Ziyaretten izlenimler paylaşıldı. Ahmet Altan, gazetecilik faaliyetlerinin üç kez ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla yargılanmasının hukuki herhangi bir dayanağının olmadığını söyledi.

Altan şöyle devam etti: “TCK 309-310-311’nci maddelerde yer alan suçlar ancak cebir ve şiddet kullanarak işlenebilirken bir gazetecinin gazetecilik faaliyetiyle bu suçları nasıl işlemiş olacağının cevabı yok. Altan kardeşlerin tutuklanması ile bir korku iklimi yaratılmaya çalışıldı. Ancak bugün gelinen noktada iktidarın korku projesi toplum için değil, kendileri yani iktidar için büyük bir korkuya hatta kabusa dönüştü. İç basın bizi pek gündemleştirmese de dış basın yaşadığımız tüm hukuksuzları yakından takip ediyor. Yaşadıklarımız bütün dünyaca biliniyor. Savunmalarımız bütün dillerde yayınlandı.” dedi.

Mağdurun kim olduğuna ve ‘hukuksuzluğu yapanın’ nerede durduğuna bakılmaksızın mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen kardeşi tutuklu akademisyen Mehmet Altan’la aralarında sadece bir koridor olduğunu ancak bir kez bile yan yana gelmediklerini aktardı.

Altan, mektup, haberleşme ve tüm mahkumlar için kullanılan etkinlik yasağının kendileri için sürdüğünü de belirtti.