Kendini boşlukta hisseden gençlere psikolojik destek verilmeli

Özellikle gençlerin dilinden düşmeyen 'kendini boşlukta hissetme ve hayattan lezzet alamama' tedavi edilmesi gereken bir hastalık. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kadıköy Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysun Genç Dişçigil, genellikle genç erişkinlik döneminde başlayan, sürekli değişen ruh halleri, karmaşık insan ilişkileri ile kendini gösteren, ciddi bir ruh sağlığı hastalığı olan borderline karşı psikolojik destek alınması gerektiğini söyledi.

Bu hastalığa sahip kişilerin başkalarıyla ilişkilerinde süreklilik sağlayamadığını ifade eden Dişçigil, "Hatta kendilerine ilişkin değerlendirmelerinde de süreklilik yoktur. Kimlik karmaşası yaşayabilirler. Cinsel yönelim, uzun süreli amaçlar ya da iş seçimi, arzu edilen arkadaşların seçimi, tercih edilen değerlerde belirsizlikler görülür." dedi.

Kendilerini sürekli boşlukta hissedebilen bordeline hastalarının, kendilerine zarar verme riskinin yüksek olduğuna vurgu yapan Dr. Dişçigil şöyle konuştu: "Örneğin; gereksiz ve çok para harcama, rastgele cinsel ilişki, uyuşturucu kullanımı, tehlikeli araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme bu hastalarda görülebilen durumlardır. Daha da tehlikelisi, tekrarlayan intihar tehditleri ve hatta girişimleri, kendini kesme gibi zarar verici davranışlar görülebilir.
İnsan ilişkilerinde; gözünde aşırı büyütme, göklere çıkarma veya yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelebilir. İkili ilişkilerinde gergin ve tutarsız yoğun ilişki şekli yaşayabilirler. Terk edilme riski olmaksızın birebir ilişki oluşturmaya çabalarlar. Terk edilmeyi önlemek üzere çılgınca girişimlerde bulunabilirler. Üstelik bu terk edilme olasılığı hayali de olabilir. Borderline kişi için başkalarına güvenmek zor olduğundan, reddedilecekleri düşüncesiyle panik düzeyinde korku yaşarlar. Tek başına olmayı önlemek üzere, bağlandıkları kişinin imdada yetişmesini sağlamak için bilek kesme ya da kendine zarar verici başka davranışlara başvurabilirler. Terk edilmek üzere olduklarını düşündüklerinde ya da sevdikleri kişinin güven verici yokluğunda açıkça paranoid (şüpheci) hale gelebilirler. Şiddetli, uygunsuz öfke ya da öfke kontrolü eksikliği, sık sık hiddetlenme, sürekli gerginlik gösterebilirler. Sıkça kavga edebilirler. Genellikle bir kaç saat, seyrek olarak bir kaç gün süreyle depresyon belirtileri, öfke, korku veya endişe geçişleri görülebilir."

Hastalığın oluşumunda kalıtımın yanı sıra kişilik gelişimini etkileyen psikolojik ve sosyal etkenler olduğuna işaret eden Dişçigil, "Kişiliği biçimlendiren çevresel etkenlerin ve çocukluk yaşantılarının etkisinin yüksek olduğu düşünülmektedir. Yanlış ya da tutarsız anne- baba tutumlarının, çeşitli çocukluk travmalarının ve diğer olumsuz aile koşullarının bu hastalığın oluşumuna yol açabileceği değerlendirilmektedir. Diğer yandan bazı araştırmalar, hastaların beyinlerinin bazı bölümlerindeki değişikliklerin duyguların düzensizliğinde, dürtüsel bir şekilde akılları estiği gibi davranmalarında, öfke kontrolsüzlüğünde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca beyinde bulunan duyguları düzenleyen serotonin gibi bazı kimyasal maddelerin de düzgün çalışmayabildiği görülmüştür."

Borderline'nin kişinin kendine, mesleki ve sosyal ilişkilerine zarar veren bir hastalık olduğunun altını çizen Dr. Aysun Genç Dişçigil, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu hastalar oldukça akıllı ve yaratıcı olmalarına karşın yeteneklerini geliştirmekte çok nadir olarak başarı gösterirler. Hastalığın tedavisinde ruhsal durumdaki değişimler ve belirtilere yönelik çeşitli ilaç tedavileri kullanılmakla birlikte asıl tedavi, uzun süreli bireysel psikoterapidir. Doğru bir tedavi ile hastaların yaşam kalitesi belirgin bir şekilde iyileştirilebilir."
CİHAN
31 Aralık 2015 10:24
DİĞER HABERLER