24 Haziran öncesi sinyalleri gelen, seçim sonrasında da ABD ile yaşanan ev hapsindeki Rahip Andrew Brunson krizi ile iyice gün yüzüne çıkan Türkiye ekonomisindeki krizi aşmak için Çin, Rusya ve Katarla girişilen işbirliğinin Ankara'yı kimi önemli dış politik konularda taviz vermeye ittiği iddia ediliyor.
Sözcü Gazetesi yazarı Zeynep Gürcanlı, Türkiye'nin çok önemli bir ekonomik kriz içine girdiğini belirttikten sonra, AKP öncesi hükümetin IMF'den alınan 'acı reçete'si sayesinde AKPnin 16 yıldır bir kriz yaşamadığını ifade ediyor.
Ancak krizi kapısında bulan AKP'nin Çin, Rusya ve Katar gibi ülkelere başvurarak kredi ve yatırım almaya çalıştığını hatırlatan Gürcanlı, hepsinin bir bedeli olduğuna dikkat çekiyor.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı, Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, Çin'den sağlanan 3.6 milyar dolarlık krediyi büyük bir başarıymış gibi kamuoyuyla paylaştı. Ne Albayrak'ın, ne AKP'nin, ne de yandaşların paylaşmadığı ise bu kredinin bir “bedeli” olduğuydu" satırlarını kaleme alan Gürcanlı, yazısını şöyle sürdürdü:
"O “bedel”in ne olduğu ise geçen hafta BM Etnik Ayrımcılığı Önleme Komitesi'nin Cenevre'de yaptığı toplantıda kendini gösterdi. Komitede görev yapan uzman Gay McDougall, Çin'de 1 milyondan fazla Uygur Türkü'nün ülkedeki siyasi toplama kamplarında zorla tutulduğunu açıkladı. Bitmedi; aynı uzman bu bir milyon kampa hapsedilmiş Uygur Türkü'ne ek olarak, 2.2 milyon Müslüman Uygur'un da bu kamplara günü birlik alınarak, “siyasi eğitime” tabi tutulduğunu anlattı. Sahi, Çin'den 3.6 milyar dolar kredi alan AKP hükümetinden bu konuda herhangi bir ses duydunuz mu?"
Gürcanlı, Katar'dan geleceği ilan edilen 15 milyar dolarlık yatırımın da bir bedeli olduğunu savunuyor ve ekliyor:
"Peki, Emir'e “kurtarıcı” muamelesi yapan AKP hükümetinin, Katar milli petrol şirketi Amerikan Exxon Mobil ile Kıbrıs açıklarında petrol/doğalgaz aramaya başlayınca ne yapacak? Şubat ayında İtalyan ENİ şirketi Kıbrıslı Rumlarla anlaşıp Kıbrıs adası açıklarında doğalgaz aramaya kalkınca, Türkiye bölgeye savaş gemilerini göndermiş, İtalyanlara çok sert çıkmış, sonuçta ENİ'nin araştırma gemisi geri çekilmek zorunda kalmıştı. Aynı sertlik, Amerikan-Katar ortak petrol arama operasyonuna da gösterilebilecek mi?"
Gürcanlı, 'dost' diye yanaşılan bir diğer ülke olan Rusya'ya verildiği iddia edilen tavizle ilgili de, "ABD ile yaşanan krizde Türkiye'nin “dost” diye yanaştığı üçüncü ülke ise Rusya. ABD ile girilen “sağırlar diyaloğunda” Moskova yönetimi Türkiye'nin yanında durdu. Türkiye üzerinden, kendisine de yaptırım uygulayan ABD'ye adeta kafa tuttu. Ve elbette Ankara'ya bunun da bir bedeli oldu: Basına pek yansımadı ama Ankara, Kırım konusunda çok önemli bir adım attı.
Rusya'nın Kırım'ı işgaline AKP hükümeti karşı çıkmış, Ruslar çekilmeden Kırım'la olan ekonomik ilişkileri de doğrudan feribot seferlerini de durdurmuştu.
Ve Kırım'la Türkiye arasında iki yıldır yapılmayan feribot seferlerinin -ne değiştiyse- sonbahar aylarında yeniden başlayacağı açıklandı. AKP hükümeti bu adımla, zımnen Rusya'nın Kırım'ı işgalini de “kabullenmiş” oldu" eleştirisini getiriyor