KHK'yle ihraç edilen öğretmen Tahsin Uysal, beraat kararı almasına rağmen işine geri dönemedi. Kendisinden dolayı eşinin meme kanserine yakalandığını, akademisyen olan kızının ise kendisi gibi ihraç edildiğini belirten Uysal, “KHK’li olmak sivil bir ölüm” dedi.
Tutuklanmasının ardından KHK’yla ihraç edilen öğretmen Tahsin Uysal, beraat kararı almasına rağmen işine geri dönemedi. Kendisinden dolayı eşinin meme kanserine yakalandığını, akademisyen olan kızının ise kendisi gibi ihraç edildiğini belirten Uysal, “KHK’lı olmak sivil bir ölüm” dedi.
Akif Eğitim Sen üyesi ve Bank Asya’da hesabı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan öğretmen Tahsin Uysal, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi. Uysal, tutuklu olduğu davadan beraat kararı olmasına rağmen işine geri dönemedi.
EŞİNİN TEDAVİSİ VE İŞİNE DÖNMEK İÇİN MÜCADELE EDİYOR
Uysal’ın yaşadığı bu zorlu süreçte, eşi de meme kanserine yakalandı. Uysal şimdi hem eşinin tedavisiyle hem de işine dönmek için kendisi gibi KHK mağdurlarıyla birlikte Adana KHK Mağdurları Platformu içinde yer alarak mücadele ediyor.
BERAAT KARARI VERİLDİ
Mesleğinin 29’uncu yılında ihraç edildiğini belirten Uysal, 9 günlük gözaltı sırasında 28 kişiyle küçük bir koğuşta kaldığını ve yoğun psikolojik baskıya maruz kaldığını aktardı. Uysal, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarlığı’nın suç duyurusu üzerine Adana Valiliği’nin ihbarıyla gözaltına alınıp “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandığını belirtti. Uysal, yargılandığı Adana 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşmada tahliye edilip beraat kararı verilmesine rağmen savcılığın itirazıyla İstinaf Mahkemesi’nde yargılandığını belirtti.
EŞİ YAŞADIKLARINDAN DOLAYI KANSER OLDU
MA’nın haberine göre, daha gözaltındayken çevresinin kendisinden uzaklaştığını dile getiren Uysal, “Hayatım ve ailemin bütün sorumluluğu aniden eşimin üzerine kaldı. Hem bana üzülüyor hem de aileyi ayakta tutmaya çalışıyordu. Ben cezaevindeyken akademisyen olan kızım gözaltına alındı. Kızım, 17 günlük gözaltıdan sonra 3 ay mesleğine devam etti. Ardından, o da sözde terör sanığı olmam sebebiyle benimle ilişkilendirilerek KHK ile ihraç edildi. Eşim buna da katlanmak zorunda bırakıldı. Eşim ve çocuklarım maddi ve manevi olarak ciddi sıkıntı çekti. Psikolojileri bozuldu. Ben 6 aylık cezaevi sürecinin ardından tahliye oldum. Ancak kısa bir süre sonra yaşadıklarının da etkisiyle eşimin kanser olduğu ortaya çıktı. Uzun bir tedavi sürecinin ardından eşim hayata tutunmaya çalışıyor” dedi.
‘İLLA ÖLMEK GEREKMİYOR’
KHK’lı olmayı “sivil bir ölüm” olarak niteleyen Uysal, “KHK’lı olmak; sosyal hayatta sivil ölüm olduğu gibi, iş ve çalışma hayatı açısından sivil bir ölümdür. İşinizden ihraç edilmişseniz eğer bir başka işte çalışmanıza izin verilmiyor. Özel sektör bile SGK girişi yapmak istediğinde KHK’lı olduğumuzu görüyor. İşe almıyor ve çalışma hakkımız engelleniyor. Yurt dışı çıkış yasağı var; yurtdışında da çalışamıyorsunuz. Çocuğunuzu, sizi bahane ederek ihraç ediyorlar. Lise ya da üniversiteye giden çocuklarınızın, ileride çalışmak istediğinde güvenlik soruşturmalarından geçememeleri söz konusu. Sivil ölüm için başka bir şeye gerek var mı? İlla ölmek gerekmiyor. Nefes alıp vermek, biyolojik olarak varlığını devam ettirmek insanca yaşam için yeterli değil. En temel haklarımız, KHK ile elimizden alındı. Ayrımcılığın en zirvesi yaşartılıyor KHK’lılara” ifadelerini kullandı.
‘MAZLUMLARI ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM’
“Çok yönlü zulme uğramış bir insan olarak öncelikle empati yapıp mazlumları anlamaya, onların yanında olmaya çalışıyorum” diyen Uysal, Adana KHK Mağdurları Platformu içinde mücadele ettiğini belirterek, “Birçok önyargımı kırarak dünyaya daha pozitif, eşitlikçi, emekten, haktan, özgürlükten yana, ayrımcılık içermeyen gözlerle bakmaya çalışıyorum. İkinci üniversitemi okuyorum. Gelecekte hukukçu olmak istiyorum. Yeni hukukçu kimliğimle tüm mağdurlara faydalı olmak istiyorum” dedi.