Beşiktaş, 2007-2008 sezonuna, ocak ayında 13 üyesi değişmiş yeni yönetim ve kısa sürede başarıları ile dikkat çeken genç teknik direktör Ertuğrul Sağlam'la girdi.
Transfer, teknik heyetin tavsiyelerine paralel olarak mali imkânların elverdiği biçimde gerçekleşirken, tercihler bonservisi elinde olan futbolcudan yana kullanıldı. Tello ve Rüştü için bonservis parası ödenmezken Şilili oyuncu için 500 bin Euro'luk menajer komisyonu ile Rüştü'ye verilen yıllık 1,5 milyon Euro garanti para, kulüp kasasından oldukça yüksek bir meblağın çıkmasını sağladı. Neticede Sağlam'ın transfer listesinde alt sıralarda yer alan yabancılar alındı. Cisse, Diatta, Tello, Higuain sırayla sezon öncesi Avusturya kampında boy gösterdi. Hazırlık çalışmalarındaki gözlemlerimiz yeni sezonda değişik bir futbol anlayışına sahip Beşiktaş'ı izleyeceğimiz şeklindeydi. Bu kanının en önemli nedeni Tigana sisteminin başarısızlığının sonucuydu. Hiç kimseyi tatmin etmeyen eski futbol anlayışı, yerini kanatlarını kullanan, çift ön liberolu ve karşı kaleye dikine gitmeyi ön planda tutan bir sisteme bırakıyordu.
İlk sınav Köln'de Süper Kupa maçında Fenerbahçe'ye karşı verildi. Deivid'le öne geçen Fenerbahçe'ye Bobo cevap verdi. Son dakikalarda gelen Kezman'ın golü kupayı Sarı-Lacivertli takımın müzesine taşıdı. Bu karşılaşma hazırlık dönemi içerisindeki bir maç olarak düşünülebilirdi. Akla takılan soru, Beşiktaş'ın hazırlık döneminin, rakiplerinden ve de birçok Süper Lig takımından daha az süreli olmasıydı. Bu husus kısa dönemde aşırı yüklenme problemi ve sakatlık riski taşımaktaydı. Beşiktaş, Süper Lig'in ilk maçı için Konyaspor karşısına çıktı. Sıcaklık her iki takımı da aşırı etkiliyordu. Bobo, kafayla yeni sezonda takımın ve kendisinin ilk resmi golünü attı. Bu maçtaki iklim şartlarının zorluğuna rağmen iyi futbol oynanacağının işaretleri alınmış ve üç puan kazanılmıştı. Sonrasında oynanan Kasımpaşa ve Gaziantep karşısında alınan galibiyetlerle lige iyi bir başlangıç yapıldı.
İlk puanını Kayserispor'a kaptırdı
Ertuğrul Sağlam'ın geçen sezon başarıyla yönettiği Kayserispor'la 0-0 berabere kalınarak ilk puan kaptırıldı. Oynanan maçlar sonunda genel kanaat Siyah-Beyazlı takımın futbolunun giderek güzelleştiğiydi. Başkent deplasmanında Ankaraspor karşısında ilk defa 5 yabancı futbolcu ilk on birde yer aldı. Diatta, Cisse, Tello, Higuain ve Bobo sahadaydı. Son dakikalarda Nobre'nin attığı golü hakemler Adil Sinem ve Vedat Yüksel elle oynama gerekçesiyle iptal etti. İncelenen görüntülerde golün temiz olduğu anlaşılıyor; ancak giden iki puan geri gelmiyordu. Trabzon karşısında Rüştü'nün de haksız olarak kırmızı kartla atılması, hakemler konusunda Beşiktaş'ı güvensizliğe sevk etti.
İlk derbi Galatasaray ile rakip sahada oynandı ve 2-1 kaybedildi. Fenerbahçe karşısında ise Bobo'nun erken golü ile gülen Beşiktaş, Deivid ve Semih'i durduramayınca 2. derbisinden de mağlubiyetle ayrıldı. Fakat uzatmalarda Higuain'in attığı golü hakem İsmet Arzuman daha öncesinde aleyhine faul çaldığını işaret edince ortalık karıştı. Görüntüler kendisini doğruluyor; ancak "çaldım" dediği düdük sesi pozisyonun başlangıcında duyulmuyordu. Bu olay Beşiktaş Başkanı Demirören'i de galeyana getirdi. Gecenin bir yarısında evinin önünde yaptığı açıklama ile bir hafta sonra oynanacak Sivasspor maçına PAF takımı ile çıkılacağını ilan etti. Bir de istemleri vardı; TFF Başkan Vekili Affan Keçeci istifa edecek ve de İsmet Arzuman hakemliği bırakacaktı. Bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Tribünler Sivas maçında Başkan Yıldırım Demirören ve Menajer Sinan Engin'i istifaya davet etti. Camia derin bir travma yaşıyordu. Bu arada Şampiyonlar Ligi maçları da oynanıyordu. 8-0'lık Liverpool mağlubiyeti her şeyin üzerine tuz biber ekti. Ancak Ankara ve Bursa deplasmanlarındaki galibiyetler, yüzlerin tebessüm etmesine yetti. Avrupa hayali, Porto'da oynanacak son maça kalmıştı. Ne yazık ki bu kadro ve oynanan futbol, Avrupa arenasında boy göstermek için yeterli değildi ve beklenen mucize gerçekleşmedi.
