"Kaplıca tedavisi depresyona da iyi gelebiliyor"
-Genellikle kadınlarda görülen, ruhsal kaygılar ve
depresif duyguların kas ve eklemlerde ağrı şeklinde
ortaya çıkan "fibromiyalji sendromu"nun tedavisini,
"kaplıca kürü"nün olumlu etkile
BALIKESİR (A.A) - Zafer Akpınar - İstanbul Üniversitesi (İÜ)
İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Arif Dönmez, genellikle kadınlarda görülen psikolojik kaynaklı
"fibromiyalji sendromu"nun tedavisinde kaplıca kürünün yarar sağlayabileceğini
söyledi.
Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzmanlık alanının, tıpta
"fibromiyalji sendromu" olarak nitelenen "kronik yaygın ağrılar" olduğunu
anlattı.
Kas ve iskelet sisteminde şiddetli yaygın ağrılı hastalarda depresyon,
endişe ve kaygı yaşanabildiğini dile getiren Dönmez, bu tür ruhsal gerilimlerin
vücutta bazı yerlerde ağrı şeklinde görülebildiğini belirtti.
Dönmez, bu rahatsızlıkları, panik atak hastalarının kalp krizi geçirdiğini
düşünmesine benzeterek, şöyle devam etti:
"Aslında sorunun kökeninde, hastanın yaşadığı endişe ve depresif kaygılar
rol oynar. Mesela, yöneticilerde sık rastlanan gerilime bağlı midede ve on iki
parmak bağırsağında ülserler olur. Fibromiyalji de bunlara benziyor. Kişinin
ruhsal kaygılarının, endişelerinin ve depresif duygularının, kaslarda, eklemlerde
ağrı şeklinde ortaya çıkan bir rahatsızlık bu. İltihaplı bir romatizma değil. Bu
hastaları takip ederken ağrı şiddetlerinin yanı sıra duygu durumlarına da
bakıyoruz. Hastanın depresyon, endişe ya da kaygı bozukluğu gibi rahatsızlığının
bulunup bulunmadığını testlerle belirliyoruz."
Tedavi sırasında çoğunlukla psikiyatristlere danıştıklarını ifade eden
Dönmez, bazı kişileri kontrollü olarak termal tedaviye gönderdiklerini bildirdi.
Dönmez, hastaların kaplıcaya gitmeden önceki ve sonraki psikolojik
testlerinin sonuçlarını incelediklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Ortak olarak çıkan sonuç şu; kaplıcaya giden hastalarda ağrılarının yanı
sıra depresif duygular da azalıyor. Hangisi önce azalıyor kesin bilinmiyor ama
ikisi de düşüyor. bu alanda yapılmış birçok çalışma var. İzmirde Balçova
kaplıcalarında yaptığımız araştırma vardı. Hastaların kaplıcaya gitmeden önce
depresif duygularını araştırdık. 9 ay takip ettik. Hastalar bu sürede daha az
depresif duygular yaşadı. Tuzla kaplıcasında bir arkadaşımla yaptığımız
araştırmada günde iki kez kaplıcaya giren, iki hafta kaplıcada kalan hastaların
depresif duygularını ölçtük. Üç ay süreyle takip ettik ve hastaların depresif
duygularını azalmış bulduk."
-"Stresten uzaklaşmak yeterli olmuyor"-
Depresif duyguların azalmasında, hastaların bulundukları ev ya da iş
ortamından, yaşadıkları stresten uzaklaşmasının etkili olabileceğini vurgulayan
Dönmez, bu tür rahatsızlıkların genellikle kadınlarda ortaya çıktığı bilgisini
verdi.
Benzer hastalıklarla uğraşanlarla yapılan görüşmelerin, rahatsızlığı
azaltabildiğini anlatan Dönmez, İstanbulda yaptıkları bir araştırmada ise
hastaların aynı gün kaplıca tedavisi alıp tekrar evine ya da işine döndüğünü
belirtti.
Dönmez, İstanbul Tıp Fakültesindeki havuzda kaplıca çamuru uygulaması
yaptıklarını kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tedavi görüp yaşadıkları ortama dönen hastalarda da depresif duygularının,
endişe ve kaygının azaldığını testlerde gördük. Bunu, sadece hastanın istirahat
etmesine, yaşadığı gerginlikten, stresten uzaklaşmasına bağlamak da yeterli
olmuyor. Suyun sıcaklığının, çamurun ve bir miktar kimyasalın etkisinin rolü
olabilir. Bu uygulamalar sonrasında ağrısının azalmasının da ruhsal olarak
gevşemesini sağladığını da düşünebiliriz. Hasta kaplıcaya giderek depresyondan
kurtulur gibi kesin bir tespitimiz yok. Psikiyatrist değiliz ama kas ve iskelet
sistemi ağrısıyla ilgili tedavi uyguluyoruz ve bunu yaparken diğer yönlerinin de
etkilendiğini görüyoruz."
Yayıncı: Sedat Gök