KHK mağdurları borçlarını dondurabilir mi?

Avukat Gazi Kozanoğlu KHK mağduru memurlar borçlarını dondurabileceğini söylüyor.

KHK MAĞDURU MEMURLAR, KREDİ BORÇLARINI NASIL DONDURABİLİR?

Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) meslekten ihraç edilen memurların bir diğer mağduriyeti de çektikleri kredilerle ilgili. Görev yaptığı yıllarda ev ve araba kredisi gibi uzun vadeli borçlara giren memurlar, maaş kesilince bir anda geri ödeme yapamaz hale geldi. Bu nedenle bir de faiz yükü ve borç sarmalı kabusuyla baş başa kaldılar. 

Bir süredir sosyal medya üzerinden mağdurlara hak arama rehberi sunan Avukat Gazi Kozanoğlu, bu sorunun aşılmasıyla ilgili de bir formül hazırladı. Bankalara sunulmak üzere bir dilekçe metni oluşturan Kozanoğlu, hukuktaki ‘mücbir sebep’ ilkesine dayanarak bütün KHK mağduru memurların kredi borç takvimini dondurabileceklerini belirtiyor. 

BORÇLAR KANUNU İZİN VERİYOR

Borçlar Kanunu’nun buna imkan tanıdığının altını çizen Kozanoğlu, memurların tamamen kendi dışlarında gerçekleşen, müdahil olamayacakları, öngöremeyecekleri veya engelleyemeyecekleri bir darbe girişimi nedeniyle ‘mücbir sebep’ ilkesinden yararlanabilecekleri görüşünde. 

BÜTÜN MAĞDURLAR BAŞVURABİLİR

Borç takviminin dondurulabileceğini, ödemelerin ertelenebileceğini ve ‘mücbir sebep’ ortadan kalktığı takdirde ödemelere geri başlanabileceğini söylüyor. Avukat Kozanoğlu, bu durumun sadece eski memurlar için değil 15 Temmuz sürecinde mağdur edilen bütün kesimler için geçerli olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla ev hanımları, esnaflar ve işadamları da bu şekilde borç akitlerini dondurabilirler. 

MÜCBİR SEBEP VURGUSU

Memuriyeti devam ederken tüketici veya ihtiyaç kredisi çeken mağdurlar, dilekçelerinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan cadı avına atıf yapacaklar. ‘Mücbir sebep’ ilkesinin hukukun temel kavramlarından biri olduğunu hatırlatan ve bu ilkenin 3 ana ayak üzerine oturduğunu kaydeden Avukat Kozanoğlu, bunları “Öngörülemez, beklenilmeyen, kaçınılamayacak durumlar” olarak sıralıyor. 15 Temmuz sonrası yapılan tutuklamalar ve ihraçların bu kapsama girdiğini savunan Kozanoğlu, mağdurların dilekçelerinde şu ifadelere yer vermelerini istiyor: “Bu durumda ise bankanız ile aramızda akdolunan müşteri ilişkisi uyarınca sözleşmede tarafıma düşen yükümlülükler ve ifanın,  tarafım dışında gerçekleşen, öngörülmesi imkansız ve durdurulamayacak bir mücbir sebep sonucu imkansız hale geldiğinin kabulü gerektiği açıktır.” 

MÜCBİR SEBEP NE?

Gazi Kozanoğlu, ‘Mücbir sebep' kavramının hukuki tanımını ise şöyle yapıyor: “Bir sorumluluğun yerine getirilmesini veya bir hakkın veya hukuksal imkânın veya kanuni bir avantajın kullanılmasını ya da talep edilmesini, kısmen veya tamamen, geçici veya daimi surette engelleyen, bu niteliği dolayısıyla sorumluluğu kaldıran veya yerine getirilmesini, süresini ve vadesini geciktiren veya sorumluluğun niteliğini değiştiren durumlardır. Bu durumlar, sözkonusu hakkın veya hukuksal imkânın veya kanuni bir avantajın kullanılmasına ilişkin sürelerin yeniden tanınmasını, sürelerin uzatılmasını ya da eski hale iade edilmesini gerekli ve zorunlu kılar. Kişinin önceden beklemediği, öngöremeyeceği ve tahmin edemeyeceği, beklese ve tahmin etse bile, kişilerin alabilecekleri her türlü tedbirlere rağmen meydana gelmesini engelleyemeyeceği, kişilerin tedbir alma ve ihmalde bulunmama yükümlülüklerini aşan nitelikte ve ağırlıkta olan, dıştan  gelen, olağanüstü, olağan dışı ve mutad ve devamlı olanın dışında gerçekleşen nitelikte bir olay, olgu veya durumdur.”

MAĞDURLAR DİLEKÇELERİ NASIL YAZMALI?

‘Mücbir sebep’ halinde kişinin sorumluluğunun kalktığını dile getiren Kozanoğlu, deprem, yıldırım düşmesi, su baskını, yangın, şiddetli fırtına gibi doğa olayları ile savaş, ihtilâl, ayaklanma ve askeri darbe gibi sosyal gelişmeleri de bu kapsamda zikrediyor. Bu durumda KHK mağdurlarının da dilekçelerine şu ifadeleri koymasını tavsiye ediyor: “Mezkur ve menfur, tarafımın asla iştirak etmediği/desteklemediği/lanetlediği ve fakat beklenmeyen, öngörülemeyen, tarafımdan engellenemeyecek olan darbe kalkışması ve akabinde OHAL kapsamında alınan Anayasa’ya aykırı tedbirler, mallara resmi makamlarca el konulması, borcumu ödememi sağlayacak kamu görevimin sorgusuz sualsiz, savunma hakkı dahi verilmeden sona erdirilmesi mücbir sebebin varlığında aranan şartları içinde barındırmaktadır. Mücbir sebebin oluşmasında tarafıma atfedilebilecek en ufak bir kusur bulunmamaktadır. Borçlar Kanunu’nda değinilen mevcut duruma göre; imkânsızlığa neden olan bazı olaylar, nitelikleri itibariyle borçluya yüklenemezler. Devlet eli ile Anayasa ve tüm iç hukuk kuralları ve mevzuata aykırı şekilde herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın yapılan ihraç sebebi ile bankanıza olan kredi yükümlülüğümü yerine getirebilmem adına hukuki ifa imkansızlık ortaya çıkarmıştır. Bu imkânsızlığa dair hiçbir kusurum bulunmadığı gibi engelleyebilmem de imkânsızdır. Keza, yukarıda ifade edildiği üzere çeşitli yönlerden uygulanan tazyik ve engellemeler nedeni ile borcumu farklı gelir kaynaklarından elde ederek ödeme hakkım elimden alınmış durumdadır.  Bu nedenle ‘geçici imkânsızlık' halinde, Türk Borçlar Kanunu 112’ye kıyasen, ifa yükümünün geçici nitelikteki engel var olduğu süre boyunca ertelendiği kabul edilecektir. Kural olarak temerrüt hükümlerine  (TBK 117 vd.) tâbi olan geçici imkânsızlık halinde borçlunun ifa yükümü ertelenir; imkânsızlık var olduğu sürece borcun aynen ifası talep edilemez. Geçici imkânsızlık doğuran engel ortadan kalktıktan sonra alacaklı aynen ifayı talep edebileceği gibi, borçlu da borcu aynen ifa ederek yükümlülüğünü yerine getirmiş olur.”

03 Kasım 2016 22:26
DİĞER HABERLER