Kedici misiniz yoksa köpekçi mi? Bu asırlık sorunun cevabı, yapılan bazı araştırmaların gösterdiği üzere kişiliğiniz hakkında küçük bir ipucu verebilir.
Örneğin kedi ve köpek insanları arasında demografik olarak göze çarpan farklılıklar var. Davis – California Üniversitesi veterinerlik fakültesinde çalışan doktora sonrası araştırma görevlisi ve uygulamalı hayvan davranışı uzmanı Mikel Delgado, 2014 yılında yürütülen bir çalışmanın eş yazarlığını yapmış. Bu çalışmada, bir türü veya diğerini tercih ettiğini söyleyen kişilerin yanısıra herhangi birini tercih etmediklerini ya da kedi ve köpekleri sevmediklerini söyleyen insanların “5 Büyük” şeklinde adlandırılan kişilik özellikleri incelenmiş.
Yaygın şekilde kullanılan bir kişilik ölçütü olup sıklıkla OCEAN kısaltmasıyla anılan bu 5 Büyük, içinde açıklık, sorumluluk, dışa dönüklük, uyumluluk ve duygusal dengenin bulunduğu beş özelliği kapsıyor. (Sonuncusu olan duygusal denge, bu bağlamda hassasiyet veya asabiyet biçiminde tanımlanmış.) Bilimsel yazında tanımlandığı şekliyle çeşitli kültürler çapında geniş biçimde uygulanabilen bu özellikler, kişilikleri anlamada kullanışlı bir yöntem teşkil ediyor.
Delgado, araştırma sonucunda kedileri tercih ettiğini söyleyen kişilerin açıklık ve duygusal denge konusunda daha ileride bulunma eğilimi gösterirken, kendilerini köpek insanı şeklinde tanımlayan kişilerin ise genelde dışa dönüklük ve uyumluluğa daha yatkın olduklarını keşfetmiş.
Elde edilen bulgular, konu üzerinde yürütülen önceki çalışmalarla da uyuşuyor. Bu gibi çalışmalarda, kendilerini köpek insanı şeklinde tanımlayan kişilerin sosyal etkileşimlerde daha baskın ve daha narsisist olma eğilimi sergiledikleri; kendilerini kedici olarak tanımlayanların ise kadın olma ihtimalinin en azından bir araştırmada daha yüksek çıktığı da görülmüş.
Yine de böyle araştırmalar mükemmel değil. “Çoğumuz sınırlı bir bütçeyle araştırma yapıyor ve anket araştırması yürütüyoruz” diyor Delgado. İdeal koşullarda araştırmalar, katılımın telafi edildiği dengeli insan popülasyonlarıyla yürütülüyor. Bu vakada ise Delgado, “evcil hayvanlarıyla ilgili bir anketi, özellikle de uzun bir anketi doldurması daha muhtemel kişilerin belli bir demografiye gireceğini” belirtiyor. Bu kişiler ayrıca sıradan evcil hayvan sahiplerine göre hayvanlarına çok daha yüksek bir seviyede bağlılık gösteriyor olabilir.
Delgado, bu alanda ankete katılan kişilerin ezici çoğunlukla kadın olduğunu ve kadınların genellikle katılımcıların yüzde 85-90’ını temsil ettiğini söylüyor. Bu insanlar ayrıca beyaz olma eğilimi sergiliyor ki bu durum, Birleşik Devletler’deki evcil hayvan sahipliğine yönelik demografik özelliklerle de tutarlılık sergiliyor. Bu durum ankete verilen cevapların, genel olarak evcil hayvan sahiplerinin tamamının hissedip düşündüğü şeylerden çok, bahsi geçen popülasyonun evcil hayvanlarıyla ilgili düşüncesini yansıttığı anlamına geliyor.
Dahası ise Delgado, evcil hayvan endüstrisinin bu araştırmaları epeyce fonladığını ve doğal olarak yapılan işe şekil verdiğini söylüyor. Evcil hayvan sahipliğini daha cazip gösterebilecek araştırmalar (örneğin belli kişilik özelliklerini belli evcil hayvan tipleriyle ilişkilendirenler), hayvanların ve hayvan ürünlerinin satışına destek sağlıyor. Delgado, sahiplenilmenin hayvanlar için ne şekilde faydalı veya yararsız olduğu gibi konularda yürütülen diğer araştırmaların ise bu sonucu doğuramayabileceğini ve dolayısıyla bu tür araştırmaların sermaye bulmasının daha zor olduğunu söylüyor.
Kedici ve köpekçi insanların ne gibi farklılıklar sergilediğini sormak, aslında karmaşık bir meseleyle ilgili basit bir soru sormaktan öteye geçmiyor. Bir kere bunu yaptığınızda, “kedilere ve köpeklere sanki birbirlerine denkmiş gibi davranıyoruz” diyor Delgado. “Aslında çok farklı hayvanlar.”
Kediler ve köpeklerin farklı evcilleşme tarihleri, farklı ihtiyaçları, sahiplerine yönelik farklı bağlanma biçimleri ve insanların ihtiyaçları ile davranışlarıyla az çok uyumlu olan farklı doğal davranışları var. Ayrıca tıpkı insanlar gibi onlar da birbirlerinden farklılar: Bir insanda ve bir kedide işe yarayan bir şey, başka bir insan veya kedide işe yaramayabilir.
Evcil hayvanlarla ilgili geçmiş deneyimler ve hatta internetin evcil hayvan kültürüne dönük etkisiyle birlikte tüm bu etmenler, bir insanın kedileri mi yoksa köpekleri mi tercih edeceğini etkileyebilir. Delgado’ya göre üzerinde çalışma yürütülmemiş bir diğer önemli şey de, evcil hayvanları seven kişileri evcil hayvan sevmeyen ya da istemeyen kişilerden neyin farklı kıldığı. Bildiğimiz kadarıyla bu farklılık çok daha temel ve karmaşık bir şey olabilir.
Delgado’ya göre bilim insanlarının gelecekteki araştırmalarda gireceği önemli doğrultulardan biri de, COVID-19 ve evden çalışmanın, insanların kendilerine eşlik eden hayvanlara olan bağlılıklarını nasıl etkilediğinin incelenmesi. Delgado’nun alanındaki araştırmacılar, salgının ilk dönemlerinde anket yürütmeye başlamış. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bu konuyla ilgili daha fazla bilgi gelebilir.
Bu yüzden nihayetinde sorulması gereken soru, belki de sizin bir kedici mi yoksa köpekçi mi olduğunuz değil; hayatınızda evcil hayvanlara yer olup olmadığı ve açıklığınızı, uyumluluğunuzu, duygusal dengenizi ve sahip olduğunuz diğer özellikleri yeni ve tüylü arkadaşınızla olan ilişkinize sunmaya hazır olup olmadığınızdır.
Popular Science