"Keyfi biçimde kelepçe ile gözaltı yapmayı doğru bulmuyoruz"

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, Manisa'daki operasyonda başörtülü kadınlara kelepçe takılarak gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Bilgen, "Biz keyfi biçimde kelepçe ile gözaltı yapmayı hiç kimse için doğru bulmuyoruz. Başörtülü kadınlar için de başı açık kadınlar için de." dedi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisini genel merkezinde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Manisa'da gerçekleştirilen operasyonda başörtülü kadınlara kelepçe takılmasına eleştiren Bilgen, olaydan sonra Emniyet Müdürü'nün geçici olarak görevden el çektirildiğini hatırlattı. HDP Sözcüsü, "Biz keyfi biçimde kelepçe ile gözaltı yapmayı hiç kimse için doğru bulmuyoruz. Başörtülü kadınlar için de başı açık kadınlar için de. Yerlerde saçlarından sürdürülen kadınlar için de aynı duyarlılığı, aynı sorumlu davranışı, yani ilgili güvenlik görevlilerinin hakkında etkin soruşturma açılması girişimini bekliyoruz." diye konuştu.

Yaşanan olaydan sonra Manisa Valisi'nin yapmış olduğu açıklamalarının hatırlatılması üzerine Ayhan Bilgen, şu ifadeleri kullandı: "Maksadını aşan ifadeler olmasını temenni ediyoruz. Bunun bir ayrımcılık, dışlama bir çifte standart içeren yaklaşım olmamasını ve bu yönde bir düzeltme yapmasını bekliyoruz. Aksi takdirde toplumda kadınları başörtülü ya da başörtüsüz diye saygınlıklarını ölçmeye çalışmak kendisi doğrudan doğruya bir nefret suçudur."

SİLVAN'DA YAŞANANLAR İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR, SAVAŞ SUÇUDUR

Silvan'da yaşananları insanlığa karşı suç olduğunu vurgulayan HDP Sözcüsü, "Sorumsuz bir umhurbaşkanı bundan dolayı yargılanmayabilir, dokunulmazlığı olanlar bundan dolayı belki bugün yargılanabilir ama özellikle de seçilmemiş İçişleri Bakanı ve ilgili bürokratlar bunun hesabını çok gecikmeden verecekler. Tank ve helikopterlerle bir şehrin güvenliğini sağlamak ancak işgal edilmiş ülkelerde olur." diye konuştu.

Bir gazetecinin "Gaz fişeğini sıkan polisle ilgili bir soruşturma açıldı mı?" sorusuna Bilgen, "En azından bizimle paylaşılan veya kamuoyuyla paylaşılan soruşturma yok. Elbette ki, bunun tespiti hiç zor değil. Çok hızlı biçimde şimdiye kadar soruşturmanın başlatılmış olması ve gerekli işlemlerin yapılmış olması gerekirdi. Hem o tetiği çeken kişi hem de bu operasyonun sorumlularıyla ilgili soruşturmanın başlatılması gerekirdi." diye cevap verdi.

IŞİD'İN KONTROLÜNDEKİ SERABLUS'UN SENİNLE NE İLGİSİ VAR DİYE SORMAMIZ GEREKİYOR

"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın IŞİD'in başkomutanı gibi Fırat'ın batısıyla ilgili uyarıları var" diyen HDP sözcüsü, konuşmasına şöyle devam etti: "Fırat'ın batısına geçilirse kırmızı çizgimizdir vurgusu IŞİD'in kontrolündeki Serablus'un düşüp düşmemesidir. Fırat'ın batısında başka bir yer yok. Eğer Serablus'un düşmesi Cumhurbaşkanı'nı bu kadar endişelendiriyorsa oturup yeniden düşünmelidir. 'Kobani'nin Ankara ile ne ilgisi var' diye soran Cumhurbaşkanı'na 'Fırat'ın batısının IŞİD'in kontrolündeki Serablus'un seninle ne ilgisi' var diye sormamız gerekiyor."

KAYYUM ATAMALARI SON DERECE KEYFİ, SIRADAN HALE GELDİ

Türkiye'de basın özgürlüğünün kriterleriyle tarifi imkansız şeyler yaşandığını kaydeden Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı: "Dün bir matbaa basıldı. Artık kayyum atamaları son derece keyfi, sıradan hale geldi. Nihayet fiilen mesleğini icra etmeye çalışan basın emekçileriyle ilgili müdahale de doğrudan doğruya çalışmalarını imkansızlaştıracak. Asıl görevlerini bilgiye ulaşma ve bilgiyi yayma hakkını görevini yerine getirmelerini imkansızlaştıracak biçimde gerçekleşiyor. Bu tablo zaten bütün uluslararası raporlarda Türkiye'yi ne yazık ki utanılacak bir yere taşıdı. Kaç gazeteci tutuklu, kaç gazeteci fiilen işini yapamaz muameleye maruz bırakılıyor ve hangi basın kuruluşları ne tür baskılar altında tutuluyor buna dair çok utanç verici değerlendirme yapılıyor. Ama hala bunu görmek istemeyen bir siyasal ahlaksızlıkla karşı karşıyayız."



CİHAN
13 Kasım 2015 16:40
DİĞER HABERLER