Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sıkıyönetim dönemlerinde yaşanmayan tablolarla karşılaşıyoruz. Televizyon kanalları işgal ediliyor. Basılıyor televizyon kanalları. O kanallar karartılıyor. Gazetelere yasak getiriliyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, seçim gezileri kapsamında ziyaret ettiği İzmir'in Bergama ilçesinde vatandaşlara hitap etti.
7 Haziran sonrası terör olayların patlak vermesine ve verilen şehitlere dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Terör başını aldı gitti 7 Haziran'dan sonra. İlk soracağımız soru bu olmalı. Neden 7 Haziran'dan sonra oldu bu? Acaba 'Bana 400 milletvekili vermediniz. Ben de sizin burnunuzdan getireceğim' diye bir politika mı güdüyorlar. Hiç endişe etmeyin aynen bu politikayı yürütüyorlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Bir PKK belası yetmiyor, bir de başımıza IŞİD belası çıkardılar. Onlara söyledim. Bu Suriye politikası yanlış kardeşim. Müslümanı, müslümana niye kırdırıyorsunuz? 12 bin çocuk öldü orada. Türkiye'den silah gönderiyorsunuz. Neden? Yazık günah değil mi bu insanlara. 2 milyonu aşkın Suriyeli Türkiye'ye geldi. Topraklarından koptular onlar. Emin olun gidin bütün büyükşehirlerde merdiven altında, köprü altlarında yüzlerce aile görürsünüz. Sokakta doğum yapan Suriyeli kadın görürsünüz. Yazık günah değil mi bu insanlara. İnsanın içi gerçekten acıyor. Bu tabloyu değiştirmemiz lazım. Değiştirmek için de önümüzde bir fırsat var. 1 Kasım'da sandığa gideceğiz. Gitmek zorundayız. Türkiye'nin kaderini değiştirmek zorundayız. Türkiye kendi çıkarlarını düşünen ailesinin çıkarlarını düşünen yöneticilere terk edilemez. Sayın Davutoğlu'na görev verildi hükümeti kur diye. Kuramadı. Geldi bize. 4 yıl için koalisyonsa başımızın üstüne, hay hay kurarız. 10 günlük görüşme sonunda dedi ki, 'Hayır biz koalisyon hükümeti kurmak istemiyoruz.' Ne kuracaksınız? 'Seçim hükümeti kuracağız. 3 aylık seçim hükümeti Türkiye'nin hangi derdini çözdü? Başımıza yeni belalar getirdiler. Devlete yönetmeye talip olan bir kişi iradesini saraya ipotek etmiş ise bu ülkeyi yönetemez. Bu ülkeyi yönetecek kişinin güçlü bir iradesi olması lazım. Kararlı bir iradesinin olması lazım. Saray istemedi diye hükümet kurulmaz. Böyle bir kural mı var? Böyle bir gelenek mi var?"
'SIKIYÖNETİM DÖNEMLERİNDE YAŞANMAYAN TABLOLARLA KARŞILAŞIYORUZ'
Toplumun ayrıştırıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Geldiğimiz noktaya bakın neredeyse birbirimize düşman olduk. Kavga aldı başını gidiyor. Herkes gerginlik içinde. Düşünebiliryor musunuz, sıkıyönetim dönemlerinde yaşanmayan tablolarla karşılaşıyoruz. Televizyon kanalları işgal ediliyor. Basılıyor televizyon kanalları. O kanallar karartılıyor. Gazetelere yasak getiriliyor. Bunları yaparken de kendi partililerini yandaşlarını getiriyorlar. Böyle bir tablo doğru değil. Neden korkuyorsunuz? Vatandaşın doğru haber almasını engellemek istiyorlar. Bakın bir TRT var. Yayın yapıyor. 2,5 saat başbakana alan açtı. Bize 2,5 dakika bile değil. Oysa TRT bizim vergilerimizle yayın yapıyor. Bizim ödediğimiz elektrik faturalarını bir kısmı TRT'ye gidiyor. O parayla bize ihanet ediyorlar. Vatandaşın doğru haber almasını engelliyorlar. Bu şu anlama gelmesin. Sadece beni çıkarsınlar. Hayır. Bütün siyasi partileri çıkarabilirler. Çıkarmalılar. Tarafsız olmalı TRT. Ama tarafsız değil. Onların bir kanalı var. A Haber diye. Onlara haber gönderdim. Bakın ben sizin kanalınıza çıkabilirim. Bize karşı olan bütün gazetecileri de çağırın. Söz veriyorum istedikleri soruyu sorsunlar. Benim özgüvenim var. Hepsine cevap vereceğim. Ne oldu biliyor musunuz? Korkularından çıkaramadılar. Ya, bütün sorulara cevap verirse diye. Bizim gizli kapaklı işimiz yok ki. Bizim bir derdimiz var, bu ülkede huzur içinde yaşayalım." CİHAN