Kestanenin bal, polen ve propolisi (arıların bitkilerden ürettiği madde) ile arı sütünün karaciğer hasarını önlemedeki rollerini araştıran bilim adamları, umut verici sonuçlara ulaştı. Fareler üzerinde yapılan araştırmada, kestane balının toksik ajanlara karşı karaciğeri hasardan korudukları bulundu. Çalışmadan çıkan sonucun çeşitli nedenlerle hepatite yakalanmış kimselerin arı ürünleri ile beslenmesinin tedavide etkili olabileceği kaydediliyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü'nde yapılan doktora çalışmasında Karadeniz Bölgesi'nin baskın florasından olan kestanenin bal, polen ve propolisi ile arı sütünün biyoaktif özellikleri ortaya çıkarıldı.Arı ürünlerinin farelerde oluşturulan karaciğer hasarını önlemedeki rolü araştırıldı.
Bu kapsamda çalışma süresince sıçanlar, arı ürünleriyle beslendi. Karaciğerde oluşan hasarı ve arı ürünlerinin bu hasarı önleyip önlemediği incelenerek belirlendi.
Araştırma sonucunda bal, polen, propolis ve arı sütünün deney hayvanlarında 'CCl4' kaynaklı toksik etkiyi azalttığı ve karaciğer hasarını engellemede benzer etkiye sahip olduğu görüldü.
Araştırma raporunda sonucun çeşitli nedenlerle hepatite yakalanmış kimselerin arı ürünleri ile beslenmesinin tedavide etkili olabileceğini gösterdiği ifade edildi. Bu amaçla klinik çalışmalar yapılabileceği vurgulandı.
Yapılan çalışmada canlı deney hayvanı başına verilen 400 mg balın CCl4 hasarına karşı karaciğeri koruduğunun bulunduğu belirtilen raporda, bunun insan organizması için düşünülecek olursa, ortalama 70 kiloluk bir insanın günde 28 gr (2 tatlı kaşığı) bal tüketmesinin tavsiye edilebileceği vurgulandı.
Çalışmada apiterapik arı ürünlerinin sadece karaciğer hasarıyla olan ilişkisinin incelendiği ifade edilerek, çalışmadan elde edilen sonuçların farklı açıdan değerlendirilip biyosistem üzerindeki başka etkilerinin de araştırılabileceği anlatıldı.
CİHAN