Basın özgürlüğü demokrasinin temel şartlarından biri. Demokrasiyle yönetilen genç Türkiye Cumhuriyeti de çok defa bu konuda zorlu sınavlar verdi. Özgür basını susturmaya çalışanlar, kendi çıkarları doğrultusunda medyanın gücünü kullanmak isteyenler oldu. Buna direnenler olduğu gibi, kalemini satan yazarlara da rastladık maalesef bazen.

2014 yılında basında yeni bir komplo harekatı başlatıldı.Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi’ne yönelik karalama kampanyası planlı bir şekilde devreye koyuldu. Hiçbir belge ya da tanığa dayandırılmayan uydurma haberler, hükümete yakın bazı basın organlarında sık sık yer almaya başladı.

H. Büşra Erdal’ın hazırladığı, Kaynak Yayınları’ndan çıkan Tescilli Yalanlar, iktidara yakın 7 gazetede, 2014 yılının ilk 11 ayındaFethullah Gülen ve Hizmet Hareketi hakkında çıkan, ardından mahkeme kararı ile yalan olduğu tescillenen bu uydurma haberleri konu alıyor. Yazar, bu süreci şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’de ne zaman demokrasi sorunu yaşansa, kriz dönemi olsa medyanın büyük bölümü her zaman kötü bir sınav vermiştir. Muktedirin yanında olmuş, zalimin elinde kılıç vazifesi görmüştür. Daha düne, yani “Yeni Türkiye” ile tanışana kadar 28 Şubat darbesinin medyasını konuşuyorduk. Cuntacı generallerin telefonlarla attırdığı manşetler aklımızın köşesinde tüm gerçekliği ve çıplaklığı ile duruyordu. Yakın tarihimizin en korkunç yayın örneğiydi. Ama şimdi 28 Şubat medyasını aratacak “Yeni Türkiye Medyası” ile karşı karşıyayız. Öyle bir medya ki, her gün manşetlerinde, sayfalarında yalan, iftira ve hakaret içerikli yayınlar yapıyor. Öyle bir medya ki, gazete ve televizyonların yayın yönetmenleri, bizzat başbakan ya da cumhurbaşkanı ile yayın toplantısı yapıyor. Öyle bir medya ki, basın meslek etiği ve ilkeleri ile hiçbir alakası yok.”

Gazeteci-Hukukçu Büşra Erdal eserinde acı bir gerçeğe de vurgu yapıyor. Tekzip edilen bu haberlerin ardı arkası gelmediğine, tekrar ve üstüne eklemeler yaparak yayınlanmaya devam edildiğine değinen Erdal, bu durumun karşısında olan gazetecilerin de susturulduğundan bahsediyor: “Türkiye bir hukuk devleti olsaydı, mahkemelerin bu haberlere ilişkin verdiği tekzip kararları şüphesiz sürece etki eder, bu linç ve iftiralar devam ettirilemezdi. Sonuç olarak gazeteciler tutuklanmaz, hakkında tek bir suç delili olmayan Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılamazdı.Ama artık Türkiye “hukuk devleti” olmaktan çok uzak bir yerde, modern dünyanın tepkisini çeken, demokrat ülkelerin ardı ardına uyarılar gönderdiği bir ülke haline geldi.”

Tescilli Yalanlar, Türkiye’nin son dönemde içinde bulunduğu “garip” döneme, iktidarın oynadığı oyunlara ve bu oyunlara medyanın nasıl alet edildiğine yakından bakabilmek için muhakkak okunması gereken bir eser.

1981 Manisa doğumlu olan H. Büşra Erdal, liseyi İzmir Yamanlar Malhun hatun Kız Koleji’nde okudu. İstanbul Üniversitesi HukukFakültesi’ni 2004’te bitirdi. Üniversite yıllarında merak saldığı gazetecilik mesleğine Eylül 2002’de Zaman Gazetesi’nde başladı.İstanbul başta olmak üzere Türkiye’deki hukuki süreçler, yargısal gelişmeler ve büyük davalarla ilgili haber ve analizler yazdı.Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere tüm darbe davalarını her aşamasında takip etti. Kafası Karışanlar İçin Ergenekon

(Ufuk Yayınları) isimli eserini 2013’te kaleme aldı . Hâlen Zaman gazetesi yargı muhabiri olarak çalışmaya devam ediyor.