CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu Teke Tek programında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
CHP için değişim gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, sola ve partisine dönük özeleştiride bulundu. Kılıçdaroğlu, Kürt sorunu, Tekel işçileri ve siyasetteki gerginliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Bakan Şimşek'in kardeşi hakkında söylediklerinden dolayı pişman olduğunu söyledi.
ARINÇ'IN GÜLME-AĞLAMA ALANI DAR
Meclis'teki "peygamber" kavgası ile ilgili Başbakan'ın kürsüye çıkıp yanıt vermesini eleştiren Kılıçdaroğlu, Arınç'ın TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'nun odasına gitmesi ile ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı: "Davet edilmedikçe o odaya girmek yanlış. Sayın Arınç, 'isterse özür dilerim' diyor. Özür birilerinin isteği üzerine yerine getirilecek bir durum değil. Tabii Sayın Arınç'ın ilginç bir kişiliği var, gülme ile ağlama arasındaki alanı çok dar. Sayın Şahin, Arınç'ı uyarmalıydı, bunu kendisine de söyledim. Tabii Şahin açısından Arınç'ı uyarmak zor, ama yapmalıydı. Böyle bir açıklama yapılmadığı için bizim orada bulunmamızın bir anlamı yoktu."
Başbakan'ın Durmuş'a cevap verdiği konuşmasında çok sinirli olduğunu ve sağlığından endişe ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın prompter olmadan yaptığı konuşmalarda daha sakin olduğunu öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği konusunda kendilerinin de talepleri olduğunu ancak hükümetin uzlaşmaya yanaşmadığını söyledi.
"O SÖZLERİMDEN PİŞMANIM"
"Denizli'de yaklaşık 1000-1500 kişinin katıldığı toplantıda Sayın Maliye Bakanı'nın (Mehmet Şimşek) Yeşil Kart sahibi kız kardeşi olduğunu söyledim. Sayın Maliye Bakanı da, 'Bir bakanın kız kardeşi de yoksul olabilir' dedi, haklıydı. Ben orada hata yaptım, hem de birisinin yoksulluğunu deşifre ettim."
TEKEL İŞÇİLERİ BİZE DERS VERDİ
Daha önce sola ve partisine yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, Teke Tek'te bu açıklamalarını sürdürdü. "Kendi içimize fazla kapandık" diyen Kılıçdaroğlu, "Gittiğim bazı yerlerde bana yuh çektikleri de oldu, buna hakları var. Bunlara tahammül edeceğiz. Gideceğiz ve konuşacağız." şeklinde konuştu.
CHP'nin Mayıs ayında yapacağı kurultaydan umutlu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, değişimin gerekli olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Gençliği yeniden kurmalıyız. Bu kurultayda köklü bir değişiklik bekliyoruz. Tekel işçileri bize ders verdi. Kendilerine de 'Siz bize demokrasi dersi verdiniz' dedim. Çok ilginç bir tablo; Diyarbakırlı, Bitlisli... hepsi bir arada. Bu birliğe saygı duymalıyız. AKP dedi ki, 'Bu işte şeytan var, PKK'lılar var' dedi. Sen hükümet değil misin, git kulağından tut teslim et o zaman! TEKEL işçilerini marjinalleştirmek istiyorlar, toplumdan soyutlayıp bir yana atmak istiyorlar. TEKEL işçilerini yuhladılar ses çıkarmadılar, biber gazı sıktılar ses çıkarmadılar. Onları bu mağdurluktan çıkarıp 'terör örgütü' gibi bir mesaj vermek istiyorlar. İşçilerin oluşturduğu bu yapıya destek vermemiz gerekiyor."
İktidara geldiklerinde 4C'yi kaldıracaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, CHP üzerine değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
TOPLUMUN BEKLENTİLERİNE UYGUN YÖNETİM VE SÖYLEM GEREKİYOR
"Başta tüzük olmak üzere ciddi değişim ve dönüşüm olacak. Bunu Baykal da dile getirdi. Kamuoyundaki beklentiyi hayata geçirmek gerekiyor. Bir şekilde değişimi yakalamak lazım. Nüfusun yarısından fazlası genç. Onları öne çıkarmamız lazım, bu sayede dinamizmi yakalamış oluruz." Değişimden umutlu olduğunu, değişime gitmek zorunda olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ciddi bir iktidar alternatifi olacaksanız, bunun olmaması için hiçbir neden yok, hem bizim toplumun beklentilerine uygun yönetim anlayışı hem de söylem geliştirmemiz gerekiyor." dedi.
Doğu ve Güneydoğu'dan oy alamadıklarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "CHP'ye karşı çok ciddi düşünce kalıpları oluştu. Onları kırmak çok zor. Bir şekilde onları kırmamız lazım. Onlarla daha fazla beraber olarak, eleştirilerini dinleyerek, yanlışlar varsa onları düzelterek... O bölgede sorunları çözebiliriz. Bize oy vermeyen kişilerle de konuşacağız." şeklinde konuştu.