Beşiktaş'ta kolektif futbol adına yeterlilik olmadığı gibi Siyah-Beyazlı takımın özellikle golcüleri karşı kaleyi pek düşünmüyor. Bunun en belirgin göstergesi, rakip kaleye atılan ve de isabet kaydedilen vuruş sayısındaki azlık. Burada değerlendirecek ileri uç adamlarının birbirleriyle uyumsuzlukları. Takımda çift hücumcu kullanıldığında direkt düşünülen Bobo'ya eşlik edecek ilk isim Nobre'ydi. Higuain, İbrahim Akın, Delgado, Tello ve Batuhan denense de Bobo'ya ayak uyduramadı. Son maçlarda Tello ve Delgado'nun performansları orta sahaya canlılık getirdi. Fakat takımın hâlâ lider oyuncuya olan ihtiyacı aşikâr.
Beşiktaş ilk yarıdaki 17 maçı 24 futbolcu ile oynadı. Bu rakamlar kadro istikrarı sağlanamadığını gösteriyor. Ekip sporlarında kadro devamlılığı başarının gelmesinde önemli bir kriter. Gordon Milne döneminde arka arkaya gelen başarılarda bu sayı 16'yı geçmiyordu. 17 maçlık periyotta 51 oyuncu değişikliğinin tamamı kullanılmış. Bu şekilde her maçta 3 oyuncu değiştirme hakkını kullanan 4 takımdan biri Beşiktaş. Takım kadrosundaki devamlılıkta Serdar Özkan, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez ve Tello da istikrarlıydı. Buna karşılık büyük umutlarla alınan Diatta, 3 maç ilk on birde 3 defa da sonradan oyuna girerek takıma katkı yaptı. Benzer şekilde Higuain 4 maç ilk 11'de oynadı. Hayal kırıklıkları arasında Mehmet Yozgatlı ve Rüştü Reçber yer alıyor. Yozgatlı 8 defa 18 kişilik kadroya girdi. Bir kere de ilk on birde sahaya çıktı. 6 defa da sonradan oyuna dahil oldu.
Deplasman maçlarının lideri oldu
Tablolarda dikkat çeken bir husus da takımın deplasmanda daha başarılı olduğu. İç sahada oynanan 8 maçtan 24 yerine 15 puan, deplasmanda ise 9 maçta 27 yerine 19 puan kazanıldı. Bu noktada ilk akla gelen, taraftar baskısı. Bu durumu toplum bilimcilere inceletip alınacak cevaba göre gerekli hamleler yapılmalıdır. Zira deplasman maçları sonuçlarına göre Beşiktaş, liderlik koltuğunda oturuyordu. Bu tablonun sezonun ikinci yarısında da devamı halinde başarı beklemek hayaldir. Yapılacak kısa ve uzun dönem planlamaları ile sonuca gitmek ancak mümkün olacaktır. Yönetim kadrosu içerisinde maalesef yeterli bilgi ve tecrübe birikimi olan tek kişi bile yoktur. İş büyük ölçüde Ertuğrul Sağlam ve başkanın yörüngesinden çıkar ise Sinan Engin'e düşmektedir. Sinan Engin, her fırsatta konuşup teknik direktörü ile ters düşmemelidir. Kendisi, aklından "Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz" deyimini çıkarmamalıdır. Ertuğrul Sağlam da kendisini kulüp politikasından arındırmalıdır. Sarf etmiş olduğu "Hepimizden fazla Beşiktaşlı olan başkanımız için oynayacağız." sözlerinin yanlışlığının herhalde farkına varmıştır. Beşiktaş camiası artık topyekûn el ele vererek başarıyı yakalamak için gayret sarf etmelidir. Yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğu ve bunun gerçekleşmesi için biraz sabırlı olunması şarttır. Bilindiği üzere bu sabır 4 yıldır gösterilmektedir. Takviye gerektiren bölgelere laf olsun diye transfer yapılmamalıdır. Devre arası, kaliteli oyuncu bulma açısından uygun bir dönem değildir. Bu bakımdan planlamada ileriye dönük yatırım anlayışı öncelikli olmalıdır. Camianın en zayıf halkası yönetim kuruludur. Bu konuda başkanın sağlıklı düşünüp bazı radikal kararlar alması önemlidir.
