Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin provokatörlerin yönlendirdiği halk tarafından yakılarak 33 aydın ve sanatçı ile iki otel görevlisinin öldürülmesinin üzerinden 27 yıl geçti. Katliamın asker tanığı Mesut Fidançiçek ise yaşananları anlattı.
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te katledilenlere ilişkin dava zamanaşımı nedeniyle düşürüldü ve katliamın sorumluları ile failleri hiçbir ceza almadı.
Sivas Katliamı’nın asker tanıklarından Mesut Fidançiçek, 27 yıl sonra yaptığı açıklamada askerlerin Madımak Oteli’nin önüne çok geç götürüldüğüne dikkat çekiyor ve “Bizim oraya götürülme sebebimiz sadece katliamı izlemekti. Olay yerine geç getirildiğimiz için tek yaptığımız şey katliama tanıklık etmekti” diyor.
15 DAKİKA ÖNCE GETİRİLDİK
DW Türkçe’ye konuşan Fidançiçek, “Yakılma olayından 15 dakika önce biz olay yerine geldik. Biz o gün haberleri izliyorduk, bir hareketlilik olduğunun da farkındaydık, o gün tüm izinler iptal edildi” diyerek katliam günü yaşananları anlatıyor.
Saat 19.00 sıralarında hazır olmalarının istendiğini belirten Fidançiçek, şunları aktarıyor:
“Otelin önüne gittik. Askerler belli bir nizamda olay yerinde dizildiler. Bizi alanda konumlandırdılar. Gergin bir ortam vardı. Bana çok büyük bir kitle gibi gelmedi. Tekbir sesleri vardı. Şaşkınlık içerisinde izliyorduk. Orada insanların yakılacağını, öldürüleceğini düşünemiyorsun, durduk sadece. Neden geldik, neden geri götürüldük biz de anlamadık.”
SİLAHIMDA KURŞUN BİLE YOKTU
Fidançiçek otelin önüne gittiklerinde çoktan otelin etrafının sarıldığını ve askerin girişine imkan olmadığını belirtiyor. Yanlarında toplumsal olaylara müdahale etmek için hiçbir teçhizat bulunmadığına dikkat çeken Fidançiçek, “Ne kalkan ne cop ne de başka bir alet. Silahımda kurşun olmadığını da orada fark ettim. Diğer askerlerin de” diyor.
Fidançiçek otelin önüne bir saat erken gidilse katliamın yaşanmayacağını düşünüyor:
“Askerin gidişi geç oldu, çünkü bizim gidişimizden yaklaşık beş-10 dakika sonra otel yakıldı. Müdahale de edemezsin. 15 bin kişiden oluşan bir grup vardı. Geç kaldık. Olayların bu raddeye geleceğini tahmin edemiyorduk. Bizim oraya götürülme sebebimiz sadece katliamı izlemekti. Olay yerine geç getirildiğimiz için tek yaptığımız şey katliama tanıklık etmekti.”