Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Koza-İpek Holding'e kayyum atanmasını BAROTÜRK'e değerlendirdi. Av. Çıtırık, "Yargı, bu kararıyla; bir kez daha iktidar mücadelesinin ve muhalifleri sindirebilmenin aracı olduğunu maalesef göstermiştir" dedi.
Adana Barosu Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla Koza-İpek Holding'e bağlı şirketlere kayyum atanması ile ilgili görüşlerin, BAROTÜRK ile paylaştı.
Seçimlere çok kısa bir süre kaldığı şu günlerde siyasi iktidarın, kendisi gibi düşünmeyen ve kendisine destek olmayan kişi ve kuruluşlara yönelik baskı, gözdağı ve onları kontrol altında tutabilme yönündeki eylem ve işlemlerinin artarak devam ettiğini vurgulayan Av. Çıtırık, "üzülerek görmekteyiz ki basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü hukuken ortadan kalkmıştır" dedi.
Av. Çıtırık, insanların ve kurumların uluslararası sözleşmeler ve anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetleri kullanırken en ağır bedelleri ödemek zorunda kalmakta olduğunu ve tüm bu yaşananlar siyasi iktidarın, demokrasiyi ve onun olmazsa olmazı olan hukuk devletini içselleştiremediğinin somut kanıtları olduğunu belirtti.
Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, kayyım ataması için CMK 133. maddenin gerekçe gösterilmesi ile ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı;
"CMK 133.maddede düzenlenen şirket yönetimi için kayyım tayini başlığında, suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli suç şüphesinin sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde, soruşturma ve kovuşturma sürecinde hâkim veya mahkeme şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilecektir. Bu düzenlemede göstermektedir ki kayyum tayini, olağanüstü durumlarda ve özel şartların birleşmesiyle kullanılabilecek bir yetkidir. Keyfiyete dayalı olarak kullanılmamalıdır. Ayrıca CMK 133. maddede hangi suçlarda bu yetkinin kullanılacağı tüketici olarak sayılmıştır. Kanaatime göre, kayyım tayinini gerektiren koşullar oluşmadığı gibi, yürütülmekte olan soruşturma, CMK 133. maddede sayılan suçlar kapsamında değildir."
Medeni Kanun'daki kayyımla ilgili düzenlemeleri de hatırlatan Av. Çıtırık, değerlendirmesini şöyle sürdürdü;
"Medeni Kanunun 426-431. maddeleri arasında kayyımlığı gerektiren halleri düzenlemiştir. Sonuç olarak kayyım, belirli işleri görmek veya bir mal varlığını yönetmek için atanır. Türk Ticaret Yasasının 530. maddesi, anonim şirketlerde kayyım tayinini düzenlemektedir. Buna göre; kanunen lüzumlu olan organlardan biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamaz ise, pay sahipleri ya da şirket ortaklarından birinin ya da Sanayi ve Ticaret Bakanlığının başvurusu üzerine ticaret mahkemesinden eksikliğin giderilmesi, aksi takdirde şirketin feshine karar verileceği talep edilebilir. Bunun için şirket tüzel kişiliğine uygun süre verilerek eksikliği gidermesi istenir, öncelikle eksikliğin giderilip giderilmediği incelenir, bu eksiklik giderilmemişse kayyum tayini ve tasfiye sürecine gidilecektir.
CMK' daki düzenlemeler dışında, Medeni Kanun ve Türk Ticaret Yasasının da aradığı koşullar dosyada bulunmamaktadır."
"Bu uygulamalar; anayasasında demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yazan ve bu iddiayı taşıyan ülkelerde görülmez" diyen Av. Çıtırık, "siyasi iktidar korku yayarak, gözdağı vererek, nefret dilini hâkim kılarak toplumsal huzuru bozmakta, kaos ve kargaşa ortamına sebebiyet vermektedir. Hukuku içselleştirmek ve demokrasiyi kural ve kurumlarıyla yaşatmak siyasi iktidarın görevidir. Hiçbir demokrasi, demokrasinin olanaklarının kullanılmasıyla kendisini ortadan kaldırmak isteyenlere izin vermez, vermeyecektir de" ifadelerini kullandı.
Adana Barosu Başkanı Av. Çıtırık son söz olarak; yargının, bu kararıyla; bir kez daha iktidar mücadelesinin ve muhalifleri sindirebilmenin aracı olduğunu maalesef gösterdiğini vurguladı.