Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de İstanbul'daki Suudi Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinin üzerinden neredeyse 3 ay geçti. Ancak Kaşıkçı'nın son günleri hakkındaki sır perdesi kalkmıyor, aksine gizem daha da büyüyor. Kaşıkçı'nın yazdığı köşe yazılarına dış etkenler tarafından müdahale edildiği, hatta Kaşıkçı'nın Washington Post'ta yayımlanan son köşe yazısının başkası tarafından kaleme alındığı iddia edildi.
The Washington Post'ta yayımlanan, Souad Mekhennet ve Greg Miller tarafından kaleme alınan "Suudi Arabistan'ın uzun gölgesi altındaki Cemal Kaşıkçı'nın son ayları" (Orj. isim: Jamal Khashoggi’s final months as an exile in the long shadow of Saudi Arabia) isimli makalede Kaşıkçı'nın 'bağlantılarından' söz edildi. Makalede yazana göre Kaşıkçı "Qatar Foundation International" isimli bir şirkette yönetici olan Maggie Mitchell Salem ile sık sık mesaj yoluyla iletişim kuruyordu. Bu şirket, Suudi Arabistan'ın bölgedeki en büyük rakiplerinden biri olan Katar tarafından finanse ediliyor.
Habere göre, ikilinin mesajlaşmalarında, Salem'in Kaşıkçı'nın kalemine bazı noktalarda 'hükmettiği', bazı noktalarda da yazıları için konular önerdiği, materyal gönderdiği görülüyor. Aynı zamanda WP'deki habere göre Salem, yazılarında Suudi Arabistan'ı daha sert eleştirmesi için Kaşıkçı'yı teşvik de etmiş.
Katar ile Suudi Arabistan, 'Körfez Krizi'nde karşı taraflarda yer almıştı, ayrıca iki ülke ticari olarak da büyük bir rekabet içinde. Katar, Kaşıkçı gibi güçlü bir kalemi bölgedeki rakibinin imajını daha da karalamak için kullanmaya çalışmış olabilir.
İlgi çeken bir başka nokta ise Cemal Kaşıkçı'nın WP'de yayımlanan son köşe yazısı. Kaşıkçı'ya ait olduğu belirtilen "Arab dünyasının en çok ihtiyacı olan şey ifade özgürlüğü" isimli yazı, Kaşıkçı'nın ölümünde 15 gün sonra yayımlanmıştı. Yazının başında yer alan editörün notunda Karen Attiah yazının "Kaşıkçı geri döndüğünde beraber düzenleme umuduyla bekletildiğini" ve yazının Post'a Kaşıkçı tarafından değil, "Kaşıkçı'nın asistanı ve çevirmeni" tarafından ulaştırıldığı belirtiliyor.
Al Arabiya'da çıkan bir makalede Kaşıkçı'nın son yazısının tek bir kelimesinin dahi Kaşıkçı tarafından yazılmamış olabileceği ihtimaline yer verildi. Analist ve gazeteci Mohammed Alyahya attığı bir tweet dizisinde Salem ile ilgili haberleri derledi ve son köşe yazısının Kaşıkçı ile pek bir bağlantısı olmadığını düşündüğünü belirtti. Salem, WP'de yayımlanan makaleden sonra kendisini savunmak için bir dizi tweet atmış, kendisinin Kaşıkçı'ya ABD'ye gelebilmesi için yardım ettiğini ve dil konusunda zorlandığı için Kaşıkçı'ya köşe yazılarındaki dil ile ilgili yardım verdiğini belirtmişti. Salem ayrıca yazılara müdahale ettiği iddialarını da yalanladı.
Alyahya'nın alıntıladığı haberlerden birinden Salem'in Kaşıkçı'ya bir yazıda Suudi hükümetine daha sert eleştirilerde bulunmasını söylediği, Kaşıkçı'nın da yazıyı gazete yolladıktan sonra Salem'e mesaj olarak "Bu yazı çıktığında beni asacaklar" yazdığı iddia ediliyor.
Kaşıkçı'nın son yazısında bir başka dikkat çeken detay ise bütün Arap ülkeleri basın özgürlüğünü koruyamamakla eleştirilirken Katar'la ilgili negatif bir yorum bulunmaması. Yazının ilgili bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
"Komşularının ‘Eski Arap Düzeni’ni ayakta tutmak için bilgi üzerinde kontrolü sürdürme çabalarının aksine, Katar hükümeti, uluslararası habercilik faaliyetini destekliyor. "
WP'de yayımlanan makalenin bir başka bölümünde ise Kaşıkçı'nın Suudi hükümetine yakın isimlerden baskı altında bırakıldığı görülüyor. Habere göre Suud Al- Kahtani Kaşıkçı'yı Suudi reformlarını desteklediği bir yazı hakkında aradı ve bu yazıların Veliaht Prensi memnun ettiğini belirtti. WP'ye göre Kahtani'nin vermek istediği mesaj açıktı; "Ülkeden kaçmış olabilirsin ama hâlâ her kelimeni takip ediyoruz". Telefon görüşmesi anında Kaşıkçı'nın yanında olan bir arkadaşına göre Kaşıkçı buna ters bir tepki verdi ve Arabistan'da tutuklanan aktivistleri gündeme getirdi, ama arkadaşının belirttiğine göre Kaşıkçı'nın konuşma anında elleri titriyordu. Kilometreler uzaktan bile korku imparatorluğu baskı kurabiliyordu.
Bu makalelere baktığımızda hem Suudi hükümetinin hem de Katar destekli bu şirketin Kaşıkçı'nın üzerinde baskı kurmaya çalıştığı sonucu çıkıyor. Yazılara ne derecede müdahale edildiği, Kaşıkçı'nın bu şirketle ya da Suudi hükümetiyle bağlantısının ne olduğu ise henüz bilinmiyor.