Sağlam: Kendimi suçlu hissediyorum!
Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, ligin ilk yarısında yoğun maç trafiğine rağmen kadroda çok fazla değişiklik yapmadığı için kendisini suçlu hissettiğini söyledi. Yoğun bir ilk devre yaşadıklarını belirten Sağlam, özellikle sakatlıklar sebebiyle büyük sıkıntılar çektiklerini belirtti. Sağlam, "İkinci yarıda fikstür avantajımız var. Ayrıca ilk yarıdaki gibi yoğun maç trafiği içinde olmayacağız. Ligin ikinci yarısında daha üst düzey futbol oynayacağız. Şampiyonluk yarışında en iddialı takımlardan biri olduğumuzu söyleyebilirim." açıklamasında bulundu. Transfer çalışmalarının sürdüğünü, somut gelişmeler yaşandığında açıklama yapacaklarını ifade eden Ertuğrul Sağlam, "Kale hariç her bölgeye transfer yapabiliriz. Türkiye'den Holosko dışında ilgilendiğimiz futbolcu yok. Kiralık oyuncu almayı düşünmüyoruz." diye konuştu. Bu arada sezonun ilk yarısı için hazırlıklarına dün akşam başlayan Beşiktaş, Diatta'dan, kendisine kulüp bulmasını istedi. Sezon başında Siyah-Beyazlı kulübe transfer olan Senegalli savunma oyuncusu ile Beşiktaş Futbol Takımı Genel Menajeri Sinan Engin, dün bir görüşme yaptı. Sinan Engin, Diatta'dan kendisine kulüp bulmasını istedi. Engin, "Kulübümüzü zarara uğratmayacak şekilde Diatta ile yollarımızı ayıracağız." dedi.
Beşiktaş transfere hız verdi
Beşiktaş sezonun ilk yarısına dün yaptığı tek antrenmanla başlarken yönetim de transfer çalışmalarına hız verdi. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ın, lig başlamadan transferlerin bitirilmesinin kendileri açısından iyi olacağını bildirmesi üzerine, yönetim bir defans bir de forvet için harekete geçti ve çeşitli isimleri listesine dahil etti. Yönetim ilk olarak, Eintracht Frankfurt forması giyen Sotirios Kyrgiakos üzerinde dururken yaklaşık 2,5 milyon Euro'yu bulan bonservisi nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Yunan oyuncunun haziran ayında serbest kalacak olması sebebiyle bazı yöneticilerin, "Üç ay sonra bedavaya alacağımız oyuncuya 2,5 milyon Euro ödemenin anlamı yok." diyerek bu transfere şu an için sıcak bakmadığı öğrenildi. Siyah-Beyazlıların temasa geçtiği bir diğer isim de İspanya'nın Atletico Madrid takımında forma giyen José Eduardo (Ze Castro) oldu. Portekizli futbolcunun 24 yaşında ve bonservisinin de uygun olması yönetime cazip geldi. Beşiktaş forvet için Ariza Makukula'yı gündeme aldığı öğrenildi. Bu arada Higuain ve Mehmet Yozgatlı'ya Belediyespor'un talip olduğu öğrenildi. Ayrıca Diatta'yı da Anadolu takımlarının istediği kaydedildi.
Halilagiç'den Kartal'a haciz geldi
Beşiktaş'ta 1999-2002 tarihleri arasında top koşturan Sead Halilhagiç Dost 159 bin 259 YTL' sini alamayınca Siyah-Beyazlı kulübe dava açarak hisselerinin haciz edilmesine neden oldu. Kulüp yönetimi hisseler üzerinde ki haczin kaldırılması için Halilagiç'e 40 bin YTL ödese de bu karar bozulmadı. 18.12. 2007 tarihinde yapılan bu ödeme sonrası hisseler üzerindeki haciz kalkmayınca avukatlar tekrar bir araya gelerek sorunu tekrar görüştü. Haciz işleminin sona ermesi için paranın tamamının ödenmesi gerikiyor. Siyah-Beyazlı yönetim daha öncede Jean Tigana'nın tazminatını ödemeyi geciktirince avukatlar tazminat davası açmış bunun üzerine yönetim apar topar Fransız çalıştırıcının tazminatının bir kısmını ödemişti.
ATIF KEÇECİ