Kardelen TV'nin fedakar çalışanlarına...

Kardelen TV'den neden ayrıldık? İşte cevabı. Kısa zamanda büyük işler yaptık. Ve başardığımıza inanıyorum. Hayatım boyunca reklamı sevmedim. Ama bir gerçek var ki eğer bir yerde bir iş tutuyorsanız ve bu anlamda size destek verenlerin haklı emekleri adına yapılanların kayda geçmesi zaruri diye düşünüyorum. Bu anlamda Kardelen TV’deki dokuz ayın nasıl geçtiğini ve Kardelenin hangi şartlarda açtığını, bununla birlikte Kardelen TV’de görev almış ve gayret göstermiş arkadaşların emeği adına bunun yapılması zarureti üzerine bir iki kelam yazmamın bir vazife olduğunu düşünüyorum. 2012’in ocak ayının on beşinde başladığım Kardelen TV’deki mesaim aslında DoğuTürk TV olarak başlamıştı. İlk iki aylık inşaat ve sistem kontrolü ile geçen zaman diliminden itibaren gecenin gündüze karıştığı dokuz aylık bir zamanda, yeni mezun amatör ama profesyonel ruhlu yirmi beş arkadaş ile bir buçuk yıldır faaliyete geçemeyen bir TV kanalını Türkiye’nin gündemine taşıdık. Dört elle sarıldığımız Kardelen TV’nin Türkiye’nin gündemine getirilmesi fikri heyecanımıza heyecan kattı. Ta ki yönetimin küçülerek on kişi ile Kardelen TV’yi götürme kararı alana kadar. Dokuz ay önce teknik sistem altyapısıyla birlikte kaba inşaatı bitmiş bir bina üzerinden aktif hale geçmenin elbet bir bedeli olacaktı. Ki bu anlamda daha ilk günden yönetim kurulunun önüne koyduğumuz yol haritasında, otuz kişilik personel sayısı ve uydu üzerinden yayına çıktığımızda aylık masrafımızın doksan ile yüz yirmi bin TL olacağı öngörüsü tutmuştu. Dokuz ay önce bu duruma itiraz etmeyen yönetim kurulu, Erzurum'daki reklam potansiyelinin reel yönünü görmesiyle sanırım bir karara vardı. Kalem kalem yönetim kurulunun önüne koyduğumuz giderlerin karşılanamaz oluşu ve kısa zamanda reklam dönüşünün olmaması, küçülmeyi tercih eden bir düşüncenin zuhuruna sebep oldu. Tabi ki bu da bizim Kardelen TV’den ayrılmamızın miladını oluşturdu. Not düşmek gerekirse; Tv kanalları normalde reklam gelirleriyle ayakta kalırlar. Ancak yayına çıktıktan ancak en az bir yıl sonra bu dönüş sağlanır ki bu bile giderlerin zaman zaman ancak yüzde altmışına tekabül edebilir. Bir de yerelden ülke geneline hitap edecek profesyonel bir alt yapıyla işe giriştikten sonra küçülmeye gidilirse bu mevcut yatırımı atıl hale getirir, ancak o yatırımcıların tercihi der geçersiniz. Aslında televizyonculuğun para harcamanın diğer bir adı olduğunu bilmeden bu işe cesaret de ayrı bir yazı konusu, ancak geçelim. Bu arada kısaca tarif etmek gerekirse; her kamerayı çekime hazırladığınızda, karşınızdaki ortamdan kişiye veya eşyaya kadar her bir nesnenin kurgu ve bir senaryo ekseninde yeniden yeni bir dünya kurulması demek olan mantığın (televizyonculuğun) ne kadar masraflı olduğunu görmek için kâhin olmak gerekmiyor. Bir dakikalık bir haber için bile yarım gün zaman dilimi ve en az yedi kişinin devreye girdiğini söylersek abartmış olmayız. Asgari ücret, iki ay ücretsiz çalışma ve dört ay hafta sonu izni kullanmadan sabah sekizden gece onlara kadar; makarna ve patates ile öğün geçirerek dokuz ayda Erzurum’a Kardelen TV’yi kazandıran bu fedakar ruhlu mesai arkadaşlarıma buradan teşekkür etme ihtiyacı hissettiğimden, söz konusu durumu kayıtlara geçirmek boynumun borcuydu. Ben de bunu yaptım. Bu arada altı ay süresince televizyonda ana haberi okumaya gelen Eczacı Abdullah Caner Güven’in, şehir dışındaki (Dadaşkent) Kardelen TV’ye kendi aracıyla karşılıksız gelmesi ve fedakârca davranması takdire değer bir durumdu. Aynı zamanda Atatürk Üniversitesi İletişim mezunu yirmi beş kardeşimle, altı ayda hayal ettiğimiz bölgedeki on beş ili taşıyla toprağıyla Kardelen TV aracılığı ile Türkiye’nin gündemine getirme derdi, geceli gündüzlü bir fedakarlığa götürdü bizi. Bu anlamda bölgenin kültürünü, sosyal hayatını ve haber değerindeki konularını Türkiye’nin gündemine taşıma hedefi bizi, bölgenin üçte ikisinin ülkenin batısında yaşadığı gerçeği ile heyecanlandırdığı gibi kısa zamanda sonuç almamızı sağladı. Evet yirmi beş çocuk ile çıktığımız kısa yolda çok büyük mesafe aldık. Bu anlamda üç buçuk aylık yayın süresince genç arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum. Atatürk Üniversitesi İletişim ve İlahiyat Fakültesi Öğretim üyelerine, yayına çıktığımız andan itibaren desteklerinden dolayı onlara minnettarım. Araçlarıyla her seferinde gelen ve program desteğinde bulunan Prof. Beşir Gözübenli, Prof. Selçuk Coşkun, Prof. Önder Barlı, Doç. Nihat Yatkın, Yazar İrfan Gürkan Çelebi, Ersin Demirci'yi ve evine dahi vakit ayıramayan İş adamı Mustafa Yıldız beyi ise anmadan geçmem haksızlık olur diye düşünüyorum. İstanbul gibi bir metropolden sonra Erzurum’un soğuk iklimini ilk kez iliklerinde hisseden küçük kızım Betül ve delikanlılar Çetin, Fatin ve annelerine sesleri çıkmadan 7.5 ay boyunca beni yalnız bırakmadıkları için ayrıca onlara şükran borçluyum. Güzel bir tecrübe oldu. Ama başardık kardelenlerim. İki yıldır faaliyete geçmeyen bir TV çalışmasının adını koyduk ve şu an Erzurum’a uyduda bir Kardelen TV hediye ettik. Hayırlara vesile olması dileği ile... [email protected] twitter.com/maomazhar
11 Kasım 2012 08:07
DİĞER HABERLER