifade ettiği hakikate göre, felç dahil her türlü hastalığın çaresi vardır. Bu çare, bazen zâhirî sebeplerin eliyle, yani tedavi yollarına başvurmak suretiyle gelir; bazen de doğrudan doğruya hiçbir sebebe müracaat etmeksizin Cenab-ı Hakk’a yalvarmak ve O’ndan şifa dilemekle. Meselâ; Efendimiz’in (s.a.s.) tavsiyelerine uyarak, ağrıyan yerinize elinizi kor ve üç defa ‘Bismillah’ dedikten sonra ‘Eûzü bi izzetillahi ve kudretihî min şerri mâ ecidü ve ühaziru min veceî hâzâ’ dersiniz, sizin samimî bir kalb ile Rabbinize yaptığınız bu teveccüh neticesi de, Rabbim size şifa ihsan edebilir. Demek ki, halis bir ubudiyet sayılan dua ile kul, Cenab-ı Hakkın’ dergâh-ı nezd-i ehâdiyeti’nin kapısına dokununca, sebepler bütünüyle aşılmış olabilir ve o hasta ‘nur-u tevhid içinde sırr-ı ehadiyetin zuhuru ile’ Rabbin hususî bir muamelesine mazhar olabilir.
2- Kanaat-i âcizaneme göre insan, nasıl bir hastalığın pençesine düştüğü zaman, ruhu adına tam bir panik yaşar, aynen öyle de şahsın bedeninin bütün hücreleri de biyolojik faaliyetleri itibariyle öyle bir panik yaşar. İşte insan böyle bir durumda, ‘Benim bu hastalığı aşmam mümkündür’ inancı ile toparlanabilirse, KANSERİ BİLE ALLAH’IN İZNİYLE AŞABİLİR. Yani o küllî ruhu –ki, onun bedenine hükmeden zîşuur bir kanun-u emridir– yüksek bir moral gücü ile bunu yenebilir. İşte buna göre vücuttaki hücreler de bu moralden nasibini alır.. alır ve insan vücudunda değişik rejenerasyonlar meydana gelebilir. Evet, o hücreler aldıkları moralle âdeta doping ilacı almışçasına şahlanır ve en onulmaz dertler, hastalıklar karşısında bile, bünyede yapılması gerekli olan tamiratı yapabilirler.
“Bir kere daha hatırlatmak yerinde olur: Böyle bir şeyin gerçekleşebilmesi için, insanın kendi kendini onarması, hücrelerine varıncaya kadar saklanması, köpürmesi, diğer bir tabirle âdeta vücudundaki rejenerasyon sistemini harekete geçirmesi şarttır. İşte, Rabbe yapılacak olan hâlis dualar samimî teveccühler bütün bunları sağlayabilir. Yani insan bahis mevzuu ettiğimiz konu içinde ‘Bismillahillezî lâ yedurru mea ismihi şey’ün..’ dediğinde, bizim anlayamayacağımız, sezemeyeceğimiz bir biçimde iman, itminan ve moral depolaması olabilir.. ve derken bütün organizma harekete geçebilir.
“Benim tahminime göre, yakın bir gelecekte, ilmin daha da ilerlemeler kaydetmesi sayesinde, bu tür duyguların vücutta meydana getirdiği tesir daha net bir biçimde görülebilir. Kim bilir, bu tesiri belki de hepimiz televizyon ekranlarından seyredebiliriz. İşte o zaman herhalde aşkı, sevki, neşeyi, kederi, duayı biz daha iyi anlarız. Yeni bir bilim mecmuasının yazdığı mukabeleye göre, nasıl ağaçların yanında savaştan, bombadan bahsedildiğinde yapraklarında kasılmalar, buruşmalar oluyor; öyle de bir gün, mutlaka insan vücudunda duanın, aşkın, kederin meydana getirdiği tesiri tespit etmek, mümkün olacaktır.
“3- Zayıf bir hadis-i şerifte Nebiler Serveri (s.a.s.) ‘Bir insanı üç yüz küsur melek koruyor’ buyurur. Buna binaen ben şahsen dualarımda ‘Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail, hamel-i arş, mukarrabin, kiramen kâtibin, hafaza’ der, onları dualarımda hep yâd ederim. İşte bu koruyucu melekler, ihtimal kişinin sebepleri yerine getirmesi şartıyla ve belki de bazıları itibariyle bu şart da aranmaksızın, o şahsı korumak için hep tetikte bulunuyordur. Bu yaklaşımdan hareketle, bir hususa işaret etmek istiyorum. Bunu subjektif bir değerlendirme olarak da kabul edebilirsiniz.. ama defalarca şahit olduğum ve bizzat yaşadığım hadiselerdir. Ben bazen abdestsiz yattığım veya geçmiş yıllarda –affedersiniz büyük abdeste sıkışık olduğum durumlarda hiç uyuyamamışımdır. Acaba bu vücuttaki elektrik dengelenmesinin gerçekleşmemesinden dolayı mıdır, yoksa başka bir sebep mi söz konusudur. Bunlar beni aşan ve kliniklerde vücud enerjisiyle ilgili araştırma yapanların cevaplayabileceği şeylerdir ama, yine de öteden beri benim aklıma hep bunlar takıla gelmiştir. Acaba o abdestsizlik durumları Hafaza Meleklerinin vazifelerini yerine getirmelerine engel mi teşkil ediyor ki, insan bu tazyiklere maruz kalıyor? Bu arada, halk arasında ‘Lohusalık’ dönemlerinde cinler, periler kadınlara zarar verir’ diye yaygın bir kanaatin de var olduğunu hatırlatıp geçelim. Evet, şayet bir kanaat doğruysa, daima abdestsizlik halinde bulunan o kadına şerir mahlukların nüfuzu daha kolay demektir. (…) Onun için, hemen her insanın, izahına çalıştığımız bu üçüncü şık açısından, her sabah ve akşam üçer defa mezkûr duayı okuması, hafaza meleklerinin ona zarar verici şeylerin şerrinden koruması adına bir davetiye anlamını taşıyor olabilir.”
Efendimiz’in (s.a.s.) bu tavsiyelerini dikkatle uygulamaya dikkat etmemiz, onun ümmeti olmamızın bir gereği olsa gerekir…