Kaptan pilot ve yardımcısı uçağı yere çaktı

AKP lideri Erdoğan’ı pilota, damadı Albayrak’ı yardımcı pilota benzeten DW ekonomi yazarı Uğur Gürses, “Çok açık ki; bu bir “pilotaj hatası.” Kırılganlıkları bizzat uçağa verdiği hasarla yaratan pilotun, bu havada uçağı böyle kullanmaması gerekirdi. Sonuç “sert iniş” oldu." tespitinde bulundu.

DW Türkçe ekonomi yazarı Uğur Gürses, 2018 yılında başlayan ekonomik krizin 2019 yılında da devam ettiğine dikkati çekti. 

Krizin fâili olarak da pilot koltuğundaki Recep Tayyip Erdoğan ile yardımcı pilota benzettiği Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ı gösterdi.  

BAŞKANLIK SİSTEMENİN İLK MEYVESİ: FİYASKO

“En son bu denli bir daralma bir dış şokla, 2009’da küresel krizde görülmüştü. İlk defa kendi dinamikleri ile girdiği kriz bu veri ile tescil edildi.” diyen Gürses, gelinen noktayı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrar ettiği başkanlık sistemi açısından “fiyasko” olarak nitelendirdi.  

Gürses, “Doğrusu hem 2017 referandumunda hem de 2018 seçimlerinde "başkanlıkla ekonomi uçacak” sloganlarıyla Temmuz 2018’de yürürlüğe giren “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ya da Ankara’dan ifade edildiği haliyle “başkanlık sistemi” ilk meyvesini de vermiş oldu: Yüksek enflasyon ve ekonomik çakılma.”  dedi.

Gürses’e göre ekonomik krizde Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na damadı Berat Albayrak’ı getirmesinin de ciddi payı var. 

ÇOK AÇIK Kİ PİLOTAJ HATASI

Erdoğan’ı pilota, damadı Albayrak’ı yardımcı pilota benzeten Gürses, “Çok açık ki; bu bir “pilotaj hatası.” Kırılganlıkları bizzat uçağa verdiği hasarla yaratan pilotun, bu havada uçağı böyle kullanmaması gerekirdi. Sonuç “sert iniş” oldu.

Başkanlık sistemi ile ekonominin dümenine yani “uçuş kabinine” geçen Bakan Albayrak ise çakılmayı “zaten inecektik, bu beklenen bir durumdu” kıvamında açıklıyor; veriler yayımlandıktan sonra yaptığı açıklamada.” ifadelerini kullandı.

Gürses şöyle devam etti: “2018’in son üç ayında hane halkı tüketimi yüzde 8,9 küçülürken, bu denli büyük daralmanın küresel krizin en dip noktası olan 2009’un ilk çeyreğinden sonraki en büyük daralma olduğu görülüyor. Yatırımlarda da yüzde 12,9’luk belirgin bir daralma kendini göstermiş.” 

784 milyar dolara gerileyen toplam milli geliri 2010’daki 772 milyar dolarlık milli gelirden sonraki en düşük seviye olarak niteleyen Gürses, “Kişi başı milli gelir ise 10 bin doların altına düşerek 2009 krizinden sonraki son 9 yılın en düşük milli gelir seviyesi; 9 bin 633 dolar.” tespitinde bulundu. 



Twitter hesabından yaptığı paylaşımda başkanlık sisteminin ilk yılında Türkiye'nin krize girdiğine işaret eden Uğur Gürses’in DW'de yayımlanan makalesinde şu tespitler dikkati çekti: 

SULAR ÇEKİLDİĞİNDE…

“2018 hem ekonomik yavaşlama ve krizin başlangıcı, hem de o çok sevilen “dolar bazında milli gelir büyümesi” hikâyesinin sonu oldu. Çünkü içindekinden çok ambalajı satmayı seven siyasetçilerin artık saklayabileceği bir ambalaj kalmadı.

Hani o ünlü yatırımcı Warren Buffet’ın sözünü anımsatalım: “Sular çekildiğinde kimin mayosuz yüzdüğü anlaşılır.”

Fert başı milli gelirin yıllar içindeki seyri, aslında bize Türkiye’nin ekonomik ve siyasi savrulmasının da fotoğrafını veriyor: 

Türkiye halkının kişi başı geliri “yüksek gelirli ülke grubu” için Dünya Bankası’nın belirlediği 12 bin 56 dolarlık sınırdan giderek uzaklaşıyor. 2013’te ramak kalan sınırdan şimdi yüzde 20 daha düşük bir seviyeye gerilemiş oldu.

2018’de bir önceki yıla göre her bir bireyin 969 doları buhar oldu. Soralım o zaman kim buna sebep oldu? 2013'e göre ise çok daha derin bir kırılma var; her 10 doları olanın şimdi 2.3 doları eksildi demek bu.


DW Türkçe ekonomi yazarı Uğur Gürses, Türkiye'nin G20 içinde 17'ncilikten 18'inciliğe düşeceğini söyledi.

BAHANELERE KİM İNANIR?

Ya da sorulması gereken soru şu: Var olan ekonomik zayıflıklara önlem almayan, "Yurtta kutuplaşma, cihanda kutuplaşma” politikasıyla, hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığından uzaklaşan keyfi bir yönetimle, göz göre gelen krizi seyreden siyasetçilerin “dış güçlerin saldırısından” bahsederek bahane sunmalarına kim inanır?

Türkiye 784 milyar dolarlık bir cari milli gelirle, G20 içinde 2017’de bulunduğu 17. sıradan 2018’de Hollanda’nın da ardına düşerek 18'inci sıraya gerilemesi güçlü olasılık.

Türkiye ekonomik krizin içinde yerel seçime doğru ilerlerken, ekonomi yönetiminin attığı adımlar ise sadece semptomları ortadan kaldırmaya dönük “kozmetik” adımlar olarak kaldı. Seçim sonrasında bu sorunlara bir makro çerçevesi olan yapısal adımların gelmesi ise zor görünüyor.”

12 Mart 2019 15:38
DİĞER HABERLER