AMERİKA SAMİMİYSE TERÖR 6 AYDA BİTER
Kürt sorunu konusunda CHP'nin 89 raporunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Baykal'ın söylediklerini Erdoğan söyleyememiştir. Baykal, 'Terörün sonlandırılması, toplumsal barış için genel af olacaksa buna da hazırız.' demiştir." dedi. Ulusal bütünlük içinde adımlar atılması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Biz bunların hepsini söyledik. Bakan Atalay beklentiyi ilk basın toplantısında çok yüksek tuttu. Şu anda bile ne olduğu belli olmayan bir yapılanma içindeyiz." diye konuştu. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Terör örgütüne finans kaynakları kesilmeli. Kaynak batıdan... Amerika samimiyse 6 ayda terör örgütü çökertilebilir. Kesin kaynakları; nasıl yiyecek, nasıl silah alacaklar... Terör konusunda Türkiye Batı karşısında dik duracak, çıkacak 'Siz şu şu desteği veriyorsunuz' diyecek. Banka hesaplarını inceleyecek gerekirse. 2005'te Başbakan Diyarbakır'da konuşuyor, bir genç kız 'Fabrika bekliyoruz' diyor. Sayın Başbakan, 'Biz buraya fabrika yapmayacağız' diyor. Teşvik politikalarından bahsediyor. Çoğu işadamı birtakım haklı gerekçelerle orada yatırım yapmıyor. Yapılanlar da yetmiyor, devletin her alana girmesi lazım. Siz bu politikaları hayata geçirmezseniz oranın genci ya dağa ya da Hizbullah'a gidecek. Bu önlemleri alın gençler iş sahibi olsun."
BAYKAL'IN YAŞINI VURGULAMAK ZAFİYET GÖSTERGESİ
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Baykal'ın yaşı ile ilgili sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi: "Sayın Başbakan yaşla ilgili söylemde bulunuyorsa bu zafiyet göstergesidir, siyasi olarak doğru değildir, ahlaki olarak da doğru değildir. Bütün mesele akıllı olmak. Düşünmek, üretmek, geleceği görmek lazım... Ben Sayın Baykal'ın geleceği çok sağlıklı tahlil ettiği kanısındayım. Öngörüleri büyük ölçüde çıkmıştır. Devlet adamıyla siyasetçi arasında fark vardır. Sorunlar daha ortaya çıkmadan bunu görüp çözüm getiriyorsanız devlet adamısınız. Klasik siyasetçi, yarattığı sorunu çözmek için debelenir. Sayın Erdoğan klasik siyasetçi tavrını bırakıp bu kadar ciddi grubu varken ülkenin birçok sorununa çözüm getirebilir. Duble yol yaptı güzel, o yollar da dökülüyor ama... Ne kaldı başka geriye.... 'Fabrika açtık' diyorlar o fabrikaların kaçı kaldı geriye? 'Teğet geçti' dedi, doğru Başbakan'ı teğet geçti ama Anadolu'daki sanayici perişan vaziyette. Her gün ellinin üzerinde kişi bana 'İş bulun' diyor. Üniversiteyi bitirip asgari ücretle çalışmak isteyen o kadar çok kişi var ki..."
ACZİMENDİLERE DE SAYGI DUYMALIYIZ
CHP'nin dinle her zaman barışık olduğunu, algıların farklı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Kimsenin inançları siyasetin konusu olmamalı. Siyasete karışmamak koşuluyla Aczimendilere bile saygı duymalıyız. Yalanı dolanı kullanıp dini istismar edenler, 'CHP dine karşı' diyorlar. İktidar ve muhalefetin uzlaşamacayacağı algısını kırmamız lazım."
TÜRBAN SORUNUNU BİZ ÇÖZECEĞİZ
Türban konusunun siyasallaştığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kadın başörtülü, kızları düşük bel giyiyor. Bu bir Türkiye tablosudur, bunu istismar etmemek gerek. Kutuplaşmayı yaratmak, oy tabanını genişletmek için kullanıldı. Merdiven altında çalışan türbanlı işçilerin durumunu niye kimse sormuyor? Onların sorununu biz çözeceğiz. Üniversitede türban sorununu da biz çözeceğiz. Onların da güvencesi olacağız." dedi.
DARBE OLURSA TANKIN ÖNÜNDE İLK BİZ DURURUZ
Kılıçdaroğlu Ergenekon'la ilgili olarak da "Bir darbe olursa o tankın karşısında öncelikle biz duracağız. Türkiye darbelerden çok çekti, en çok da CHP çekti. Ergenekon'a karşı çıkmamızın sebebi, yaşamları boyunca bir araya gelmemiş insanların, farklı düşüncedeki insanların aynı davada bir araya getirilmeleri. Orada da suçlular olabilir, bir iddianame hazırlanıyor evlere şenlik... Bütün bu sorunlara karşı çıktık, hukuk içindeki yargılama sürecine kim karşı çıkabilir...